Pazar Sohbetimdir. (Ahmet Sanver Ve Kıbrıs’ın Eski Ticaret Hayatı)

ads ads ads ads
17/12/2017

ads

Eşref Çetinel Eşref Çetinel


Geçen hafta “Pazar Sohbetimde” Ahmet Sanver’in, “1940’lı, 50’li, 60’lı ve 70’li yılların Kıbrıs’ına ait özellikle de Lefkoşa’nın kişilerini ve yaşantılarını anlatan gerçek öykülerini, ayrıca Kıbrıs’ın dışında geçen gezi anılarımı bulacaksınız”  dediği son yayımladığı iki kitabından 6.sını tanıtmaya çalışmıştım. Bugün ayni serinin 7. Kitabı taşıyorum “köşeme.”

Sanver bizim gibi “eskilerden..” Ancak dolu dolu yaşamış ayni zamanda başarılı bir işadamı.. Bu son kitabında da ticaret hayatını  anlatıyor. Tabi her bir hatırası  kısa öykü tadında..                                                         Mesela diyor ki “Mona Lisa” marka kaliteli çamaşırlar üreten Lukos isimli bir Rum arkadaş vardı. Benim de kardeşim Önder’le iç çamaşırları üreten bir atölyemiz…” Diyor ki Sanver “Bu Lukos’u 1960 yıllarda tanıdık. Bize her konuda yardımcı oluyordu. Hatta ilişkileri o kadar iyiydi, birlikte Almanya’ya gidip iş makineleri üzerinde incelemeler yaptıktı. “Mayer” marka dokuma makinelerini bu araştırmadan sonra getirdikti Lefkoşa’ya.”

DİKKATİNİZİ çekeyim. Ahmet Sanver’in sözünü ettiği dönem Kıbrıs Cumhuriyeti dönemi.. 1958’de EOKA saldırılarıyla Türk ilişkileri iyiden iyiye bozulmasına karşın, henüz karma yaşam devam ediyordu. Mesela 1963’e kadar Mağusa’nın tamamen Rumlar’la  meskun  Maraşta Kutup efendinin, Hüseyin Atai’nin, Şükrü Veysi’nin, saatcı Niyazi’nin, Radyo tamircisi Ali Eyup’un, yemişçi Fehmi’nin dükkânları vardı  ve çok da Rum müşterileriyle iyi kazançları.. “Kanlı Noel” saldırılarıyla birlikte hepsi de Mağusa Surlar içine yahut eski hastahanenin karşısındaki Evkaf dükkânlarına taşındılardı…)

SANVER kitabına atölyedeki makinelerin resimlerini de koymuş. ki yeni makineler çıktıkça demode olan bu eski makineler depolara kaldırılmış halen depolardadırlar!

Sanver o günlerin işadamlarından  da söz ediyor. Mesela Mustafa Toros’tan. Zaten bu yayınladığı kitabının adı, “Eski Ticaret Hayatı ve İlginç Ticari Anılarım..”  Kitabın ismine nazire anlattığı öyküler de birbirinden ilginç.

       MESELA Okurken insanı güldüren bir anısını şöyle anlatır Sanver: (Ksaca aktarıyorum: “1985 yılında Mustafa Çağlayan bir gün bana gelir. Yahu Ahmet der. Bu “Wosley” marka fanilalar, kilotlar çok pahalı oldu. Ben artık ithal edemiyorum. Kumaşları da sizinkilere çok benziyor. Bir bak bakalım taklidini yapabilir misin?”  Ve tabi üstesinden gelirler yaparlar!

Sonraları bu sahte marka işleri “Lakoste” tişörtler, “Adidas” eşofmanlar ve en çok satışı olan “Spedo” mayolar üretimleriyle devam eder..

BİR parantez açıyorum: (Bir devrelerde Rum ekonomisine bakıp iç geçirirken, “neden biz de öyle olamıyoruz” diyor ve kendimizi aşağılayarak “tembeliz” yakıştırmasıyla suçluyorduk! Oysa dikkatinizi çekerim. 1958’lerde nüfusumuz 80 bin ya var ya yoktu! Seksen bin kişiyle nasıl bir ticari büyüme beklenebilirdi ki? Kaldı ki İngiliz sömürge baskısı ile Rum ekonomisinin sultası altında Türk ticaret erbabı göz açamıyordu. Buna karşın nüfus oranımıza göre çok başarılı işadamlarımız vardı.)

NİTEKİM Ahmet Sanver’in de anlattığınca 1974’lerden sonra insanlar Türkiye’den feribotlar uçaklarla seller gibi Kuzey’e akıyorlardı.. Memlekette bir anda “bohça turizmi” oluştu. Mağusa’da dükkânların önünde transistör radyolar tepeler gibi üst üste konularak pazarlanıyor, İspanya’dan ithal edilen  “aslanlı bataniyeler” kapış kapış gidiyordu ki  İspanya bile şaşmıştı sürüme!  (Sanver İspanya’nın bu adı sanı bilinmeyen küçük adasındaki bir Türk bölgesinin siparişlerinin büyüklüğü karşısında düştüğü  şaşkınlığını, çok tatlı anlatır  kitabında.)

       NİTEKİM  Sanver de ayni dönemde  TC’den gelen kadınların ürettikleri “5 parçalı geceliklere” saldırdıklarını gördüğünde Mağusa’ya gider, KEMA adlı bir kutucuya uğrayıp “bana 40 bin adet kutu yapabilir misin”  diye sorar! Amacı daha sonra  ürettiği yedi parçalık gecelikleri bu kutularda takım olarak satmak. (Bunlar gecelik, sabahlık, pijama, kadınlar için kilot, sütyen falandılar…)

Kutucu, “kısa zamanda  yetiştirmem mümkün değil” der ama sonunda ısrara dayanamaz 10 bin paketlik partiler halinde yapmayı kabul eder..                                            

(YANİ Kıbrıs Türk işadamları  Türkiye’nin bile zip yapmadığı o geçmiş yıllarda ihtiyaçtan dolayı dıştan makinelerini getirerek  zip üretimi bile gerçekleştirdilerdi. Ki unutmayın BRT’yi derme çatma elektronik parçalarla kurup yayına sokan  da bu memleketin insanlarıdır, günü geldiğinde “hava yoluna” sahip olan da…  Ha! Şimdilerde bize bir haller oldu ama! Her bir yatırımı “hantal merkeziyetçi devletçilikle” kısırlaştırırken, popülizmle partizanca tutumları da azdırdıkça azdırarak memleketi kaosun içine soktuk!..)

DEVAM ediyorum: Ahmet Sanver araya fıkralar katarak şeker tadında bir  keyifle okunabilen bu kitabını da bol bol nostaljik resimlerle doldurdu. Mesela gözüme çarpan Müzeyyen Senar, kafeste barış güvercinleri, o yıllarda üretilen giysiler, dokuma makineleri hatta 20 Temmuz sabahı paraşütlerle atlayan Mehmetçiler…

VESSELAM Ahmet Sanver mücahitlik ve ulusal mücadele günlerimizi anlatmakla başladığı “yazım hayatına” ayni şevkle devam ediyor. Ve hissediyorum: Yazarken, peş peşine kitaplarını yayınlarken daha bir olgunlaşıyor, geçmiş olaylara bu olgunluk ve ruh haliyle bakıyor. Nereden nereye geldik demeden, “nereden nereye geldiğimizin ispatını çakıyor.

Sanver’i kutlarım. Bu kez de “kitap yazımında iyi ve çok faydalı iş çıkartıyor, işadamlığında başarılı olduğunca..

17/12/2017 11:31
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: eşref çetinel
MANŞETLER

HK Eşref Çetinel

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.