Dr. Hasan Feray'dan gündeme damga vuracak açıklamalar

ads ads ads ads
27/03/2017

ads
Dr. Hasan Feray'dan gündeme damga vuracak açıklamalar

Kardiyoloji Uzmanı Dr. Hasan Feray sağlık sistemi hakkında gündeme damga vuracak açıklamalar yaptı. Feray, kısa süre önce hastaneden istifa etti, sistem düzelmezse istifaların artacağını söyledi

LE GİBİ: Türkiye sağlık literatüründe, bilekten ilk anjiyo yapan doktorlar arasındayeri bulunan Hasan Feray, KKTC sağlık sistemindeki gidişatı eleştirdi. Feray, bu gidişle, doktorların, sermayesi güçlü işinsanlarının elinde köle gibi çalışanlar” olacağını söyledi

TÜRKİYE’DE YAŞADIM: Feray: Yapılan hekimi pasifize etmek. Pasifize edip sağlığı ekonomik bir meta haline getirmek… Daha büyük paraların döndüğü, ama hekimin bundan pay almadığı, daha büyük meta haline getiriyorlar. Bunu biliyoruz, görüyoruz. Türkiye’de yaşadım hepsini…

BOŞ KONUŞUYOR: Ülkede yeterli hekim sayısı olmadığını ve hekimin nitelikli kamu personeli” olduğunu söyleyen Feray, yapılan yeni yasa ile ikinci iş yasağı” gelmekten ziyade, sağlık sisteminin ayağına kurşun sıkıldığını” söyledi. Feray, Serbest Çalışan Hekimler de konuşuyor ama boş konuşuyor” dedi

İSTENEN ÖZELLEŞTİRME: Feray: Yapılmak istenen iki şey var. Sağlık özelleştirilmek, patronlara verilmek isteniyor. İkincisi de, halkımızın sağlık için para ödesin. Bağış veya fark adı altında. Türkiye’den biliyoruz bunları, örnek önlerindedir. Bunu savunanlar serbest hekimlerin içindeki hastane sahipleridir

HK Ajans

Ülkede bir türlü tam olarak rayına oturtulamayan sağlık sistemi yine tartışma konusu oldu. Son dönemde, kamuda çalışan hekimlere ikinci iş yasağı konusunda Serbest Çalışan Hekimler’in açtığı dava olumlu sonuçlanınca, kamudaki birçok hekim istifa etmeye başladı. Kamudan bir ay önce ayrılan Kardiyolog Hasan Feray sağlık sistemi konusunda gündem yaratacak açıklamalarda bulundu.

KKTC’ye Türkiye’deki sistemin getirilerek eğitimde olduğu gibi sağlığın da özelleştirileceğini söyleyen Dr. Feray, hekimi olmayan, hekim sayısının yetersiz olduğu bir ülkede siz hekimi kamuya tıkamazsınız. Kamuya tıktığınız zaman da karnını doyurmak zorundasınız” dedi.

Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde artık bir şey yapılamayacağını kaydeden Dr. Feray, Sen nöbet mi tutacaksın, yoksa çok bildiğin işi yapıp, devletine, milletine, hastana faydalı mı olacaksın? Onun sistemi de yoktur hastanede. Hastanede hiçbir şeyin sistemi yoktur ve bunu oturtamazlar. Şimdi yapılmak istenenle doktorları kümese tıkıyorlar. Özeti budur. Siz çalışmayacaksınız, sevk edeceksiniz” ifadelerini kullandı. 

Kalp damar hastalığının net bir nedeni yok

SORU: Adada bu kadar yüksek kalp hastası olmasını neye bağlamak gerekir?

FERAY: Kalp damar hastalıklarının nedeni net olarak bilinmiyor. “Şu sebebe bağlı olarak insanlar kalp damar hastası oluyor ve kalp krizi geçiriyor” diye bilinmiyor. Ama şunu da çok iyi biliyoruz ki risk faktörü taşıyan insanlar var. Multiple risk faktörleri var. Bunlar hipertansiyon, şeker hastası olmak, obez olmak, kilonuzun fazla olması, genetik yatkınlıktır. Ancak biliyoruz ki ailesinde hiç kalp hastası olmayanlar da kalp hastası olabiliyor. Dolayısıyla, asıl önem verdiğimiz şey sigara içicisi olmak. Son zamanlarda bunların daha çok kalp hastası olduğunu, diyabetiklerin daha yoğun kalp damar hastası olduğunu ve genetik faktörlerin çok önemli olduğunu söyleyebiliriz ama bunların dışında hastalarımız da var.

Kalp ve damar hastaları mutlaka statin ve aspirin kullanmalıdır

SORU: Adamızdaki beslenme alışkanlıkları bunu tetikliyor mu?

FERAY:  Kıbrıs’ta yaşanmış savaş, istikrarsızlık, hayattaki belirsizlik gibi stres faktörlerinin de etkili olduğu biliniyor. Aynı zamanda beslenme şekli de önemli. Kuzu etini çok seviyoruz. Yağlı besleniyoruz. Onların da etkisi vardır mutlaka. Ama bazı tıp otoriteleri der ki, eğer hayvan doğal besleniyorsa, yağ yiyebilirsiniz, onun kuyruk yağını da yiyebilirsiniz. Ben de buna katılıyorum. Ama esas sorun yağlı yiyip yememek değil… Esas sorun, yediğimiz ile yaktığımızın oranını ayarlayamamamızdır. Hepsi bir arada etkiliyor. Tıbbın söyleyebileceği ”işte kalp hastalığına sebep budur” noktası yok. Yani kalp damarların tıkanmasının da bir sebebi, bir mikrop, bir bakteri olabilir diye çalışmalar var. Bir bakteri de bulundu ancak yüzde yüz buna mı bağlı henüz o teori aşamasındadır. Ya da bunun bir kanser hücresi gibi oluştuğu da söylenir. Çünkü bazı hastalarda damar çok yaygın hastadır, bazı hastada bir tek yerde bir şey vardır. Çok sigara içtiği halde kalp damar hastası olmayan da vardır veya diyabetik olup, koroner olmayan da var. Gerçek sebebini bilmiyoruz, teoriler var. Altını çizerek söylenmesi gereken gerçek şudur. Kalp damar hastalarında eğer kalp damar hastalığı olduğuna eminsek, by-pass veya stendli ise, daha önce kalp krizi geçirmişse veya anjiyoda tıkanıklıklar, darlıklar saptanmışsa bu hasta kalp damar hastasıdır ve mutlaka statin ( kolesterol hapı) ve aspirin kullanmalıdır. Yine dışarıda başka otoriteler kolesterol ilacı kullanmayın” der. Yan etkileri vardır evet ama bunlar nadir görülen şeylerdir. Ama bir de terazinin öbür ucu vardır. Normal bir kişiye kolesterol ilacı başlamayın. Ben kişinin kolesterolü 300 dahi olsa ona ilaç başlamıyorum. Sorguluyorum. Ailesinde risk faktörleri var mı? Diyabeti var mı? Daha önce geçirilmiş bir kalp damar hastalığı öyküsü var mı?  Bunlar yoksa zaten kolesterol ilacının bir anlamı yok. Dışarıda daha çok stand-up yapıp, konuşan doktor veya doktorumsu kişilere, diyetisyenlere bu konularda çok ehemmiyet vermemek lazım. Kişi gerçekten kalp damar hastasıysa ve bu ispatlanmışsa, statin dediğimiz kolesterol haplarının ispatlanmış, kanıtlanmış çok etkisi var.

Damarı bozuk olmayan ama kolesterolü yüksek birine hap verilmez

SORU: Son dönemlerde aslında kolesterol diye bir şey olmadığı, firmaların hapları satması için bunun çıkarıldığı iddiaları var. Bunu nasıl yorumlarsınız?

FERAY: O zaman mutluluk hapları da öyledir. Biliyorsunuz bazı anti-depresanlar da var. Onlar da öyledir. Aspirin de öyledir. Böyle yola çıktığınız zaman hiçbir hastayı tedavi edemezsiniz. Batı tıbbını tartışırsınız o zaman.Teknolojiyi tartışırsınız. Tomografiye girmeli miyiz? MR çektirmeli miyiz? Kırığımızı nasıl tedavi edeceğiz noktasına kadar gider bu iş. Bu işin sonu yok. O zaman da Doğu tıbbını tartışmak lazım, bu konuda da benim bilgim yok. Evet, vücudumuzda belli yerlerde bazı şeyler var. Hassas noktalara dokunursun, oradan bir endorfin salgılanır. Doğu tıbbını da öğrenmek gerekir bence. Doğu tıbbı daha başarılı olabilir ama bütün herkes Batı tıbbı uyguluyor. Bizim çizgimizden Amerika’ya kadar. Bunu bu kadar tartışamayız, belli gerçekler, belli doğrular var. Hekim biraz muhafazakar olmalı. Kolesterol ilaçları, statinler de orada önemli. Eğer kime başlayacağını bilirsen, doğru etkilerini görürsün. Çünkü statin aslında kolesterolü düşürmek için değil. Onun üzerinde kolesterol ilacı” yazması bence en büyük yanıltıcıdır. Çünkü statin demek, endotel düzenleyici, damar koruyucu demektir kısaca. Damar koruyucu bir ilacı kime vereceksin, tabii ki damarı korunması gerekene, damarı bozulmuş olana. Damarı düzgün ve kolesterolü yüksekse kişinin ihtiyacı yok ki hapa. O egzersiz ve diyet yaparak kolesterolünü düşürecektir. 

SORU: Kaç yıldır doktorluk mesleğini yapıyorsunuz?

FERAY: 1991’de doktor oldum. 1996 yılında kardiyoloji uzmanı oldum. 21 yıldır uzmanım. Prof. Dr. Siyami Ersek Hastanesi’nde uzman oldum. 6 ay kadar Ankara’da Dr. Derviş Oral’ın yanına gittim. Anjiyoyu bir daha onun yanında yaptım, daha sonra İstanbul’a geri döndüm. İstanbul’da Florance Nightingale Hastanesi’nde 8 yıl  direk anjiyo laboratuvarında çalıştım. Beni kardiyolojide öne çıkaracak kısmımı Florance Nightingale’de kazandım. Orada çok fazla sayıda vaka yaptım. El bileğinden de çok vaka yaptım. Çok zor vakalar da yaptım. Siyami Ersek’ten sonra orası benim eğitim yerim diyebilirim.

Bilekten anjiyo yapan ilk kişilerden biriyim

SORU: Türkiye’de ilk bilekten anjiyo yapan doktor musunuz?

FERAY: İlk doktor olduğumu düşünmüyorum ama ilk doktorlardan biri olduğumu düşünüyorum. En yoğun yapanlardan birisi ve en çok tecrübe kazananlardan biri olduğumu düşünüyorum. Çünkü, biz daha elden anjiyo yapmaya başlamamışken, Türkiye’de başlanmamışken, Florance Nightingale Hastanesi’nde kasık damarları tıkalı hastaların bilek damarına girer anjiyosunu zaten yapardık.

Biz bunu sadece çok sık yapmazdık. 90’lı yılların sonunda yapardık. El bileğinden anjiyo Uzak Doğu’da gelişti. Anjiyonun geçmişi şöyledir. Cut-down yöntemi ile başladı anjiyo. Yırtarsın, cilt altını açarsın, damarı kesersin ve oradan kateteri itersin. Kanarken sen yaparsın. Sonra çıktığın zaman da damarı dikip kapatırsın. Anjiyo öyle başladı. Sonra seldinger yönetimi bulundu. Yani kasıktan kanül sokularak yapılmaya başlandı. El bileğine dönmesinin nedeni bu işin daha kolay, daha konforlu, hastaya daha güvenli, daha az komplikasyonlu ve en önemlisi, hasta ayakta gezebileceği için bu yöntem daha cazip oldu. Ama tabii bu da öğrenme eğrisi biraz daha yatay yani zor bir uygulamadır. Çünkü ince bir damar. Hem girmesi zor, hem oradan damarı genişletip atar damara ulaşmak, kalbe ulaşmak biraz daha tecrübe ister. Herkes yapabiliyor aslında bunu. Ama komplikasyon yapmadan, hastaya zarar vermeden. Aynı zamanda önemli olan şudur, anjiyo yaptıktan sonra o damarı yine oradan, başka bir damara geçmeden, başka bir delik açmadan kasığa geçmeden, stendini de takabilmektir.

Benim beş yüz, belki de bin tane hastam var. Hasta acil gelmiştir, kalp krizi ile gelmiştir, bilekten girip, anjiyosunu yapıp stendini koyduğum hastalar var. İlk benim yaptığımı zannetmiyorum  ama ilk yapanlardan, çok yapanlardan birisiyim. Bu konuda çok tecrübeli olduğumu düşünüyorum.

 Türkiye’den sağlıktaki sistemi beğenmediğim için ayrıldım

SORU: Adaya dönüş nedeniniz nedir?

FERAY: Bu aslında günümüzün en önemli konusudur. O zaman belki çok söylediğimiz zaman anlaşılmıyordu. Evet, bana soruyorlardı “neden döndün” diye. Ben de, Sıkıldım Türkiye’deki politikalardan. Sağlık politikalarını beğenmiyorum. Sağlık politikalarının yanlış olduğunu düşünüyorum. O yüzden geldim” diyordum, ama çok anlaşılmıyordu.

Şimdi herhalde halkımız da, doktorlarımız da çok iyi anlayacak. Çünkü burada da aynı şey söz konusu şimdi. Çok konuştuğum halde de kimse, işin yönetimsel boyutunda olanlar anlamamazlığa geliyorlar.

Aslında ben Türkiye’deki sistem yüzünden kaçıp geldim. Benim olmam gereken yer hastanedir. Çünkü, biz invaziv yapıyoruz. Girişimsel kardiyolojim ön plandadır. Kendimi iyi hissettiğim yer anjiyo laboratuvarıdır. Çok iyi bildiğim yer orasıdır. Ama ben bugün muayenehanemdeyim, ne kadar tezat.

TC’deki sistemi getirmek istedikleri için hastaneden ayrıldım

SORU: Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet hastanesinden ayrılalı ne kadar oldu ve neden ayrıldınız?

FERAY:  Yaklaşık bir ay önce hastaneden ayrıldım. Neden ayrıldım? Türkiye’deki sistemi getirmek istediklerinden % 100 emin olduğum için.

Ne kadar da, “öyle değil, farklı olacak” deseler de, bütün konuşmaların arkasında aslında onların önüne konan bir dosyayı sadece uygulamaya çalıştıkları için. Bilmedikleri bir şeyi yaptıkları için. Bu halk için kötü olanı yaptıkları için.

Sağlık özelleştirilip patronlara verilmek isteniyor

SORU: Neyi kötü görüyorsunuz, biraz bunu açabilir misiniz?

FERAY: Aslında olan şudur gerçekte. Hekim sayısı az olan bir ülkeden, alt yapıdan hekim gelmeyen bir ülkeden bahsediyoruz. Aynı zamanda tecrübeli hekimin gelmediği de bir ülkeden bahsediyoruz. Hekim sayısı elle sayılır kadar değilse bile, sayılabilir orandadır ve düşüktür bu sayı.

Bir de, bunların içinde yetenekli, tecrübeli hekim veya belli branşlardaki hekim sayısı çok daha azdır.Tüm bunlara rağmen, yıllarca bu ülkede bir hekim yasası çıkarılmadı. Bu konuda tüm sağlık bakanları ve siyasiler suçludur.

Ben bunun içinden birini ayırmıyorum, sadece şu anki Sağlık Bakanı biraz daha ataktır, bir şeyi yapmak üzere daha heveslidir. Ama yanlış bir şey yapmak üzeredir. Hekim yasası bugüne kadar geçmedi ve bu konuda tüm Sağlık Bakanları suçludur. Hekimler, normal kamu personeli değildir. Kamu personeli olabilir ama ayrıcalıklı, farklı bir kamu personelidir. Hukukçuların ayrı bir yasası vardır.

Meclisteki hekimlerin ayrı bir yasası vardır hasta bakabilmek için. Senin ülkende yeterli sayıda hekim yoktur, sen onları ikinci iş yasağına düşürecek kadar gafil bir anlayışla hareket ediyorsun, Serbest Hekimlerin eline düşürüyorsun. Yani, Serbest Hekimler Birliği konuşuyor ve aslında boş konuşuyor. Aslında kendi ayaklarına kurşun sıkıyorlar.

Bir tanesi konuşuyor, birkaç tanesi destek veriyor ama, toplayın bütün serbest hekimleri bence aynı fikirde değildirler. Çünkü hekim olmayan, hekim sayısının yetersiz olduğu bir ülkede siz hekimi kamuya tıkamazsınız. Kamuya tıktığınız zaman da karnını doyurmak zorundasınız. Kaldı ki, ikinci iş yapmayacaksın deniyor. Yasaları yapanlar da insanlardır. Sağlık Bakanlarının hepsi bu konuda sorumludur yasayı yapmadıkları için.

Sonuç olarak, sen Hekimler Yasasını yapma, bir tanesi çıksın, var olan yasayı mahkemeye götürsün. Bu yasaya göre haklı olabilir ama halkın huzurunda haklı değildir. Yaptığı yanlıştır. Madem ki ikinci iş yasağı var, sen neden ful-time getiriyorsun. Aslında birlikte bir hareketle hekimleri bir yere tıkıyorlar.

Hekim ihtiyacı çok fazla, her yerde hekimlik yapılabilmeli. Alttan gelen bir hekim gurubu yok ki sen bunu yaparken haklı olasın. Hekim enflasyonu olmalı ama bu yok. Hekim yok ama sen hekimi bir yere tıkmaya çalışıyorsun. Tıkmaya çalıştığın yerde, doğru dürüst bina yok, yatak yok doğru dürüst, öksürük şurubu yok doğru dürüst, ağrı kesici yok doğru dürüst, ameliyat edecek malzeme yok doğru dürüst, cihaz yok doğru dürüst. E sen ne yapmaya çalışıyorsun.

Bunu görmemek için kör olmak lazım. Görünüyor ne yapmaya çalıştıkları. Yaptıkları çok basit bir şey, özelleştiriyorlar. Esas tepki göstermesi gereken halkımızdır. Birkaç kişi benim gibi kamudan çıkmıştır. Birkaç kişi daha çıkacaktır, birkaç kişi daha ve bu bitmeyecektir. Ama yapılmak istenen iki şey var. Birincisi, sağlık özelleştirilmek isteniyor. Patronlara verilmek isteniyor. İkincisi de, halkımızın sağlık için para ödemesini istiyorlar. Bağış veya fark adı altında. Türkiye’den biliyoruz bunları, örnek önlerindedir. Bunu savunanlar serbest hekimlerin içindeki hastane sahipleridir. Bunu savunanlar özel hastanelerdir. Sonuç olarak her şey ortadadır ve halkımızın gözü önünde yapılıyor. Sağlık Bakanı da bunun farkındadır. Özelde çalışmış bir hekimdir. Biliyordur, ama belki de dayatılıyordur. Bir şey diyemem. Ama bundan önceki Sağlık Bakanları da yapmaları gerekeni yapmadı. Bence bu sadece hekimlere yapılan bir şey değil, aynı zamanda bütün halka da yapılan bir şeydir. Sağlığın özelleştirilmesi aynı eğitim gibi olacak ve kötü olacak. Bunun dışında kalmak istedim çünkü Türkiye’de zaten bunu yaşadım. Yoksa, hastanede olmamım sebebi oradan para kazanıyor” olmam değildi. Mutlaka ki hizmet aşkı idi, mutlaka ki insanlara yardımcı olma aşkı idi. Hastanede sen nöbet mi tutacaksın,  yoksa çok bildiğin işi yapıp, devletine, milletine, hastana faydalı mı olacaksın? Onun sistemi de yoktur hastanede. Hastanede hiçbir şeyin sistemi yoktur ve bunu oturtamazlar. Sadece kümese tıkıyorlar doktorları. Özeti budur. Hastane bu gidişle sadece sevk yapacak bir mekanizmaya dönüşecek.

Öksürük şurubuna para yok, sevk hastanelerine trilyonlar ödeniyor

SORU: Devlet Hastanesi kapatılacak noktaya mı getirilmek isteniyor?

FERAY: Doğru düzgün hizmet alınamayacak bir hale getiriliyor. Kulak, burun, boğaz ameliyatı yapılırken, ben bu doktor arkadaşlardan duyuyorum, yeterince cihazları yeni değil, alınmıyor. Öksürük şurubunun olmadığı bir hastaneden bahsediyoruz. Onlara bütçemiz yok, hastanedeki eksiklikleri aksaklıkları tamamlayacak bütçemiz yok ama YDÜ’ye veya Türkiye’ye giden hastalara ödeyecek trilyonlarımız var. Ben bunu anlamıyorum. 14 milyona Onkoloji Hastanesi yapıldı. İçinde doktor yok, hemşire yok. O da stratejik bir hatadır. Sen o hastayı sevk ediyorsun zaten sevke devam et. Doktorun yok zaten, binayı kurdun, içine koyacak bir şeyin yok. Onu kardiyoloji hastanesi yap. Çünkü on bir tane doktorun var ve bunlar iyi çalışabilir. Yani, sen önce doktorunla konuş, ne yapabilirsin, benim hangi masraflarımı kısabilirsin? Elindeki imkanlara bak bunları nasıl doğru kullanabilirim ve giderlerimi azaltırım diye hareket et. Bunu düşünen ve konuşan yok. Elindeki doktorları doğru kullanıp sevk maliyetini düşürecek bir planlama yapan yok. Sistemi doğru kurgulamak için bir arayış, bir gayret yok. 

Patronlar kazanacak, doktorlar köleleşecek

SORU:  Sizler istifa etme noktasına gelmeden önce kalp hastalarının ne kadarı sevk ediliyordu?

FERAY: Kalp hastalarının sevki her zaman yüksekti. By-pass hastalarının sevki yoktu ama gitmek isteyen hasta sayısı da çoktu. Bu çalışma şartlarında itibarsızlaştırılan hekimlerdir. Gidin hastanede hiçbir şey yoktur. Her şey eksiktir, yanlıştır. Kırıktır, döküktür ama itibarsızlaşan hekim olur. Bu bilinçli olarak yıllar içinde yapıldı. Benim fikrimdir bu, başka kimse paylaşmayabilir. Özele bu kadar para verileceğine, düzgün bir sistem kurgulanıp bir hastane yapılabilirdi. Hekimleri daha iyi şartlarda çalıştırabilirlerdi. Bu da yapılmadı. Sonuç olarak gidip de devlet hastanesinde by-pass olmayan, ya da anjiyo olmak istemeyen hastanın sebebi hekim midir? Sebebi oradaki düzensizliktir. Bunu yaratan hekim midir? Hayır. Hastanın odasında klima çalışmamasından, ya da öksürük şurubu olmamasından hekim mi sorumludur? Ben size başka bir şey söyleyeyim. Gelişmiş hastanelerdeki transporter sisteminin bizde işini yapan personele üç ay maaşlarının ödenmediğini de ben gördüm. Biz böyle bir ülkede yaşıyoruz. Sağlık sistemini bu kadar çökertip, sonra da haklı olarak özelleştirmek istiyorsun. İtibarsızlaştırıp özelleştiriyorsun. Bundan patronlar faydalanacak. Doktorlar köleleşecek. Ama burada asıl bedeli halk ödeyecek.

Devlet hastanesi yeniden kurgulanmalı

SORU:  Sizce ne yapılması gerekiyordu?

FERAY: Yapılması gereken çok nettir. Bir, devlet hastanesini yeniden kurgulayacaksın, güçlendireceksin. Hekimleri nöbetçi doktor olarak tutmayacaksın. Belli branşlarda nöbet tutulabilir ama, içerde 15 tane hekim durmasına da gerek yoktur. Sistemi tekrar kurgulayacaksın ama kamu mutlaka güçlü olacaktır. Zamanın olmaz, hekim sayın yeterli olmaz, bazı vakaları sevk edebilirsin. Sevk etme demiyoruz devlet hastanesinde.

Ama bence YDÜ ile daha içli dışlı da olunabilir. Senin hemşireni YDÜ yetiştiriyor. Devletin doktoru var, ama YDÜ’nin doktorları Türkiye’den. İhtiyaç var veya yok. Burada aslında çok büyük bir ayrım var. Hekimin çalışma alanı çok geniş. Devlette çalışabilir, YDÜ’de çalışabilir, diğer hastanede çalışabilir. Muayenehanesine gidebilir. Hekim sayısı çok eksik zaten, sen onu kısıtlayarak ne yapıyorsun. Aslında yapılan pasifize etmektir hekimi. Pasifize edip sağlığı ekonomik bir meta haline getirmeye çalışıyorlar. Daha büyük paraların döndüğü, ama hekimin bundan pay almadığı daha büyük meta haline getiriyorlar. Bunu biliyoruz, görüyoruz, yaşanacak bunların hepsi. Biz yaşadık bunları Türkiye’de. Doğru değil, kamuda hekimler hem para kazanmayıp hem ezilip, hem de suçlu yalancı durumuna düştüler ikinci iş nedeniyle. Bunlar olmasaydı, sen oturup hekimlerinle konuşurdun. Nasıl kurgulanabileceğini ortaya çıkarırdın. Tecrübeli çok hekim var. Bir şeyi dayatmak mı doğrusu. Çok yanlış olduğunu tüm hekimler biliyor ama sen uygulayacaksın. Buyur uygula.

Her hekim elini taşın altına koymuyor

SORU: Hekimler hep bir olup bu uygulamanın önünde duramaz mıydınız?

FERAY: Branş söylemeyim ama bazı hekimler bu mesleği hasbelkader yapar. Okumuştur ama çoluğuna, çocuğuna veya başka bir işe, ressamlığa, şiire, şarkıya daha çok önem verir. Sen bu hekimin elini taşın altına sokturamazsın. O böyle mutludur. Devlet hastanesinde kalacaktır, parasını alacaktır ama senin beklediğin gibi hayat kurtarmayacaktır. Bir de hekim var,  elini taşın altına sokan. Hayatını hekimliğe adamış insanlar var. Bunlar az değil. Zaten bunlardır hekimliğin aktörleri. Sen bütün bunların hepsini aynı kefeye sokarsan, işte bana sorduğunuz sorunun cevabı. Neden birlik olmadınız? Ben konuşuyorum arkadaşımla. Bana diyor ki, Abi ben yapmayacam ama çıkmayacam da. Çünkü benim bir kazanca da ihtiyacım yok. Ama hekimlik yapmayınca da mutsuz olmayacam. Çünkü seçersem öbür türlü çok daha büyük bir mücadele bekliyor beni.” Çünkü ne yapmak istediklerini biliyorsun. Dolayısıyla, bir kısım hekim devlette kalacaktır ama hastane çökecek. Zaten çökmüş durumdadır. İlacı olmayan, cihazı olmayan, yoğun bakımda pampı olmayan bir hastanede siz verim alamazsınız ki zaten, sevk etmek zorunda kalırsınız. Bence de sevk edilmelidir. Tartışılması gereken konu, devlet hastanesi bugün neden bu durumda. Biz o sevk faturalarını konuşmalıyız. Neden, neye göre bu paralar alınıyor, detaylara inildi mi, neye göre nasıl bu paralar istendi. Bir limit neden konulmuyor, detaylandırılmıyor işlemler.  Bakana düşen asıl görev oturup yasayı yapmasıdır. Ağustosa kadar zamanı var ama yapmayacağını da konuşmalarıyla ortaya koydu.

27/03/2017 04:00
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Hasan Feray, kardiyoloji
MANŞETLER

HK KIBRIS

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.