Rumlar ortak bir devlete hazır mı?

ads ads ads ads
22/05/2017

ads

Hüseyin Ekmekci Hüseyin Ekmekci


Anastasiadis’in “önerisini” anlayamadım

Bir salak ben miyim?

Ortada devam eden bir Cenevre süreci var.

Metodoloji belli.

Yol haritası belli.

Liderler, Cenevre sürecinin devamı olarak adada ve görüşmeler de o program dahilinde devam ediyor.

11 Şubat 2014 belgesi belli.

Orada varılan mutabakat da çizilen yol haritası da belli.

Hal böyleyken, “oyun içinde oyun” anlamına gelen, süreci tubaştan berhava edecek “yeni önerilerin” anlamı nedir?

Ne demek, “Cenevre’ye gidelim ama önce toprak ve garantileri çözelim…”

Sonra?

Mesela yönetim ve güç paylaşımı başlığına gelinde…

“Merak etme, dönüşümlü başkanlık cepte” demekle müzakere mi olur?

Aslında, liderlerin ikisi de samimiyet testinden geçiyor.

Süreci zamana yaymak için sürekli problem çıkarmak…

Diğer tarafta, “acaba milliyetçiler ne der” diye düşünmek…

Beri tarafta “bir sonraki seçimi” düşünmek…

Anastasiadis bir daha seçilse ne olacak?

Güneyin en zengin hukuk bürosunun sahibi…

Eşi desen, aileden zengin.

Başkanlık maaşına ihtiyacı da yok…

Burada, “tarihi bir misyon” var…

Ötesi yok.

Akıncı cumhurbaşkanı seçilse ne olur yeniden, Anastasiadis’e “ölene kadar başkan kal” deseler ne olur?

İki liderin de tarihi bir misyonu var.

Zaman zaman “jargon” dışında, Akıncı’nın tarihsel bir hata yaptığını görmedim.

Ancak, sayın Anastasiadis’in başta Monte Pelerin 1 ve 2, Cenevre zirvelerindeki tavırlarını gördükçe…

İster istemez süreci baştan ortadan kaldıracak şu cümleyi kuruyorum:

“Rumlar, Kıbrıslı Türklerin ortak bir devlet yönetiminde olmasını istemiyor. Aslında Rumlar federasyon tezini hazmedemiyor…”

Bu da, “federasyona” inanan ve adadaki en mantıklı çözümün bu olduğunu düşünen beni, benden alıyor.

Dün “Talat Denktaşlaştı” derken, bugün benzer şeyleri Akıncı için söylemeye devam ediyor aynı çevreler…

Sonuç?

Daha Türkiye’nin “süreci bozacağı bir aşamaya” bile gelemedik.

Hani derler ya, “aslında Türkiye adada çözüm istemez…”

Liderler daha, “bilmem hangi kurulda kaç Rum kaç Türk olacak, kaç Türk oy vermezse karar geçersiz sayılacak” noktasını aşamadılar…

Yukarıda da dediğim gibi, “ortak bir devlet yönetme fikri” henüz Rum tarafında kabul görmüyor.

Liderliğinden başlayarak hem de…

Yoksa, dünyadaki sorunların büyüklüğüne bir bakın…

Sonra iki lidere…

Annan Planı’na evet diyen iki lider ilk defa bir masada…

Talat- Hristofyas dahi bu ortak noktaya sahip değildi.

BM, liderlerin bu “ortak noktadan güç alması” gerektiğini düşünüyor.

Biz orada yokuz

Metin Münir abimiz de yazdı…

Tam o noktada değilim elbette.

Ancak, görünen o ki, Kıbrıslı Rumların da Türkiye ile çatışmasını önleyen tek neden adadaki Kıbrıslı Türklerin varlığı ve federasyon ihtimali.

Bakınız…

Doğalgaz sondaji 13 Temmuz’da başlıyor.

Biz nerdeyiz?

Bakınız Barbaros Hayrettin Paşa Sismik Araştırma Gemisi’nin güvertesine…

Yanında gezen sahil güvenlik gemilerine…

Kıbrıslı Türkler’in, Türkiye’ye, “dur yapma” diyecek ne gücü, ne de niyeti var.

Başbakan, “Türkiye de hak iddia ediyor ve haklı. Bizim Türkiye’nin karasularımızda her türlü arama, araştırma ve sondaj çalışmasına iznimiz var. Ya Kıbrıslı Rumlar, bu adanın ortak zenginliğinin ortak ve adil paylaşımını öngörür. Ya da aksi Allah korusun bölgede sıcak bir çatışma çıkabilir” diyor.

Sıcak çatışmadan kasıt da karşılıklı kurşun sıkmak, füze atmak değil elbette.

Ancak, Temmuz sonrası, Kıbrıslı Türkleri dışlayan bir sürecin adaya neler “kazandıracağının” görülmesi açısından bu örnek kıymetlidir.

Kıbrıslı Türklerin “parçası” olmadığı her süreç, Kıbrıslı Rumlar için esas tehdittir.

Tabi dolaylı olarak da ada için.

Bu nedenle, Mayıs’ın son haftası ve Haziran ayı kritiktir…

Hepimiz için…

22/05/2017 10:31
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: hüseyin ekmekçi
MANŞETLER

HK Hüseyin Ekmekci

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.