Merak ettiklerim
18/12/2013
Bülent Dizdarlı
Bu ara merak ettiğim birkaç konu var. Yani ilk anda okuduğunuzda mızırlık ya da hınzırlık yapıyorum diye düşünebilirsiniz ama inanın bana gerçekten merak ediyorum bunları... İzninizle paylaşıyorum...
1- Öncelikle, Türkiye ile Kıbrıs arasına döşenecek su borularını taşıyacak dubaları çok merak ediyorum. En çok merak ettiğim nitelikleri ise, taşıma kapasiteleridir. Sadece su borularını mı taşıyacaklardır yoksa başka şeyleri de taşıyabilecekler midir?. Tamam elektrik kablosunu da taşıyacak özellikte olduğu konusunda duyumlar alıyoruz ama sadece bu mu?. Mesela bir süre sonra Afrodit’ten çıkan gaz borularla Kıbrıs’tan Anadolu’ya taşınmak yoluna gidilirse, onları taşıyacak başka dubalara gereksinim duyulur mu? O zaman Akdeniz’in üstü duba kirliliği içinde olmaz mı? Alimallah böyle bir durumda gemiler seyrederken dubalar arasında slalom yapmak zorunda kalır. Düşünüyorum da, kendi kendime “İnşallah dubalar çok değişik amaçlı boruları taşır güç ve kapasitededir de bu olmaz” diyorum
2- Elektrik zammı oldu olalı çoğumuz isyanlardayız. Gerçekten de bu zam ile canımız yandı. Bazılarımız sokakta bazılarımız sanal alemde tepki koyduk ama sonuç ortada. Zammın geri alınması söz konusu değil. Son olarak da “sivil itaatsizlik” öneriliyor. Öneriyi yapanlara göre eğer kimse elektrik faturasını ödemezse hükümet kararını gözden geçirebilir. Bu mümkün mü bilemem. Ama ödemeleri yapmadığımda elektriğimizin kesilmeyeceğini, bu soğukta kışta karanlığa terk edemeyeceğimi garanti edecek olan var mı? Ben de onu merak ediyorum. Zira bu soğukta mümkün değil ısınmadan yaşanılmaz...
3- Kıbrıs’ta ciddi bir çözüm sürecine girdiğimize inandığımı aylardır her vesile ile yazıyorum. Son olarak Sayın Davutoğlu’nun ziyareti ve özellikle Sayın Downer ile yaptığı sıra dışı görüşme de bu düşüncemi teyit eder gibi. Rum tarafı da olağan üstü gerilmiş vaziyette. Ama ben de söylemiştim. “Afrodit gazını kaçırdı bir kez, ya Kıbrıslı çözümü yaparız, yada birileri bize bir yerden empoze eder” demiştim. Ne yazık ki öyle oluyor. Çözüm planı ortaya çıkıyor ama bunda Kıbrıslıların ne kadar katkısı olduğu tartışılır. Şimdi ise çok ama çok merak ediyorum dışarıdan dayatılacak bu çözüm ne kadar kabul görecek, kimlerden kabul görecek diye...
4- Geçen haftada yazmıştım. İktidar partilerimizin kurultayları yüzünden çok zaman kaybediyor bu ülke. Önce UBP bir yıl kaybettirdi. Sonra CTP-BG Kurultayı yaşandı. İster istemez üç ayda öyle kaybettik şimdilik. Henüz onun sıkıntısı atlatılmadan, DP-UG’de tüzük kurultayında partinin birinci ve ikinci adamı pozisyonundaki kişiler kavgaya tutuşup modaya uydular. İktidarın büyük ortağının kurultay sancıları henüz geçmemişken, küçük ortağında hastalanması milleti gerçekten umutsuzluğa itiyor. İnsanımız benim gibi siyasetin sorun çözmeye ne zaman odaklanacağını cidden merak ediyor.
5- Vergi listeleri yine yayımlandı. Liste başında bankalar ve her zamanki gibi birkaç şirket var. Yahu ben artık alemin ahmağı! bu insanlar mı diye meraklanmaya başladım. Değil mi ama, aramızda bırakın Türkiye’yi, dünya klasmanına giren zenginler varken onları bu listelerde görememek çok düşündürücü. Bu ülkede gerçek anlamda vergi adaleti ne zaman sağlanacak diye meraklanmamak elde değil doğrusu...
6- Bir merakım da Türkiye futbol dünyasından. Biliyorsunuz Nelson Mandela’nın ölümü üzerine Galatasaraylı iki futbolcu, Drogba ve Eboue, forma altlarında onu anan t-shirtlerle sahaya çıktıkları için, profesyonel disiplin kuruluna sevk edildiler. Ceza alırlar ya da almazlar onu bilemem ama bu düşünce yapısına sahip yöneticilerle, Türkiye Cumhuriyeti nasıl olur da Olimpiyat düzenlemeyi hayal eder diye meraklanmamak mümkün mü?
ANLAYAMADIKLARIM
Yahu nasıl olur da hep bu akaryakıt zamları hep benim arabanın deposu boşken yapılır. Yoksa bu hükümet akar yakıt ayarlamalarını benim depoya mı endeksledi? Bunu hiç anlayamıyorum...
VE ŞİİR...
Mesela
mesela
bir bahçeye girsem
içinde hep yaseminler olsa...
hafiften esen meltemle
kokuları etrafı sarsa...
avuçlarıma yasemin doldursam...
sonra gitsem bir deniz kenarına
gecenin buğusunu çeksem içime
yürüsem yürüsem
unutarak zamanı...
yaseminleri atsam denize
yayılır mı kokusu geceye...
(Sevgi Beyköylü)
Bir erkek neden küfür eder?
Hiç düşündünüz mü bir erkek neden küfür eder? Bu soruyu geçen akşam bir sosyal paylaşım sitesinden sordum. Bir saat içinde yirmi sekiz kişiden, on altı değişik yanıt aldım. İşte meraklılarına yanıtlar:
1. Canı yandığında, küfür dediğin, müsekkin-i âsap
2. Kötü halde canı sıkıldığında ama bazen de sevinçten
3. Hak etmediği bir davranışa maruz kaldığında
4. Karşısındakini korkutup haklı çıkmak istediğinden
5. Babasından küfürlü konuşmayı benimseyip öğrendiğinden
6. Tamamen zevkten
7. Kendine çok güvendiğinden ya da hiç güvenmediğinden
8. Bu şekilde rahatlama yolunu seçtiğinden
9. Öfke kontrolü yapamadığı ve bu yaptığı da toplum tarafından normal görüldüğü için…
10.Sıkışan trafik yüzünden
11. Acizliğinden, sorununa çare bulamadığından
12. Kadınlar küfretmediğinden onların bıraktığı boşluğu doldurur (Bu cevaba özellikle kadınlardan çok itiraz geldi. Kadınlarda küfür edebilir diye)
13. Duygularını ifade etmeyi öyle becerdiğinden, mecburiyetten
14. Küfür dobralıktır dürüstlüktür olduğu gibi dümdüz yedi sülalesine girme özgürlüğüdür. Yani küfür çok şeydir aslında.
15.Benzin almaya gittiğinde ya da elektrik faturasını öderken...
16. Ağız alışkanlığından dolayı...