Pazar sohbetimdir: (Sn. Akıncı’nın iddiası ve bundan sonrası!)

ads ads ads ads
09/07/2017

ads

Eşref Çetinel Eşref Çetinel


Crant  Montana’yı bir süre daha konuşacağız. Bazılarımıza göre bir çözüm şansını daha yitirdiğimiz için!  Bazılarımıza göre felaketimiz olacak bir çözümden son anda döndüğümüz için!

Ve tabi ki Sn. Akıncı’yı da konuşacağız. Ki ilk defa kendileri müzakereler sürecini “konuşabilelim” diye “konuşup anlatmaya başladı” ama yeterli değil!

Aslında bir yıldır  “ketumiyete” sardığı için  halkını  müzakere sürecinin  dışında tutması   nedeniyle kendilerine çok sitemde bulunduk! Çünkü  bizi, müzakerelerdeki gelişmeleri Rum medyasından izlemeye ve öğrenmeye mecbur ettiydi!

Hatta Mont Pelerin’de ve Crant Montana’da bile bu “bilgisizliğimiz” devam etti!

MESELA:              Müzakere sürecinde Türk tarafının Güney’e Güney’in Türk tarafına hangi ödünleri verdiklerini, nasıl bir “kazan kazan” esasında buluştuklarıyla ayrıldıklarını da hâlâ teferruatı ile bilemiyoruz.

Buna karşın ilk defa geçtiğimiz gün Sn. Akıncı  basın toplantısında “Montana bozgununu” anlatırken satır aralarında Rum tarafıyla bazı konularda nasıl uzlaşmazlıklara düştüğünü somut örnekleriyle açıklamaya başladı.  Her halde bundan sonra daha açık seçik açıklamalarda bulunacaktır diye düşünüyoruz.

AKINCI’DAN AĞIR SUÇLAMA: Sn. Akıncı basın toplantısında görevini elinden geldiğince yaptığını, yazık ki Rum tarafının çözüme çok uzak olduğunu anlatır ve anlattıklarını somut örneklerle pekiştirirken, araya şu sözlerini de sokuşturduydu, aktarıyorum:

“Bugünden sonra bizim neslin de bu son denemesinden sonra, gelecek kuşaklar için daha da zor olacağını değerlendiriyorum. Gelecek kuşakları bloke edemeyiz! Onlar kendi yollarında en iyisini yapmaya çalışacaklar. Genç kuşaklara başarılar dilerim ama bizden önceki nesiller Kıbrıs’ı bu hale getirdiler! Biz bunu düzeltmeye toparlamaya çalıştık! Bunu başaramadık, özeti bu!  Temenni ederim bundan sonraki kuşaklar daha iyisini yapsınlar!”

Yukarıda aktardığım Sn. Akıncı’nın bu sözlerini tabi ki her açıdan yorumlamak mümkündür! Bunu yapmıyorum sadece diyorum ki “Sn. Akıncı  bir yandan Rum tarafının ulaşmazlığından söz ediyor, öte yandan “bizden önceki nesiller Kıbrıs’ı bu hale getirdiler” iddiasında bulunuyor!                                                             Bu müthiş bir politikacı  kompleksi olmalıdır, demek bir yılda Sn. Akıncı hiçbir şey kazanmamışsa o masada, “bunu” kazanmıştır!

ELBETTE Kıbrıs’ı “istenmeyen hale getirenler” her zaman töhmet ve şaibe altındadırlar!  Hatta hesap vermek durumundadırlar! Ancak bu tespitin “kendinden önceki nesilleri” işaretleyerek, ömürlerini İngiliz, Rum ve Eoka  ile mücadele ederek geçirmiş  liderlerle Türk halkına yönelik bir suçlama olması  hiç doğru olmadı!                    Kaldı ki Türk tarafı ve o dönemin “müzakerecileri”  Annan planını referanduma kadar götüren bir başarının üstelik “evet”li ispatını da çakmıştı..                                                                                                                              Kısaca eğer kast edilen (ki belirtilip vurgulanmadı,) Rum tarafının tutumu değilse;   Türk halkının  geçmişteki mücadelesi ancak bu kadar haksızca bir suçlamaya uğrar” diyorum! Ve uzatmadan geçiyorum:                                                                                                                                              **********

TC-KKTC GÜVENLİK VE EKONOMİK İŞBİRLİĞİ KONSEYİ.

Ne diyordu Ankara? Anlaşma olmaz çözüm gerçekleşmezse “B” hatta “c” planımız vardır!          Nitekim şimdilerde  Montana bozgunundan sonra kiminle konuşsam, hangi gazeteyi elime alsam, ne zaman sosyal medyaya göz atsam “bundan sonra adam olmaya bakmalıyız” temennileri ile karşılaşıyorum.

Halk belli ki istikrar istiyor. İstikrar ise “başarılı yönetimlerin başarılı icraatları” sayesinde tesis edilir.

“Yönetimlerin başarıları” ise Allah tarafından bahşedilen talih kısmet işleri değildir! Siyasi iradeyle harmanlanan, inanç ve basirete dayalı icraatlardır! Hukukun üstünlüğüne inanmaktır.                                                                                                              (Ki şimdilerde TC’de CHP on binlerce insanla “adalet” için “hukukun üstünlüğü” için Ankara’dan başlattıkları yürüyüşle sel olup İstanbul kapılarına akmışlardır. “Adalet” dolayısıyla “hukuk” dediğimiz kavramlar bu kadar  önemlidir! Ve bunlara bizim de çok ihtiyacımız vardır. Halk “hakka hukuka, “doğru yönetimlerle doğru yönetilmeye” susamıştır.)

OYSA uzun süredir gelip giden hiçbir koalisyon hükümeti KKTC’de arzu edilen “istikrarla”  gelişmişliği yakalayamamıştır! Bu başarısızlık ise iç barışı bozarken hukuku da tepelemiştir, illegal olayları da azdırmıştır!”

TC İLE İŞBİRLİĞİ: KKTC’de bir türlü önüne geçilemeyen bozuk düzenler  peş peşine erken seçimlerle gelen koalisyon hükümetleriyle başladı! Programlarını “p”sini bile uygulayamadan gelip giderlerken, KKTC’de ne olması beklenebilirdi ki? Kaldı ki olanlar ortada! Yangından mal kaçırırcasına, “zaten her yıl bir erken seçim vardır”  teamülünde hükümetler “iş yapmaya” değil, kendilerine ve partililerine  çıkar sağlamaya yöneldiler!

NİTEKİM Ekonomi dediğiniz “rant” haline getirildi!”                                                                                                                                                     Sağlık dediğiniz “sağlıksız doktorsuz devlet hastanelerine dönüştürüldü!

“Eğitim” ve ötesi kurumlar falan müzmin sorunlar yığını haline geldi!

KKTC hantal ve kadavraya dönüşmüş yapısı altında sıkboğaz oldu, tutun ki canı çıkıyor!

SİLKİNİP KURTULMAK! Bu kısır döngünün  artık kırılması gerekir. Çözüm yoksa “adam olmaya hazır bir kuzey vatanımız” vardır! Bu yurdu TC ile işbirliğinde fakat siyasilerin değil; “hukukçuların, ekonomistlerin, ticaret odalarıyla sanayici temsilcilerinin oluşturacakları bir “KKTC-TC Ekonomik  İşbirliği Konseyi” oluşumunda yeniden  diriltip var edecek  yeni bir siyaset rotası saptanmalıdır.

Tutun ki “B planı” da böylesi bir seferberliğin yelkenlerini şişirecek “konsey” oluşumuyla,  KKTC’nin yeniden restore edilip reformlarını gerçekleştirmesi olmalıdır..

Kırk iki yıl daha Rum’un sümüğünü çekmek istemiyorsak “ya var olacağız bu adada ya var olacağız!”

09/07/2017 14:43
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: eşref çetinel
MANŞETLER

HK Eşref Çetinel

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.