Sadece liderler değil…

Ekiple de ciddi çalışıyor.

Mülkiyet ve garantiler en çetrefilli konular.

Bu iki noktada dahi ciddi ilerlemeler var.

Ne istiyoruz biz?

Türkiye’nin etkin garanti sisteminin içinde olmasını.

Bizi AB askeri, NATO askeri kesmez.

Türkiye, kendisi garanti sistemini onaylama aşamasında.

Bu nedenle kritik dönemeç “beşli konferans…”

Bu hükümete en çok destek veren isim kim?

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlut Çasvuşoğlu…

Son ada ziyaretinde, çözüme güçlü destek veren mesajlar bıraktı, gitti.

Kıbrıs Türkü’nün gelinen aşamada ciddi mağduriyetleri var.

Mal aldı, mülk aldı tamam da…

Dünyada örneği çok.

Savaş olmuş, garantörler gelmiş…

Ne yapılacaktı?

Yeni can kayıpları olmaması için “taksim” kalıcı olmuş.

Katılırsınız ya da katılmazsanız…

Çoğunluk “garanti” sisteminde ısrarlı…

“Evimden vazgeçerim, garantiden vazgeçmem” diyen var.

Bizi bu noktada ikna edecek olan Türkiye’nin kendisi.

“Rahat olun” dediği anca, Kıbrıs Türkü ferahlar…

BM insiyatif üstlenmeli

Bu nedenle “beşli konferans” en kritik aşama.

Mülkiyette bin formül var.

Şöyle ya da böyle çözmüş ülkeler.

Manşeti satır satır okuyun…

Milyonlarca insanın mülkiyetteki sorunları çözülmüş.

Emsaller var.

Aslolan çözüm ise eğer…

Bir acı reçeteye daha katlanacağız hepimiz.

“Garanti ve güvenlik” konusunda hepimizin içi rahat olsun…

Gerisi çözülür.

Lakin.

BM de ciddi olmalı…

Bakınız.

“Evet” dedik…

Daha çok şey değişebilirdi, “çözümsüzlük” devam ettiği için, “izole” yaşamaya devam ettik.

Oysa.

Türkiye ve Yunanistan kendi arasında gayet uyumlu ve anlaşıyor.

Kıbrıs’ın garantörlüğü konusunda da uzlaşırlar…

Dünyada bin türlü garantörlük emsal örneği var.

Biliyoruz ki…

1960 anlaşmasında olduğu gibi olmayacak…

Ama, Rum tarafının dediği gibi “tek bir Türk askeri kalmayacak” da akıl işi değil.

Yeni bir noktada uzlaşı olacak.

Demem o ki…

Yarınki liderler zirvesinden bir “beşli konferans” çağrısı beklemiyorum.

Lakin…

New York sonrası…

26 Eylül tarihinde…

Ekim 2016’nın da boşa geçmemesi için…

5’li zirve mümkün…

“Anastasiades istemiyor” bahanesinin arkasında kalmamalı BM…

O tarih açıklanmalı…

Beşli konferans…

BM gözetiminde…

Kıbrıslı Türkler…

Kıbrıslı Rumlar…

Türkiye ve Yunanistan…

Ve maalesef İngiltere de…

Kritik eşikten geçerken…

Kritik açıklamalar da Eylül içinde gelecek…

Bekliyorum…

Bayramları tatsız yapan kim? Gene biz…

Nerde eski bayramlar…?

Bayram aynı bayram…

Nerde eski muhabbetler?

Muhabbet etmesini bilirsen… Muhabbet dediğin şey, sensin…

Nerde eski Lefkoşa?

E sen terk ettin, Suriçi orada duruyor…

Eskiden böyle miydi bayramlar?

Sakın değişen sen olmayasın?

Nerde eski gençler?

E şimdiki gençleri de sen yetiştirdin…

Bayram çocuklara, bize değil artık?

Böyle mi öğretti babana deden? Bayram herkese oysa…

Ben geçmişi çok özledim vallahi, bayramdan tat alamıyorum…

E büyüklerin orada… Git mezarına çiçeğini koy… Büyüklerin evinde. Git elini öp… Dört gün bayram.

Velhasıl…

“Nemelazımcılığımız” bir çoğu için bayramları tatsız hale getirdi.

Çölek, börek, pilavuna, kafes kokusu yoksa etrafında, senin sorunun…

Oysa…

Bayram her türlü tatlı.

Ne almışsan geçmişten, geleceğe onu taşı yeter…

El öp, korkma başın ağrımaz…

Çocuğuna büyüklerini ziyaret etmesini, el öpmesini öğret… Korkma, kişiliği bozulmaz…

Kim bozdu sanıyorsunuz bayramın tadını?

Sen hem ben…

Ne varsa geçmişten öğrendiğimiz ama geleceğe taşımadığımız…

Geleneklerimiz…

Manilerimiz…

Oyunlarımız…

Sevgi- saygı kültürümüz…

İşte şimdi bunun için “bayramlar eski bayramlar değil…”

Çünkü sen de eski sen değilsin…

Ne mutlu, bayramı bayram gibi yaşayana…

Çocuğuna yaşatana…

Atasına yaşatana…

Mutlu, hayırlı, huzurlu bayramlar herkese… 

13/09/2016 10:52 Bu habere tepkiniz:

Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın