Sağlık'ta tansiyon artarken...

ads ads ads ads
28/10/2015

ads

Bülent Dizdarlı Bülent Dizdarlı


Sağlık’ta tansiyon giderek artarken, Başbakan ve Sağlık Bakanı ortak bir basın toplantısı düzenleyerek, ”Altı ay içinde Genel Sağlık Sigortası’nın yasallaşacağını ve kamu da çalışma düzeninin tam gün olacağını” açıkladılar. Bu hesaba göre en geç Nisan 2016 da bahsi konularda yasal düzenlemelerin uygulamaya konulmuş olacağını varsayabiliriz. Ne var ki bunun olabilmesi için en az on tane sorunun cevaplanması ve yanıtların aynen gerçekleşmesi gerekmektedir. Sorulardan bazılarına cevap verme işi ötelenebilir veya tartışmaya açıla bilinir ama ilk iki tanesine net yanıt alınması şarttır :

1- Bu siyasi iradeyi gerçekten koyabilecek bir hükümet var mıdır?

2- Bu söylemi veren hükümet Nisan 2016 ya kadar iktidarda kalabilecek midir?

Öncelikle bu iki sorunun yanıtları “evet” olmalıdır ki , diğer koşullar konuşulabilsin. Açıkçası ben ilk sorunun cevabını muhataplarına bırakıyorum. İkinci sorunun cevabını ise zaten geçen haftaki yazımda belirtmiştim.

Bütün bunları bir yana bırakalım. Genel Sağlık Sigortası, sağlık sisteminin yeniden en iyi şekilde kurulmasına yardımcı olur mu ? Buna bakalım isterseniz . Evet iyi bir organizasyonla faydalı olur.

Genel sağlık sigortası aslında bir yerde sistemden hizmet satın alan, alırken de denetimi sağlayan bir organizasyondur. İşte bu noktada akla şu soru gelmektedir. Peki bu günkü yapı ile “Sistem” bu organizasyonu kurmaya uygun mudur? Cevap nettir : “HAYIR”. Zaten uygun olsa, son on yılda Sağlık Bakanı olan tüm siyasiler , dillerinden düşüremeyip , oluşturmaya çalıştıkları genel sağlık sigortasını çoktan uygulamaya sokarlardı.

Yıllardır yazdık çizdik. Bir kez daha yazalım. Sistemi çok katlı bir apartman olarak düşünmek gerekir. Bu apartmanın zemin katında “Kamudan gelen hizmetler” ve “özelden gelen hizmetler” olmak üzere iki daire olmalıdır . Bunlar bir birlerinden ayrıdır. Ancak kapılar pencereler açıktır. Bu evlerde yaşayan insanların ilişkileri kurallarla düzenlenmiş olmalıdır. Aralarında ki ilişki temelinde bilimsel rekabet ve hastaya odaklanma olmalıdır.

Hayali “Sistem Apartmanımızın” ikinci katında ise “Genel Sağlık Sigortası” ve “Özel Sağlık Sigortası” daireleri bulunmalıdır. Zemin kattaki aynı ilişkiler orada da geçerlidir. Apartmanda En üstte is Penthouse şeklinde ise Sağlık Bakanlığı bulunmalıdır. Orada organize olup iş görmelidir.

Peki henüz daha birinci kat yapılmadan ikinci kat yapılır mı? Tabii ki “Yapılmaz” denilemez. Ama bu durumda o kat havada kalır. Oraya ulaşım sırasında inşaat alanından geçerken her türlü kazaya uğranıla bilinir. Tıpkı şu anda üçüncü kattaki Sağlık Bakanlığına ulaşılırken bu kazaların yaşandığı gibi. Kaldı ki bu günün şartlarında üçüncü kattaki bakanlığın bile bir iç mimar ! tarafından restore edilmesi gerekmektedir.

Peki sadece siyasiler mi suçlu ? Hekimler de hiç mi hata yok ?

Evet siyasiler çalışanları ve özellikle hekimleri çeşitli statülerde çalıştırarak bölük börçük ettiler. Bilhassa hekimler arasında ayrılıklar ise nerdeyse tavan yapmış durumda. Siyasetin bu manevrası karşısında, yıllar içinde sağlandığı sanılan bütünlüğün korunması mümkün değil gibi duruyor. Aslında bunu sağlamak gerçekten de çok zor. Zira önce kamu ve serbest hekimler olarak ikiye ayrılmış durumdalar. Büyük çoğunluğun içinde bulunan grupta kendi içinde , “Kadrolular- sözleşmeli- mecburi hizmetli” olmak üzere bölündü. Üstüne üstlük kadrolularda “Göç yasasına tabi olanlar ve dışında kalanlar” olarak ikiye ayrıldı. Birde mutlaka kliniğim olmalı olmamalı tartışması var. Bütün bunlar yetmezmiş gibi her branş içinde bir huzursuzluk çekememezlik hakim oldu. Yani onlarda ne istediklerini ne yapılması gerektiğini, kısır çekişmeler yüzünden halka anlatamıyorlar. Halkı yanlarına almadan yaptıkları eylemlerin havada kalacağını farkına varamıyorlar. İşte hekimlerin yanlışı tam da bu noktada, yani “birbirlerini sevmemeleri çekememeleri” noktasında başlıyor.

Halka gelince… Halk, genel olarak hekimlerin itibarsızlaşmasına çanak tutarken, bireysel olarak onları adeta göklere çıkararak en büyük hezeyanı yaşıyor. Bir yandan gerek sosyal medya , gerek yazılı medya üzerinden genel anlamda hekimlik aşağılanırken , bireysel muhatap olma durumunda hekime peygamber muamelesi çekiyorlar. Zaten her seçimde meclise en yüksek sayıda meslek gurubu olarak hekimlerin girmesinin arkasındaki temel gerçek de budur.

Kısacası Politikacı- Hekim- Halk üçgeninde “Sağlık” adeta kaosa sürükleniyor.

Peki ne yapmak lazım ?

Bu konuda yüze yakın makale yazmış biri olarak diye bilirim ki önce Halk talep etmeli, sonra siyaset irade koymalı, en sonda hekim bunu uygulamalıdır.

Sağlık dolu günler dilerim…

YORUMSUZ



ANLAYAMADIKLARIM

Bir Sağlık Sağıtım Merkezi yapımını iptal edip , yerine bir ibadethane açma kararını anlayamıyorum, anlayamıyorum , anlayamıyorum…

BİR KİTAP…

Bir hafta kadar önce elime geçen bir solukta okuduğum , Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği yayını olan,üç yüz sayfalık kitap var. Adının "Dr. Ayten'in Romanı" olduğuna bakmayın. Bu bir roman ya da bir biyografi den çok öte bir şey bu kitap.

Hani bazen toplumsal hafızanın sapması olur ya , işte bu kitap sanki onun özenle hazırlanmış ilacı .İnsana , topluma adanmış bir hayatın Sayın Ahmet Tolgay 'ın kaleminden sayfalardan yansıması.

Teşekkürler Ayten Berkalp , yüzyıllar sonra bile önemsenecek ve örnek alınacak bir yaşam yaşadığın için. Teşekkürler Ahmet Tolgay bu kadar kadife bir dille bu hayatı sayfalara aktardığın için. Ve teşekkürler KIBRIS TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ , böyle bir eseri yarattığın için…

Her Kıbrıslı Türk'ün bu kitabı okuması dileğiyle…

 

28/10/2015 14:10
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Bülent Dizdarlı
MANŞETLER

HK Bülent Dizdarlı

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.