Saldırgan gençlere nasıl bir ceza verilmeli ?

ads ads ads ads
25/11/2015

ads

Bülent Dizdarlı Bülent Dizdarlı


Geçtiğimiz hafta Güney Kıbrıs’ta bir gurup çocuk yaştaki gencin, güneyi ziyaret eden Türk araçlarına zarar verdiği ve bu sırada bazı vatandaşlarımızı yaraladığı gerçeği ortadadır. Güney Kıbrıs’taki fanatiklerin desteği ile gerçekleştirilen bu faşizan bu eylemin kabul edilir olması mümkün değildir. Tesellimiz hemen ertesi gün ise daha kalabalık aynı yaş gurubu gencin olayı protesto edip kınaması olmuştur. Bence bu gençlerin kınaması siyasilerin kınamalarından daha anlamlıdır. Zira yıllar önce fanatiklere halktan bazı kesimler “dur” diyebilme yetisine sahip olsaydı şimdi, oluşan ayrılıktan sonra birleşmeyi değil, çocuklarımızın mutluluğunu daha fazla nasıl artırabileceğimizi konuşur olacaktık. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, Kıbrıs ne çekmişse her zaman azınlık olmuş fanatiklerden ve bunların eylemlerine sessiz kalan çoğunluktan çekmiştir.

Genel anlamda suçluların bulunması çağrısı benim kanaatimce de doğrudur. Nitekim on beş dolayında saldırgan genç, birkaç gün içinde tutuklanmıştır. Ancak bu kişilerin çocuk olduğu unutulmamalıdır. Gençlerin henüz lise çağlarında olması en ağır şekilde cezalandırılmaları çağrılarını da abartılı kılmaktadır. Kanaatimce bu kişilerin mahkemeye çıkarıldıktan sonra okullarına devam etmelerine engel olacak bir cezaya çarptırılmaları hiç de doğru olmayacak aksine onların ve arkadaşlarının içindeki düşmanlık tohumlarının canlanmasına, yayılmasına neden olacaktır.

Benim yaşıma gelmiş herkes çok iyi bilir ki, insanın lise yıllarında siyasi düşüncesi ve hayat felsefesi tam anlamıyla oluşmamıştır. Etraftan gelen etkiye açıktır. Çevre baskısı hayat felsefesinin oluşmasını sağlar. Bu durumlarda onları kazanmak için akıl dolu hamleler yapmak gerekir. Aksi hâlde, bu çocukların kayıpları çok kolay olur.

Gençler, haksız bile olsalar üstlerine baskı ile gidildiğinde, inadına yanlışta kalırlar. Oysa bizim tüm Kıbrıslılar olarak onların doğruyu bulmasına ihtiyacımız vardır. O zaman bu gençlere doğruyu arayıp bulma adına ikinci bir şans mutlaka verilmelidir.


Benim düşüncem, toplum liderlerinin mutabakatı ile bu saldırıyı gerçekleştirmiş gençlerin “Ortak” hatta mümkünse Türk tarafında ki sosyal projelerde, okul saatleri dışında belli süre çalışmalarını zorunlu kılmak en doğru yaptırım olacaktır. O kadar ki bu yaptırım onların karşı tarafı yakından tanımalarına fırsat verecek, belki de içlerindeki düşmanlık tohumlarının yeşermeden çürümesine neden olacaktır.

Bazılarına göre bu ceza “romantik” olabilir. Ancak böyle düşünenlere dünya üzerinde pek çok yargıcın benzer cezalar verdiğini hatırlatmak isterim. Ayrıca Kıbrıs’ın çözüm adına realizmin yanında romantizme de ihtiyaç olduğu kesindir.

Son söz olarak, çocuk-gençlere ikinci bir şans verilmesi dileğimi tekrarlayarak bu pencereden yaptığım yorumu sonlandırmak istiyorum. Ama sadece bir defalık. Bu şansı da değerlendirmeyenlere ise Ziya Paşa’dan çıkan bir Türk atasözü ile seslenmekte de fayda görüyorum:


“Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir; tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir “

Olaya öğrenci dışında bir de polis penceresinden bakmak gerekir. Eğer orada polisin bulunduğu ve bu polislerin olaya ilgisiz kaldığı, gerekli yardım çağrısını yapmadığı tespiti doğruysa, ben derim ki “esasen yargılanması ve cezaya da çarptırılması gereken gençlerden ziyade onlardır”. Bu polisleri düşünsel evrimini tamamlamış ama sorumluluklarını bilerek yerine getirmeyen insanlar olarak görüyor ve kesinlikle gençlerle aynı katagoride tutmuyorum. Görevlerini zamanında yapacak yaşa erişmelerine ve eğitimi almış olmalarına rağmen anında müdahale etmeyip olayların tırmanmasına seyirci kalmaları çok ciddi bir suçtur. Polisin sonradan kamera kayıtlarına bakarak on-on beş çocuğu tutuklaması bu suçu hafifletmez.

Kıbrıslı Elen yargıçların da dünyaya “Orada Yargıçlar Var” dedirtecek yönde kararlar almasını umuyor ve bekliyorum.

VE ŞİİR…

Bu hafta “ve şiir” de Feriha Altıok’un “Yaralı Memleketim” isimli şiirini sunuyorum.

YARALI MEMLEKETİM

Yılgılarla gözlerimi dağladılar

ve sırtımı bir yanardağa dayadılar

kâr etmiyor elyordamı

arkam ateş önde yar

Ben sınırsız denizlerin kızıydım

kendi kanımda boğdular

martılar ah martılar

martılar hangi kıyıya vurdular

Ben sınırsız sevgilerin kızıydım

sızım sızım sızlar yara izlerim

hangi yanıma dönsem ağrı

sen misin yaralı memleketim

ANLAYAMADIKLARIM

Ekonomi bakanımız hükümet olarak 2016 yılında hiçbir şekilde yeni vergi getirilmeyeceğini açıkladı. Oysa daha geçen ay, Sağlık Bakanımız ise Genel Sağlık Sigortasının altı ay içinde uygulamaya sokulacağını söylemişti. Peki ama anlayamadım şimdi ben. Genel Sağlık Sigortası uygulanmaya konulacaksa, bunun için halktan prim toplanmayacak mı? Yok toplanacaksa, bu prim vergiden sayılmaz mı?

25/11/2015 12:18
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: bülent dizdarlı
MANŞETLER

HK Bülent Dizdarlı

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.