Müzakereler Neden Dinamitlendi!
27/07/2017
Eşref Çetinel
Crant Montana bozgunu sonrası bizde zayıf da olsa Güney’de çok daha şiddetli ve hiddetlisi ile hesaplaşmalar başladı! Çünkü Rum tarafı gerçekten “kuşu” elinden kaçırdı! Oysa kazanımları “Türkiye’nin iyicene yumuşatıp sembolikleştirdiği garantisini sineye çektirecek kadar ehvendi!” Nereden mi biliyorum?
Her ne kadar Sn. Akıncı henüz detaylı şekilde masada hangi ödünleri verdiğini açıklamamış olsa da bu küçük ülkede tek “tıklık” kelime bile kısa sürede yayılıverir, ondan!
Rum bu ödünlere karşın garanti konusunda muzırlığını sürgit götürdü! Oysa biliyordu ki “1974 Barış Harekâtı benzeri müdahale bizzat kendilerinin neden oldukları bir olaydı. Eğer benzeri tekrar edilmeyecekse TC’nin garantisinden neden korkulsun? Ki aradan kırk üç yıl geçti! Artık ne o günlerin koşulları ne de bir Ecevit var! Fakat çözümsüzlüğü çakan olaylar daha derindedir, bir bakalım:
YÖNETİM ZORLUĞU: Çözümü basite irca edenler için “hemen çözüm” demek çok kolaydır! Fakat Rum halkı ile kurulacak bir federal devlette “çoğunluk azınlık” üzerine oluşturulacak “yönetim erkini” iki halkın içte ve dışta çıkarlarına uygunluğunca “yürütme” haline getirmek o kadar kolay olmayacaktı!
Bu çözüm aşamasında “siyasi yapılanmaya” inanıp inanmama olayı da değildi! Eğer “devleti” birlikte yürütemeyecekseniz federal çözüme inansanız ne yazar! Gözünüzün önüne getirin. Türk bürokrasisinin yanına Rum bürokrasisini de katacak ve iki toplumdan oluşan bir Temsilciler Meclisinde kendi kurucu devletinizin ihtiyaçlarına cevap verecek kararları da çıkarmaya çalışacaksınız! Aynen Güney de öyle! Tutun ki bir memeye yapışmaya çalışan ikizler gibi!
Sadece böylesi “yönetim paylaşımıyla” iki toplumdan oluşacak tek devleti “bir bürokratlar ordusunun yönetmeye çalışacağını” düşünmek bile insana kâbus gibi çöker…
NİÇİN HATIRLADIK. Büyük olasılıkla Güney de benzer “kuşkular” içindedir veya bu adayı henüz Türk halkı ile paylaşacak cesarette değildir!
Bir diğer neden şudur: “Kuzey’in sadece Türkiye’si vardır! Oysa Güney, Yunanistan başta olmak üzere AB, BM’ler üyelikleri ve uluslar arası bir dünya devleti oluşunun üstünlüğündedir! Neden Türk tarafını kendine ortak yaparken sahip olduğu bu dünyasal olanakları pay etmek zorunda kalsın?
TABİ Kİ: Müzakereler pek çok nedenden dolayı başarısızlığa uğradı ama bilinmelidir: O masada Türk tarafı “dünya hukukunun içinde yer almak yani Rum’un sahip olduklarına sahip olmak için vardı..” Rum tarafı ise sahip olduklarını Türk tarafı ile paylaşacaktı! Kolay değildi! Kaldı ki Kuzey’den Annan planı üzerinde koparmak istediklerinin de gerisinde kalırken, Türkiye’nin garantisini kaldırmayı da başaramadı! Kısaca tabi ki kozlar yine paylaşılacak da bir başka bahara artık!
NURTOPU GİBİ BİR YILLIK SORUNUMUZ : (SU SORUNU!)
Hasat zamanı geldi mi arpanın fiyatıyla çiftçiye ödenecek destek paralarından…
Et pahalı oldukça hayvan üreticileri ile canlı hayvan fiyatları ve kasaplardan…
Sebze meyve ateş pahası oldukta aracılarla toptancılardan…
Portakal dalında kaldı mı nareciye ile narenciye üreticisinin nasıl battığından…
Ve artık değil mi ki Türkiye’den “seyirlik” olsun diye yılda 75 milyon metreküp su akmaktadır Geçitköy barajımıza… Sudan da söz etmekteyiz!
Hepsi de bir yılın 365 günlük takvim yapraklarına bir güzel yazılmışlardır ki “ayı, haftası, günü geldikte çalışanları ve sahipleri tarafından anılıp kutsanmaktadırlar! Su sorunu henüz bir yıllık. O da yavaş yavaş takvimde yerini alıyor!
SU SORUNUMUZ: Her zaman vardı ama “susuzluk” nedeniyle! Şimdilerdeki ise “su bolluğundan!” Şöyle ki su akar Türk bakar!
Nitekim geçtiğimiz gün Havadis gazetesi ve Hüseyin Ekmekçi ile Hasan Düzgün “su konusunu” ortalara serdiler ki “hah dedim, işte tipik KKTC!”
Aktarıyorum efendim: “TC’den deniz altına döşenen boruların içinden geçip baraja akan su aslına rücu ederek fakat bu kez borusuz tekrar geri dönüp denize akmakta!”
“Bir yıl oldu ama henüz şebekeden akmasını sağlayacak ihalesi bile yok!”
“Bu nedenle memleketin kaymakamları her kim ki kuyu açmak ister izin vermekte! Nitekim şu anda KKTC’de 6 bin 688 kuyudan durmadan su çekilmekte dolayısıyla deniz suyu gümbür gümbür karalarımızın içlerine doğru ilerleyip tuzlanma ile birlikte kuraklığı getirmekte!”
Aktarmaya devam ediyorum: “Türkiye’den akıtılan suyun içme ve kullanım suyu olarak dağıtılmasına başlanmasının üzerinden bir yıl geçti! Dağıtım Haziran ayında başlatılmıştı. Depolara kadar TC Devlet Su İşleri getirecekti. Dağıtım da Belediyelerin olacaktı. Bunun için KKTC tarafı her şeyiyle kapsamlı bir Su Yasası çıkaracak, Su Üst Kurulu oluşturacaktı!”
Çıkmadı efendim! Bu nedenle ne dedi Hüseyin Ekmekçi. “Suyu bile Mundar Ettiniz!”
Oldu mu? Nedir elinizi kolunuzu bağlayan? Kaldı ki yasa çıkarırsınız denetimsizlikten mangos olur çalışmaz! Çıkarmadıklarınız da “evkafın su meselesi” olur!
Yani korkumuz odur ki bu “su yasası” çıksa da çalışmayacak! Hatta çok erkendir ama hemen yazayım: Suyu tarım alanlarına dağıtmaya başladığınızda partizanlık ve popülizm nedeniyle sudan yararlanacak tarım kesimi üretici ve çalışanlarını kavgalara sokacaksınız!
KISACA TAKILDIĞIM: (KARPAZ EMİRNAMESİ KALDIRILIRKEN!)
Hatırlarım, Serdar Denktaş Bafra turizim ve oteller projesini başlatırken, burasını “Ayanapa yapacağım” diyordu! Başaramadı çünkü arazi tahsisi hakkını alanlar taş taş üstüne koymadılar. Bir iki otelden sonra 10’u aşkın otellik proje ve Ayanapa hayali kumlara gömüldü…
Şimdi Karpaz Emirnamesini kaldırdılar yatırım davetiyeleri çıkardılar! Artık herkes bilir bugüne kadar bekaretini korumayı başarmış Karpaz’ı iki büyük tehlike beklemektedir! Birisi “rant,” diğeri “çarpık yapılaşma!” Girne’nin Mağusa’nın başına gelenler ortada.
Bu nedenle diyoruz ki gelin Karpaz’a da kıymayın. Önce nazım planları çıkartın sonra girişin inşaatlara.. Ha “rant” mı? Olacak, durduramazsınız!
- Pazar Sohbetimdir.(Bu Devleti Kaybetmeyelim!)
- Lider olmak kolay değildir!
- Bıkıp Usandık Bu Müzakerelerden!
- Sorunu çözmek BM’lerin işi değil!
- Kendini zorlayan iki devletlilik..
- Pazar Sohbetimdir: (Kıyaslamayla Geçen Hayatlarımız!)
- Hepsi de birbirinin kopyasıdır!
- Güneyin Ekmeğine Sürülen Yağlar Ballar!
- Sn. Akıncı’dan beklediğimiz
- Bundan sonrası (iki ayrı komşu devlet)
- TÜM YAZILARI için tıklayınız