Pazar Sohbetimdir: (Sol’un Bitiremediği “İzm”leri İle Beceremediği Devlet Yönetimi ve TC Sendromu!)

ads ads ads ads
14/02/2016

ads

Eşref Çetinel Eşref Çetinel


CTP hangi kez “koalisyon hükümeti” ile iktidara geldiyse başarı hanesine hep kırık not yazıldı. Pek çok nedeni vardır ama en açık seçik olanı hâlâ “muhalefet partisi oluşla iktidar partisi oluşunu” bağdaştıramamasıdır. Galiba haklıdır da. Çünkü Dünya Sol’nun içine düştüğü açmazlardan biridir bu! Muhalefetteyken entelektüelizmi gevezelik haline getirene kadar tüm sorunların diyalektiğini yaparken; iktidar oldukta “politika” yapabilme kabiliyetini yitiriyor! Oysa devleti yönetmek türlü çeşitli atraksiyonu da olsa “büyük politika becerisini” gerektirir. “Sol” ise muhalefet şerhini de mevcut iktidarının üzerine sererken her zaman reytingi kendinden menkul “halkçılığı” kullanır! “Halk” ise ne her zaman Sol görüşün Marks, Lenin “izm”li yapısallığındadır ne de her zaman “kurtuluşu bekleyen mazlum ve mağdur toplum” durumundadır! Muhalefette iken tabandaki işçi ile emekçinin, dar gelirli insanların duygularını okşayan “sol söylemler” eğer iktidar olundukta homojen olmayan yurttaşları kucaklayıp saracak politika ustalıkları ile yumuşatılıp dengelenmezse mesela bizde Sol örneğinde görüldüğü gibi abuk sabuk bir “su sorunu” ortaya çıkartır!

Fakat bugün sudan söz etmeyeceğim. Müzakereler devam ederken olası çözümün birinci aktörlerinden olacak Türkiye’yi yukarıda sözünü ettiğim “sol”un, Anastasiasdis’li Rum liderliği gibi “Kuzey’den dışlama” gayretlerine değineceğim. Çünkü olay “dışlamayı” da aşan ve Kıbrıs siyasi sorununun kaderini ilgilendiren bir tehlikeli mecraya doğru sürüklenmektedir…

NEDEN TÜRKİYESİZLEŞTİRME? Hem de Güney’in hâlâ yüksek sesle “Kıbrıs Helendir Helen kalacaktır” dediği bir coğrafyada!


Evet anlıyorum: 1974’lerden önce de adadaki “sol” cenahla TC’nin aramızdaki askeri görevlileri birbirlerine hiç ısınamadılardı.

Evet Sağ kesim Atatürkçülüğe sığınıp Sol kesimi “Moskova’ya kadar” yolcu edecek suçlamalarla sindirmeye çalışmıştı!

Evet Türkiye’ye sığınan ve Anavatan derken “şükranlarını” sunan sağ kesim, bu politikasını sırf seçimlerde oya tahvil etmek için Sol’u vurma aracı olarak kullanmıştı!

Evet yıllarca toplumun kanını emen ve bizim “mütegallibe” dediğimiz bir sınıf rant ekonomisini gözlerden kaçırmak için Sol’u hedef göstermişti!

Evet öteden beri Sağ “halk” kelimesinden hoşlanmıyor bu nedenle Sol ne zaman “mağdur halk” söylemini öne çıkarsa, “vatan hainleri” suçlaması ile susturma yoluna gidiyordu!

Evet CTP rahmetlik Özker Özgür döneminde “Türkiye’ye sormadan bir şey yapmayacağız” sözü nedeniyle ancak seçim kazanabiliyordu!


Evet. Bu ülkede Sol-Sağ çekişmesi memleketin muhtaç olduğu birlik ve beraberliğini darmaduman etmişti. Evet Rum “ulusal Konseyler” oluştururken Türk halkı “komünist avındaydı!”

Evet Sağ cenahın gençleri işe aşa kavuşurken Sol kesimin üniversite mezunları bile istihdam edilmiyorlardı!.. Ve ilahi…

FAKAT: Tüm bunlara karşın bu halk Solcusu Sağcısı ile kader birliği de yaptı 1974’de Rum’a karşı omuz omuza da çarpıştı.

Uzun lafa gerek yoktur. Bugün Sağ’daki UBP ile Sol’daki CTP “koalisyon ortağıdırlar!” Ve eğer uygulama fırsatı bulunursa “iyi” olduğuna inandığımız bir de hükümet programı sahibidirler. Öyleyse?

YÜRÜMEYEN NEDİR? Sonunda yazacağımı başında yazayım: “CTP kanadı ile Sol ne “izm”lerinden kurtuldu ne de “Türkiye sendromundan!”


Bu tutumun müzakereler sürecinde de ısrarla ve dozu gitgide artırılarak devam ettirildiğini gördüğümüzde “belirli bir hedef olmalıdır” düşüncesine saplanıyoruz. Yoksa neden “Kuzey’i Türkiye’den hem siyasi hem de ekonomik yönden arındıracak” sistemli bir kampanya yürütülsün? Hem de Annan planına “evet” dedirttiği gerçeğinde bir Türkiye ispatı varken!

Öyleyse bugün değişen nedir? “Gitgide artan dozu” ile dedikti, “Türkiyesiz bir Kıbrıs yaratmak mı?” Rum halkı karşısında kendimizi gerçekten çok mu güvende hissediyoruz? AB’nin yahut BM’lerin tüm adanın güvencesini sağlayabileceğini mi düşünüyoruz?

YOKSA OYUN İÇİNDE OYUN MU VARDIR? Eide gibi hayal gücü yüksek bir diplomatın dünyada ilk kez iki etnik halkı Kuzey-Güney coğrafyalarının da ötesinde birleştirecek bir siyasi deneyim mi yaşatılmak istenmektedir? AB bunun için mi 30 milyon yuroyu STÖ’nin emrine amade kılmıştır? Yoksa yaratılmak istenen “Kıbrıslılık” Nasrettin Hoca’nın belki tutar kabilinden göle çaldığı bir “maya” mıdır?

LAFIMIZIN SONU GELMESE DE: Sonlandıracağız çünkü “Türkiyesiz bir Kuzey” yaratmak yollarında bazı çevreler ak’a sürekli kara boya çalar gibi KKTC-TC ilişkilerini de karartacak bir karalama ve dışlamayla olayı Türkiye düşmanlığına dönüştürmeye çalışıyorlar… Bir gün kefaretini kimselerin ödemeyeceği fakat herkesin boyunlarının altında kalacağı büyük hata diyoruz! 

14/02/2016 14:08
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: eşref çetinel
MANŞETLER

HK Eşref Çetinel

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.