Müzakereler daha çok uzar…

ads ads ads ads
04/04/2017

ads

Eşref Çetinel Eşref Çetinel


Müzakere masasından yemek masasına… Yemek masasından müzakere masasına… Derken mevsimler geçiyor! Ki şubatta başladı, mevsim kıştı, yaz oldu, ardından bir kış daha geldi… Şimdilerde ilk baharı yaşıyoruz ve Sn. Akıncı aylar önce Anastasiadis’li Rum tarafına yaptığı çağrıyı tekrarlıyor: “Niyet olduğu takdirde Nisan veya Mayıs ayında Kıbrıs sorununa çıkış yolu bulmak mümkündür. Bu akşamki yemeğe bu hedef için gideceğim.”

Tabi o yemekte nelerin nasıl ve hangi politik dozda konuşulduğunu, tartışmaların olup olmadığını henüz bilmiyoruz. Fakat anlıyoruz ki (şimdilik) “Enosis plebisiti” olayı gündemden kaldırılırken, müzakerelerin de tabi ki önü açıldı. Demek ki her iki tarafın da müzakerelere başlamak için böyle yemeğe ihtiyaçları vardı bu konuda Eide’nin politik çabalarını takdir etmemek mümkün değil..

MÜZAKERELER BAŞLARSA: Bugüne kadar müzakerelerde hangi konularda uzlaşıya varıldığını hangilerinde uzlaşılamadığını doğru dürüst öğrenemediysek de hem Rum hem Türk tarafının çözüm için “kritik” sayılan konularını biliyoruz. Mesela:

Rum tarafı TC’nin garantörlüğünü kabul etmiyor. AB güvencesi yeterlidir diyor.

Keza Türkiye adaya giriş çıkışlarında vatandaşlarına AB müktesebatına dayalı dört özgürlüğün tanınmasını istiyor Rum tarafı buna sıcak bakmıyor..

Omorfo ve Karpaz’ın iadesi gibi sorunlar hâlâ ortada durmakta kaldı ki Rum tarafı Annan planının üzerinde kazanımlar elde etmeyi amaçlamakta. En az seksen bin Rum’un Kuzey’e gelmesi planlanmakta. Bu da yıllarca sürecek bir yerleşim ve rehabilite sorunu yaratırken unutmamak gerekir. “Kurulacak mal komisyonları” da çalışmaya başlayacak ve ilk müracaat hakkı Kuzey’deki mülkün ilk sahibi olan Rum’a tanınacak! Yani Kuzey yıllarca bu sorunlarla boğuşmak zorunda kalacak!

Henüz Temsilciler Meclisi ile Senato’nun nasıl çalışacağını hem hukuki hem de sayısal olarak bilmiyoruz. Siyasi eşitlik ilkesinde mi azınlık çoğunluğa bağlı mı? Başkanlık konusunda ise uzlaşıya varılmış değil..

ŞUNU SÖYLEYEBİLİRİZ: Müzakerelerde “çoğu gitti azı kaldı” diye bir ilerleme söz konusu değil. Artı, aradan 42 yıl geçti. İki halkı “tek yönetim” haline getirip “Kıbrıslılık” efkârında ayni potada “bütünleştirmek” de mümkün değil.. Çözüm de olsa, iş ve güç birliği ile yönetim paylaşımı yapılsa da anayasal hükümlerde “Türk ve Rumlar arasında” yapılacaktır. Fakat ne Türk Rum ne Rum Türk olmayacaktır! Toplumlar kendi tarihi, dini ve kültürel karakterleriyle Kurucu Devletlerinin egemenleri olarak kalmak isteyeceklerdir. Bu nedenle diyoruz bu küçük adada iki halkı iç içe geçirerek bir federasyonu oluşturmak kolay değildir. Ancak bugünkü mevcut “Kuzey Güney” coğrafyalarını büyük oranda değiştirmeden koruyarak bir “konfederal sistemde” buluşturmak mümkündür.



ÖNCE DEVLET OLSAK SONRA ÇÖZÜM DESEK

Yıllardır yakınıyoruz: “Devlet olamadık!” “Eksiklerimizle hatalarımız,” yaptıklarımızla başarılarımızdan çok daha fazla! Gelip giden iktidarların bir sonrası iktidara devrettikleri ve gitgide biriktiği için devletin kamburuna kambur ekleyen sorunlardan başka bir birikimimiz yok! Hiçbir siyasi parti lafazanlık etmesin! Giderlerken tümünün de arkasından bu halk teneke çaldı!

Fakat ayni halk sağmal Hollanda ineği gibi devletin memelerini çekiştirerek şişinip geliştiğini de ne kabul etti ne de şükür dedi! Hatta popülist yani partizanlıkla halk dalkavukluğu sonucu devlette istihdam edilenler, edildikleri için de bütçeyi fazladan kemirerek devletin canına okuyanlar bile!

“VATAN DENMEDİ!” “Yurt” da denmedi Kuzey’e! Çözümsüzlük siyasi inancı körletti, Kuzey Türk halkının yaşamında sömürülen, kaparozlanan, üzerinde rant ekonomisi yapılırken oy ve para uğruna şuna buna peşkeş çekilen bir toprak parçası olmaktan öte ne sosyoekonomik ne de fiziki yönden “vatan” olamadı! Kısaca inançla sahipliği harmanlayıp yaratılacak bir vatan hiç oluşmadı bu nedenle topraklarında “devlet” de yeşeremedi!

NEDEN? Cemaattan devlet olmaz! Ya ne olur? Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olur!

Bu yazdığımı yılların adalet süzgecinden süzülerek bugünlere gelmiş tecrübeli hukukçumuz Derviş Akter bakın nasıl ortaya koyuyor akıl yolu birdir dedirtircesine:

“…Bizim kendi kimliğimizi bulmamız açısından bir şeylere karar vermemiz gerekir. Biz bu memlekette bir halk olduk mu? Halk olma yeterliliğine kavuştuk mu? Yoksa daha toplum ve cemaat mıyız? Eğer halksak oturup pek çok şeyi medeni şekilde tartışıp bir defada köklü çözümler bulmak için azami gayreti göstermeliyiz. Ondan sonra o çareyi üreteceğiz…”

İşte olay işte sorun! “Biz halk olduk mu” diye soruyor Sn. Derviş Akter. 350 bin kişilik bir toplum, yığınla siyasi parti her bir yıla bir erken seçim! Her seçim devletin boş böğrüne saplanan bir bıçak! Ve dikkatinizi çekerim toplumsal yapımız bu hallerdeyken çözüm istiyoruz ki nedeni nedir bilir misiniz? “Denize düştük en kötüsünden yılan da olsa, sarılıp kuyruğuna kurtulmak için!” Ya sonra? Önce devlet olsak, sonra çözüm desek… Kazanan biz olacağız.

KISACA TAKILDIĞIM: (KANBAY’IN SİTEMİ!)

Dün bu köşede “Geçen haftaya çok önemli üç olay imza attı” diye başlamış sadece ikisine takılmıştım. İşte üçüncüsü.

Geçen hafta TC Büyükelçisi Derya Kanbay dayanamadığı yerde şu ikide birde patlayan, dozerlerle patlatılan ki şimdilerde Mağusa bu nedenle susuzdur, isale hatları sorunu konusunda açıklama yaptıydı. Söylediği şuydu:

“Su projeleri planlandığı şekilde devam etmiyor.” “Ana isale hatları son zamanlarda tahribata uğruyor.” “DSİ’nin döşediği sistem (su şebekesi) bilgileri birkaç ilgili makamlara verildi ama hiç bakılmadı. Bu eksiklik, zafiyettir!” “İsale sistemi akıllı sisteme bağlıdır. Her hangi bir zararın bilgisi hemen alınır… Yerel yönetimler biraz daha özen göstermelidirler!”

İşte hallerimiz! Yetmiş kilometre uzaklıktaki Türkiye’den denizin altından bir büyük mucize gerçekleştirilerek KKTC’ye akıtılan suyun bırakın tarım alanlarımızı sulamasını, çeşmelerden bile akıtacak beceriyi gösteremiyoruz! Yine soralım biz gerçekten bu topraklara layık mıyız? 

04/04/2017 11:13
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: eşref çetinel
MANŞETLER

HK Eşref Çetinel

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.