Lefkoşa’da Yürürken

ads ads ads ads
07/01/2017

ads

Ahmet Okan Ahmet Okan


Arabayı Arabahmet mahallesinde park edip Zahra Sokaktan yürümeye başladım.

Bu sokak eskiden Cirit Sahası diye bilinen Taksim Sahasına bakar.

Ucu Yiğitler Burcudur.

Burada memleket tel örgülerle bölünür her karesinde sıfır derece sevgisizlik…

Tanzimat Sokağından Derviş Paşa Sokağına geçtim ki sağlı sollu evler hatıraları gizlemekte.

Bir Lefkoşa yürüyüşüydü nihayetinde hatıraları sokaklarda toplayarak…

Bir zamanların ünlü Victoria Sokağı sakindi hava az soğuk, yağmur ha yağdı ha yağacak.

Aklımda Mete Hatay’ın yazısı.

Bir alıntı yapmıştı şöyle:

“Yaşadıkları kültürü öğrenmek istemeyen veya saygı göstermeyenler, oralarda hep bir ‘yabancı’ olarak kalmaya mahkûmdurlar!”

Victoria Sokağı Karamanzade mahallesine sınırdır ki oradan birçok sokağa dalmak mümkün.

Karamanzade mahallesi de Baf Sokağına sınır düşer.

Ünlü Beliğ Paşa Sokak bu mahallenin içindedir…

Yağmur çiselemeye başlamıştı,

Evler yorgun,

Ağaçlar yalnız,

Kapılar ağlamaklı,

İster istemez bir hüzün basar insanı.

Lakin aklımda Mete’nin sözleri.

Gerçekten durum bu muydu?

Bir başka kültür içinde yabancı kalmaya mahkum insanlar hallerinden memnun olabilirler miydi?

Gittikleri yerlerin kültürü ile bütünleşecekleri yerde,

Gittikleri yerleri kendilerine mi benzetmek istiyorlardı?

Böyle bir durum nasıl olabilirdi?

Beliği Paşa Sokak Sarayönü’nün arkalarına kadar uzanan Girne Caddesi’ne bağlanır ki bir yarısı İplik Pazarı mahallesinin içinden geçer.

Bir sokaktan bir sokağa,

Bir mahalleden bir mahalleye

Bir sevdadan bir sevdaya bağlanır gibi yollar,

Etrafından ahşap kapılı, kerpiç duvarlı, duvarlarında yuf delikli evler.

Ki bir zamanlar “yabancı” değillerdi, herkes birbirinin tanıdığı,

Her evin kapısı penceresi açık,

Gelip geçen seyyar satıcılar tanıdık,

Bakkal tanıdık,

Kasap tanıdık.

Tenha sokaklarda gündüz ve gece güvercinler içinde bir hayat.

Nasıl paramparça olur dağılır yok olur anılar bile toplanamaz hayret…

Beliğpaşa’dan Yediler Sokağına dalıp Baf Sokağında ilerledim.

Bir yanım sınır, bir yanım her neyse.

Baf Sokağı da Kadınlar Pazarı Sokağına bağlanır ve aynı yerden Arasta’ya.

1870’li yıllarda buralara gelen Avusturyalı Arşidük Salvator bu sokaklarda gezinmiş notlar almıştı.

Aynı zamanda ressam olan gezgin, Lefkoşa’nın içinden bazı bölgelerin resimlerini de yapmıştı.

O dönemler henüz İngiliz İdaresi adada yeni bulunuyordu ve imar çalışmalarına başlamamıştı.

Tren gelmemiş, bisikletler yolları süslememişti.

Kim bilir o atlı arabaların arasında Lefkoşa’yı yürümek ne güzeldi ve bir sokak çeşmesinden avuç dolusu su içmek ne demekti…

Arasta’nın canlılığı da aklıma takılan sözleri söküp atamamıştı.

O sözler doğruysa,

Ve “yabancı” kalacaksan,

“Buralı” demek zor kendine…

 

07/01/2017 12:46
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Lefkoşa’da Yürürken, ahmet okan
MANŞETLER

HK Ahmet Okan

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.