Mevsim dönerken düşündürdükleri

ads ads ads ads
31/08/2015

ads

Ahmet Okan Ahmet Okan


Ağustos’un on beşi geldi mi,

Deniz kenarlarına kurulan çadırlar tek tek toplanmaya başlanırdı.

Eskiler söylerdi.

Ağustos’un yarısı kış, yarısı sonbahar diye.

Öyleydi sanki,

Doğrusu,

Serin rüzgarlar kalkardı…



Mevsim dönmeye başlayınca,

Memleket irkilir,

Sonbahar hazırlıkları başlardı.

Sinemalar son gösterimlerini yapar,

Kadınlar mevsimlik kazaklar örer,

Bu arada Kanlı Dere ilk yağmurları beklemeye koyulurdu…



Her şey mevsimine göreydi,

Ve her mevsim kendini gösterirdi.

Sonbaharsa sonbahar,

Kış ise kış…



Gözlerimin içine bakacaksan,

Filiz Akın gibi bakacaksın…



“Umutsuzlar” filmi unutulmaz…



Bizim mahalle sakinlerinin bir kısmı genellikle Üç Mil’i tercih ederdi.

Ki, Necati Özkan ailesinden Dr. Küçük ailesine ve Atai’lere kadar oradaydılar.

Yanılmıyorsam orada malları mülkleri vardı.

Yaz başlarında başlayan deniz macerası yaz sonlarında tamamlanır,

Bulutlar parçalı halde belirdiğinde,

Sahiller boşalmış olurdu…



Doğrusu romantik bir dönemdi.

Sinemaların, radyoların, romanların, mecmuaların hayata bakış açısını etkilediği yıllardı,

Ve insanların estetik, aşk ve kavga gibi duyguları bu yolla şekillenirdi.

Bu yüzden,

Boynu bükük Yılmaz Güney’e Filiz Akın baktığında,

Ne güzel, ne içten bakardı,

Ve başka gözlerde o bakışın aynısı aranırdı…



O yıllardı ki,

“Aman aman yavaş yavaş yatırın beni

A dostlar şarkılara yan yatırın beni” diye yazılmıştır…



Sözün olacaksa,

Fikret Demirağ gibi olsun,

Ki içinde siyaset de olsun, aşk da, ne bileyim hicran da vuslat da.

Sözün yoksa,

Siyaseti neylersin…



Aynı şeyleri sosa batırıp tekrarlamak nedir?



Abartır mıyız, yoksa yanlış mı bilemem.

Kış adam akıllı gelirdi.

Sicim gibi yağmurlar durmak bilmez,

Tekmil Lefkoşa yağmurlara teslim olurdu.

Yetmişli yılların başında o kadar yağmurlar yağmıştı ki,

Bizim mahallede Gölek’i sular basmıştı.

Zaten gölekti.

Diyeceğim,

Soğuk soğuktu ve uzun paltolar giyilmesi şart olurdu.

Bir dönem, Lefkoşa’nın Rum kesiminde bir Ermeni,

İngiliz askeri paltoları satardı.

Ayak bileklerine kadar uzun.

Yeşilimsi renkte.

Yakalar geniş.

Gençler bir ara onları giyerdi.

Zaten parka da yeni girmişti hayatlarına.

Baktığınızda,

O delikanlılar sokaklarda bildiğiniz gerilla…



Yani,

Parka giyeceksen,

Guevara gibi olsun…



BM kürsüsünde konuşmuştu o kıyafetle...



Bir de film vardı adı Gilda

Bir sonbahar günü mü girmişti gösterime?

Hani Rita Hayworth diye bir yıldız.

O filmde Gilda’nın dansları kalır insanın aklında.

Yani,

Dans edeceksen…



O dönemlerdi mevsim yine dönmekteydi.

Aynı parkadan Denizler de giyiyordu.

Sonuçta delikanlıları astılar.

Neylersin ölüm herkese.

Ama bir kavgada öleceksen,

Varsın Denizler gibi olsun…

31/08/2015 14:41
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: ahmet okan
MANŞETLER

HK Ahmet Okan

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.