Rum kumpası ve sulandırılan 2014 mutabakat belgesi!

ads ads ads ads
02/01/2017

ads

Eşref Çetinel Eşref Çetinel


Eroğlu ile Anastasiadis arasında başlayan ilk müzakerelerde “hâlâ geçerlidir” denilen ve bugüne kadar gelen 7 maddelik “2014 Mutabakat Belgesi” sürecin yol haritası olarak kabul gördüydü. Buna belgeye göre “mevcut statü kabul edilemez” deniyordu… “Yapısal müzakerelerin başlaması gerektiği” konusunda uzlaşıldıydı… “BM’ler Kurucu Anlaşmasına uygunluk” söz konusu olacaktı… “Eşzamanlı referanduma gidilecekti…” Her konuda uzlaşılmadan uzlaşı sağlanamayacaktı…”

FAKAT: Siyasi eşitliğe vurgu yapan bir madde vardı ki bugün de süregelen müzakerelerin şah damarında atan en önemli maddeyi oluşturuyordu. İki lider Eroğlu ile Anastasiadis arasında BM’ler gözetiminde varılan bu ortak uzlaşının 3. Maddesinden söz ediyorum ve olduğunca aktarıyorum: “3. Madde: (Çözüm) İlgili Güvenlik Konseyi Kararları ve üst düzey anlaşmalarda yer aldığı şekilde siyasi eşitlik temelinde, iki toplumlu, iki bölgeli federasyona dayalı olacaktır. Birleşik Kıbrıs, BM’ler ve AB’nin üyesi olarak tek uluslararası hukuki kimliğe ve BM kuruluş anlaşmasına uygun olarak, BM’e üye tüm ülkelerin sahip olduğu, Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türklerden eşit olarak kaynaklanan tek egemenliğe sahip olacaktır. Federal Yasa tarafından düzenlenmiş Tek Birleşik Kıbrıs vatandaşlığı olacaktır. Birleşik Kıbrıs’ın tüm vatandaşları ayrıca, Kıbrıslı Rum kurucu devleti veya Kıbrıslı Türk kurucu devleti vatandaşları olacaktır. Bu statü, Birleşik Kıbrıs vatandaşlığını tamamlayıcı olacak, yerine geçmeyecektir. Federal hükümetin yetkileri ve belirlenmiş yetkilerinde açıkça ilgili olan konular, anayasa tarafından saptanacaktır. “Artık yetkilerin” kurucu devletler tarafından kullanılacağı federal anayasada yer alacaktır. Kurucu devletler tüm yetkilerini bütünüyle ve geri döndürülemez şekilde federal hükümetin müdahalesinden özgür olarak kullanabilecektir. Federal yasalar, Kurucu Devletler içerisindeki kurucu devletlerin yasalarının sağladığı yetkilerin alanına girmeyecektir aynı zamanda kurucu devletlerin yasaları da federal devletin yasalarına müdahale etmeyecektir. Bundan dolayı ortaya çıkacak herhangi bir anlaşmazlığın son kararı, Federal Yüksek Mahkeme tarafından karara bağlanacaktır. Hiç bir taraf, diğer taraf üzerinde otorite ve idari yetkiye sahip olmayacaktır.”

ÇOK SAPTIRILDI: En başından yani “Anlaşmanın Güvenlik Konseyi Kararları ve üst düzey anlaşmalarda yer aldığı şekilde siyasi eşitlik temelinde “iki toplumlu, iki bölgeli federasyona dayalı olacağı” hükmü, Sn. Akıncı ve Anastasiadis’in bir yıla yaklaşık müzakere sürecinde sadece saptırılmamış, “Kuzey’in yeniden statüsünü belirlemek üzerine yapılan abuk pazarlıklara dönüştürülmüştür. Üstelik “siyasi eşitlik de sulandırılmış, iki Kurucu Devletin kendi içlerinde özgür ve egemen olacakları kararı, Yönetim mekanizmasında “azınlık çoğunluk” olarak şekillendirilmiştir..

Federal yasaların, “Federasyonun” yetkilerinden ayrı ve bağımsız olacakları hususu ise AB müktesebatının 4 özgürlüğünün uygulanması kararı nedeniyle kadük duruma düşürülmüştür!

KISACA: Cenevre’ye çok da umutlu gidilmemektedir. Çünkü Rum tarafı “kuruluş anlaşmalarının çözümden sonra da devam edeceğini kerhen söylemektedir.” Çünkü bir yandan müzakere masasına BM’ler GK üyelerini oturtmak için uğraşmakta, öte yandan AB’nin 4 özgürlüğünün uygulanması için yırtınmaktadır!.. Çok dikkat etmemiz gerektiğinin altını bir kez daha çiziyoruz çünkü Rum tarafı Kuzey’i elde etmek için büyük bir siyasi kumpas çevirmektedir!

GEÇEN HAFTA: (HEM GÜZEL HEM ÇİRKİNDİ!)

Geçen hafta “2017 yılının kutlamalarına hazırlanıyorduk” diyebilir miyiz? Gerçek şu ki ne o kadar huzurluyduk ne de öylesi kutlamaya hazırdık! Farkında mıyız bilmiyorum. Mesela ben kendimi “kapkara” hissediyorum. Beynimin bir yarısı sürekli “kaygılı ve huzursuz!” Hem TC’den hem kendi bünyemizden kaynaklı türlü çeşitli acı veren, yüreklerimizi yakan, kuşkuları artıran olaylarla dolu! Sevinmenin bile hakkımız olmadığı tatsız günler yaşıyoruz…

Geçen haftaya Bu umutsuz ve kasvetli duygularımla baktım.

AB’den kaynaklı döviz zammı ile sıkboğaz olurken, hükümet de elektrik zammı ile katkıda bulunarak tüm KKTC ekonomisini felç edecek kararı aldıydı!

Yollarımız, trafikle ilgili tedbir ve işaretlerimiz dökülür, bu nedenle kazalar gitgide daha çok artarken; araba plakalarının AB normlarına uygun hale getirilmesi kararı alınıyor ve karar “kel başa şimşir tarak” gibi algılanıyordu!

THY’nı el birliği ile batırdıydık ya! Hükümet en azından o büyük başarısızlıkla fiyaskonun kefaretini ödeyip vicdan sızılarını dindirelim derken; bu kez de hazineyi beterince batıracak bir kararla eski THY’ı çalışanlarının “intibak haklarını” verdiydi!

Neyse ki araya DPÖ’nün uygulama aşamasında ne kadar başarılı olacağı bilinmeyen 2017-2019 Orta Vadeli Program Taslağı giriyor, planlı programlı büyümenin ışıklarını yakarak az biraz umut dağıtıyordu… Ki hemen paralelinde “Tarım Master Planı” da oluşturuluyordu..

Ve güzel memleketimizin her yerinden “uyuşturucu” fışkırıyordu!

Güzelyurt’un hemen yamacındaki Lefke’nin ilçe olması için karar alınıyor, küçük ülkede 2 binleri orsa etmiş STÖ’nin parça körçe ettiği “düşüncelerle siyasi görüşlere” nazire; memleket ayni paralelde gitgide ilçelere bölünerek ayrı krallıklar haline getiriliyordu!

Ve KTÖS dikile dikile ve en sonunda hem de tam Cenevre müzakereleri arifesinde Anastasiadis’in eline “garantileri de Türkiye ve Türkiyeliler’in adadaki varlığını da sonlandıracak” müthiş bir ajanda veriyordu! Denktaş’ı da TMT’i de faşist ilan ediyor, Güney cephesini aklarken, Kuzey’e tükürüyordu! Kısaca geçen hafta “güzel ve çirkindi!”

KISACA TAKILDIĞIM: (YİNE SARSILDIK!)

Haberle bir kez daha sarsıldık! Türkiye’de dur durak bilmeyen terör olayları devam ederken bu kez umulmadık bir vahşete imza attı! Yılbaşı akşamı bir eğlence yeri tarandı, onlarca (fakat) masum insan öldürüldü.

Haberi işittiğimde “bu gidiş iyi gidiş değil” dedim! Her terör olayının ardından üzülmek, kahrolmak, ağlamak, gelecek olan bir yeni terör olayını durdurmaya yetmiyor! Türkiye’nin barışa ihtiyacı olduğu çok açık ve net. Fakat bunu nasıl hangi bedeller karşılığında gerçekleştireceğini ne bilebiliyoruz ne de anlayabiliyoruz. Teröre lanet olsun demekten başka bir şey yapamıyoruz! Lanet olsun! 

02/01/2017 11:26
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: eşref çetinel
MANŞETLER

HK Eşref Çetinel

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.