Rum Siyasetinin Bam Teli!

ads ads ads ads
15/04/2017

ads

Eşref Çetinel Eşref Çetinel


  Bir yandan yatak yorgan pis bir soğuk algınlığının sızlayan kemiklerimle vücudumun kırıklığında  yatıyorum, bir yandan da hâlâ değiştirmediği kafasıyla yeni başlayan müzakerelerin daha başında türlü çeşitli siyaset atraksiyonlarıyla sorun üzerine sorun yığan Anastasiadis’i izliyorum!

       Sanırsız kendisi Kıbrıs’ın mutlak hakimi, Türk halkı da gemisinin kürekçileri, azat edip özgürlüklerini vermek için “istediklerimi yapmak zorundasınız” demekte!

       Politik ilişkilerle müzakerelerin  protokollere uygun süreci gitmiş, yerine tehdit ve meydan okumalar gelmiş!

       Eee adam eğer arkasına AB’li olma gücünü alır, nasılsa bir gün başına bela olacak doğu Akdeniz’deki  hidrokarbon yataklarının sahipliğine konar, türlü çeşitli uluslar arası ilişkilerle Kıbrıs’ın tek tanınmış devleti gibi kabul görürse; “işgal altındadır” dediği Kuzey’in  mesela:

       Neden siyasi eşitliğini kabul etsin?

       Neden Türkiye’nin garantörlüğünün devamını kabul etsin?

       Neden gazını Türk tarafı ile paylaşsın?

       Neden AB üyesi ülke olarak tüm adaya müktesebatın 4 özgürlüğünü serip postu Kuzey’e sermesin?

       Neden sürekli “çözüm isteriz” diyen Türkler karşısında Noel Baba rolü keserken, bir iki kırık dökük tavizkâr  “hediye” vereceğim diye karşılığında olduğunca adayı istemesin! 

       SİZ NE DİYORSUNUZ?  Tabi ki  adayı milyonlarca insanın yollarda yürürken, basacak tek adımlık yerin kalmadığı bir kalabalıklar panayırı yapmayacağız? Fakat neden “federasyonların sağlıklı devamı için nüfus dengesinin oluşması gerekirken 4 Rum’a karşın bir Türk?”

       Yani bu adada Allah tarafından alnımıza çakılmış, “siz ezelden ebede azınlıktınız, yine azınlık  olarak kalacak ve Rum çoğunluğunun insafla himmeti altında yaşayacaksınız” damgası  mı vardır?

       Ki ne diyor Anastasiadis? “Azınlığın çoğunluğu yönettiği nerede görüldü!”

       Yok yahu! “AB öküzse sen   boynuzunda sinek bile değilsin” ama maşallah yetmiş seksen milyonluk ülkelerle  aşık atarken, eşit oylara, veto haklarına sahipsin! Ve sen ayni zamanda bir AB üyesi devlet olarak söz konusu Kıbrıs Türk halkı  oldukta; “ben çoğunluk siz azınlıksınız” demektesin! Fakat ayni şeyi Türkiye’ye söyleyemezsin değil mi?  

       ÇÖZÜME İNANMAMAK:  Rum tarafının tutumuna baktığımızda “çözüme inanmak” kadar “inanmamak”da meşrudur!

       İngiliz’in adadan çekip gittiği 1960’dan  beridir Rumlar Türklerle uğraşıyorlar! Ne itti ne bitti! Yemedikleri halt kalmadı! İmkânsız olduğunu anladıkları için “Enosis”le başlayan hedefleri şimdilerde her ne kadar ada egemenliğine yönelik azınlık çoğunluk esasına dönüşmüşse de  sonuç değişmiyor!

       Ha Eide’ye gelince: Adamın çabalarına şapka çıkartılır ama ne Kıbrıs sorununu bilir ne tırnak kadar Rum’u tanır!   Zaten bugüne kadar sürdürdüğü görevinde “müzakere sürecinde olanlara şaşıp şaşıp şaşmaktan başka bir siyasi refleksi de olmadı. Üstelik şimdi de ne diyorlar? “Tarafların istemeyeceği sürece Eide’nin farklı bir rolü olmayacak!” Kaldı mı adam iki cami arasında bînamaz! Ne yapsın o da diyor ki şimdi “artık liderlik şart!” Neyin liderliği, ne?

       Her neyse müzakerelere devam! Kim korkar hain kurttan!                                                                        *****

       TC REFERANDUMU: Yarın TC’de referandum var. Kaç zamandır hocanın hindisi gibi bu referandumun bizi ilgilendiren yanını  düşünüyorum, bir sonuca varamadım!

       En kabadayısından düşündüğüm şudur: Zaten son yıllarda biliyoruz ki Türkiye’nin Kıbrıs siyaseti Erdoğan tarafından saptanıp “taktikselleştiriliyordu!” Belki o taktikler Suriye’de tutmadı ama  Kıbrıs’ta tutar mı diyelim?

       Doğrusu henüz ne olduğunu da bilmiyoruz. Mesela laf arasında Rum’a sadece Maraş’ı vereceğini söylüyor. Son zamanlarda da derdi davası “Rum’un hidrokarbon yatakları.” Nitekim Türkiye de  bölgede sismik araştırmalara yeniden başladı..                        Ha, sandıktan evet mi çıkar! Kimsenin şüphesi olmasın! Ki bugüne kadar Erdoğan ne istedi de olmadı! Şimdi de “evet” istiyor!

       Ne diyelim? Türk milletine ve bize de tabi, hayırlı uğurlu olsun!

                                  **********   

KISACA TAKILDIĞIM! (AYAKSERİNONUN ÇANLARI..)                             

                                  Biz çocukluğumuzdan gençliğimize on yıllarca Mağusa’daki Ayakserino kilisesinin çanları ile uyandık, (Şimdi biri büyük diğeri daha küçük o çanlar nerdedir bilmiyorum!)

       Yıllarca ayinlerini izledik. Hatta çocukluktan kaynaklı  maskaralıkla koca koca mumların yanarken insanın genzini yakıp, nefes almasını zorlaştıran  islerine  aldırmadan ayine katılan Rumlarla birlikte o kiliseye girip laf ola ikonları öptük!  

       Hatta hisarlarda dolanırken gizlice kilise çevresine inip (ki şimdilerde aklı evvelerin ektiği ağaçlardan kilise dıştan görünmez hale geldi) gizlice çanının ipine asılıp “dan dan” bir iki  ses çıkartır, hemen karşıdaki evinde  ikamet eden papaz hışımla kapıdan çıkarken, biz çocuklar  da yeniden hisara kaçardık! 

       Onlar günde beş vakit bizim ezanımızı işitir, biz de kiliselerinin çan seslerini…

       FAKAT: O dönemlerde Enosis heyulası hortlamadıydı!

       1958’de henüz Eokacı’lar Türk halkına saldırıp şehitler vermemizin suçluları değillerdi! 

       1963’de kanlı Noelle birlikte  ülkeyi bir safari alanına çevirip Türk avına çıkmamışlar, henüz “en iyi Türk  ölü Türk”tür dememişlerdi!

       Henüz yollardan bellerde, köylerden kentlerden, işyerlerinden Türkleri alıp kurşuna dizdikten sonra toplu mezarlara koymamışlardı..

       Ve 1974 Barış Harekâtı olmamış Kıbrıs’ı “Rum liderliği ile kilisesi ve Eokacı’ları iki ayrı bölgeye ayırmamışlardı”

       Şimdi “ayin hakkı” istiyorlar!  Hiçbir mahzuru yoktur! Gelsinler ayinlerini yapsınlar zaten tek kuruş da bırakmıyorlar Türk çarşısına, çekip gitsinler..

       Fakat: Zaten KKTC’de kendilerine geçmişte ayinleri için sürekli gelebilecekleri 3 kilise tahsis edilmiştir. Buna karşın sanki Ayakserino kilisesi Hz. İsa’nın müritlerine vaazda bulunduğu çok değerli bir kilise kalıntısı imiş de Rum halkı için vaz geçilmez bir tarihi özelliği varmış gibi, ısrarla, “ille de bu kilisede ayin” yapmak için mücadele etmenin hikmeti ne ola?  

Hikmeti şu: “Rum müminlerin” isteğinden çok; bizim,  kendilerine “barış” etiketi takan ve son zamanlarda her köşede bir yeni dernekle  ortaya  çıkan  insanlarımızın marifeti! Sanırsınız dini bütün Rum Ortodoksları değil, ayine kendileri katılacak!

       Doğrusu şu ki Güney müzakere masasında bize zırnık   hak hukuk tanımaz, mesela Sn. Akıncı’yı çıldırtırken; bizim “ille de çözüm, hemen çözüm dememiz yetmiyor,  şimdi de  kilisede ayin hemen ayin” modunda barışçı çözüm aramamız, (keşke bu tip ilişkilerle gerçekleşebilseydi) kendi varlık nedenimizle devlet iddiamızı basitleştirerek çürütmüyor muyuz? 

15/04/2017 11:08
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Rum Siyasetinin Bam Teli!      , eşref çetinel
MANŞETLER

HK Eşref Çetinel

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.