Seçimler üzerine (2)

ads ads ads ads
08/09/2014

ads

Halil Paşa Halil Paşa


YAKLAŞAN “TOPLUM LİDERİ” SEÇİMLERİ ÜZERİNE: 2

1990 SEÇİMLERİNİN ÖNEMİ

1990 yılında Kıbrıs’ın kuzeyi, gerek toplum liderliği ve gerekse milletvekili seçimleri öncesinde ve sonrasında, hem Kıbrıs Türk solu ve hem de Kıbrıs Türk sağı açısından çok ilginç deneyimlere sahne olur.

1990 yılına gelindiğinde, 1976’da başlayan genel seçimlerin üzerinden on dört yıl geçmiş, Denktaş, 1974 öncesinde olduğu gibi Türkiye derin devleti ve hükümetlerinin desteği ve seçmenin de oylarıyla her defasında lider seçilmiştir. Aynı şekilde Denktaş’ın kurucusu olduğu UBP’de, ya tek başına, ya da bir küçük koalisyon ortağı ile hep hükümet olagelmiştir.

1974’den bu yana üç seçim dönemidir, bir türlü UBP’siz bir hükümetin kurulamamış olması, iki sol parti (TKP-CTP) saflarında büyük hayal kırıklıkları yaratmıştır.

Türkiye’nin Kıbrıs’a askeri müdahalesine denk düşen ve Ecevit’in CHP’yi “demokratik sol” ilan ettiği ve İslamcı Erbakan ile koalisyon hükümetindeki başbakanlık dönemi bilindiği üzere Kıbrıs’a gerçekleştirilen askeri müdahaleden kısa süre sonra sona erer. Sonrasında yapılan seçimlerde CHP en çok oyu almış olmasına rağmen, hükümet kuracak sayıya ulaşamaz... Buna karşılık Demirel liderliğindeki Milliyetçi Cephe hükümetleri 12 Eylül askeri darbesine kadar sürer ve devamında da Özal’ın ANAP hükümetleri döneminde, “Muhafazakar-Milliyetçi-İslamcı” yönetimlerin uzun erimli hakimiyet dönemleri devam edegelir…

1990’a gelindiğinde Türkiye solu ve dönemin gençliği özellikle 12 Eylül faşist askeri darbesiyle ezilmiş, bir çeşit soykırıma uğratılmıştır. Kıbrıslıtürk solu ise Türkiye solundan daha şanslı çıkmış, 12 Eylül’den büyük yaralar almadan en, azından kendi ülkesinde politikayla bağını kesmeyerek, kendini a-politikleşmekten koruyabilmiştir.

Bu arada 12 Eylül darbeci generallerinin, TC derin devletinin TC hükümetleri ile TC Elçiliğinin siyasi desteklerinin, henüz devlet tekelinde olan Türkiye radyo televizyonları ve günlük gazetelerinin Kıbrıs’ta Denktaş ve UBP’ye açık destek veren yayınları devam edip durmuştur. Dolayısıyla 1974-2002 arasında Kıbrıslıtürk solu (TKP-CTP) kendisini hep yalnızlaşmış, adanın Kuzeyinde kapana kısılmış ve Ankara’nın “üvey evladı” hissetmiş midir?

Sanırım…

ADAYA TAŞINAN TÜRKİYE KÖKENLİ NÜFUS NEDEN SAĞ’A OY VERDİ?

Türkiye’nin 20 Temmuz 1974 askeri müdahalesinden kısa süre sonra, muhafazakar-ırkçı-İslamcı siyaset ve ideolojinin, Demirel, Erbakan ve Türkeş ittifakında Milliyetçi Cephe (MC)koalisyon hükümeti olarak Türkiye’de sürmüş olması, o yıllarda adaya taşınan Türkiye kökenli nüfusun hepsi değilse de önemli bir kısmının oylarının rengini etkiledi.

Denktaş’ın yakın çevresinden olan ve o tarihlerde bakan olan İsmet Kotak, müsteşarı Hakkı Atun vb. siyasetçi ve bürokratların nüfusun taşınmasında yetkili olarak görev aldıkları düşülecek olursa…

Böylece 1974 sonrasında adaya göç ettirilen Türkiyeli nüfus’un oyları, seçim dönemlerinde Denktaş ile UBP lehine kolayca kanalize edilebildi mi?

Sanırım…

KIBRIS “SOL”U, TÜRKİYE KÖKENLİ NÜFUSUN OYUNA TALİP OL(A)MADI…

Türkiyeli nüfusun adaya bizzat Denktaş’ın çevresindeki sağ-milliyetçi kadrolar tarafından taşınmış olması, aynı zamanda ilginç bir siyasi gelişmeye de sahne oldu adanın Kuzey yarısında.

Bu ilginçliği şöyle açıklamak mümkün…

Dışarıdan göç alan batılı ülkelerde, “göç eden nüfusa karşı milliyetçi-muhafazakar sağ partiler genellikle soğuk, buna karşın sol partiler daha sıcak davrandığı için göçmenler de bu ülkelerde daha çok sol partilere oy verirler”.

Kıbrısın Kuzeyinde ise bunun tam tersi bir siyasi olay yaşanır.

Şöyle ki Türkiye’den adaya (tabii bir askeri müdahalenin sonunda-hp) gönderilen bu “göçmen nüfusa”, sağcı, ırkçı ve milliyetçi partiler değil de, aksine sol cenah karşı çıkar.

TKP ve CTP, bir yandan Denktaş’ın nerdeyse kaydı hayat şartına bağlayacak kadar uzamış olan toplum liderliğinden, diğer yandan da her seçimde UBP’nin hükümete getirilmesinden; adaya taşınan Türkiyeli oyları da sorumlu tutar.

DENKTAŞ VE UBP, YALNIZCA ADANIN “TAKSİM”İ İÇİN DEĞİL, KENDİ KİŞİSEL VE ÖRGÜTSEL ÇIKARI İÇİN DE TÜRKİYELİ NÜFUSU OY DEPOSU OLARAK KULLANIYOR.

Böylece Denktaş ve UBP, sadece Türkiye derin devletinin Kıbrıs’ın istirdat’ı planının uygulanması için değil, ama aynı zamanda “daha çok Türkiyeli’yi vatandaşın kendilerine daha çok oy” getireceğinden hareketle, Türkiye’den nüfus göçünü ve göç edenlere vatandaşlık vermeyi daha da özendirecek politikaların öncülüğü yaparlar.

Türkiye’den adaya taşınan ve genellikle yoksul köylüler ve işçilerle bir miktar zanaat erbabından oluşan bu nüfusa, ileride UBP’nin siyasi kadrolarını oluşturacak, Denktaş taraftarı siyasetçi ve bürokratlar tarafından, güneye göç eden Rumların bahçe, arazi ve konutlarının dağıtılması, yapılan ilk seçimlerde Kıbrıs sağına “büyük oy avantajı” sağlar.

Sol ise, hem “TAKSİM” politikasına karşı çıkmak, hem de azınlığa düşüp cemaat olarak kimlik kaybına uğrayabileceği endişesiyle, Denktaş ve UBP’nin değirmenine oy taşıyan Türkiye kökenlerin alelacele vatandaş yapılmasına şiddetle karşı çıkarlar.

TKP VE CTP’nin DMP SERÜVENİ

“Anti Denktaş, anti UBP” siyaseti, Ecevit’in “Ne Ezilen Ne Ezen, İnsanca Hakça Bir düzen” sloganı ve adada “federal bir çözüm” politikası altında kümeleşen TKP ve CTP, ileride Ecevit’in de, Denktaş ve TC derin devletinin Kıbrıs politikasını benimsemesiyle büyük hayal kırıklıkları yaşar.

İlerleyen yıllarda ganimet azalır. Kendinden olmayanlara karşı giderek sertleşen ve “devlet olanaklarını”, “hep bana rab bana” düsturuyla taraftarlarına yontan UBP hükümetlerine karşı, TKP ve CTP, çareyi Kıbrıs Türk sağı ve Türkiye kökenlilerin kümeleştiği YDP ile bir “seçim partisi” kurmakta görür. Bu amaçla UBP’den kopmuş isimlerle aralarında fanatik Türk milliyetçilerin de bulunduğu adaylar, TKP, CTP… Hepsi de ortak bir çatı altında birleşerek 1990 seçimlerine Demokratik Mücadele Partisi (DMP) adıyla katılırlar.

İsmail Bozkurt, sadece sosyal demokratlığına değil, aynı zamanda hem TMT’ciliğine ve hem de Türk milliyetçiliğine vurgu yapılarak, solun-sağın ve Türkiyeli nüfusun adadaki ortak “Cumhurbaşkanı adayı” olarak Denktaş’ın karşısına rakip çıkarılır.

Bu arada yazmış olalım. TKP kurucusu Durduran ile arkadaşları ve partinin sol kanadında nüveleşen Halk-Der grubu, TKP’den atıldıkları için YKP’ni kurulmuşlardır.

YKP, açık kapı bırakılmasına rağmen DMP sürecini reddeder ve seçimlere ayrı katılır.

ASİL NADİR MEDYA MADDİ GÜCÜ İLE DEVREYE GİRİYOR.

1990 yılının hemen öncesinde, Asil Nadir, gerek Türkiye gerekse Kuzey Kıbrıs’ta, sanayiden tarıma, turizmden ulaşıma, ticaretten medya’ya, pek çok sektöre büyük yatırımlar yapmıştır.

Denktaş’ın bir konuşmasında “ekonominin komutanı” ilan ettiği Asil Nadir, maddi servetini ve medyasını, 1990 seçimlerinde kendisini bu sosyal rütbeye layık gören Denktaş ve adadaki yatırımlarına kolaylık sağlayan UBP’ne yoğun destek vererek kullanır.

Seçim propagandaları sürerken TC devleti, medyasıyla birlikte bir kez daha Denktaş ve UBP’yi işaret edecek yayınlarına hız verir.

Uzun yıllar Denktaş’a danışmanlık yapan ve sol muhalefet tarafından “non grata persona” ilan edilecek olana Prof. Mümtaz Soysal da, Denktaş’tan yana devreye girer.

Bir önceki seçimlerde ancak %37 oy alan UBP, toplamda %60 civarında oy alan TKP-CTP-DHP-TAP ve Türkiye kökenlilerin partisi YDP’nin birleşmesinden oluşan DMP karşısına, Türkiye siyasi iktidarının ve Asil Nadir’in desteğini alarak çıkar.

O yıllarda Kuzey Kıbrıs’ta Asil Nadir’in finansmanı ile kurulan ve geniş olanaklara sahip araştırma şirketi COMAR, seçimler için geniş kapsamlı bir anket çalışması yürütür. Anket sonuçlarında, yaşlı seçmenin %70’inin milliyetçi-muhafazakar olduğu ve Denktaş ile UBP’ni desteklediği tespit edilir edilmez, Denktaş ve UBP’nin, tüm gücüyle, yaşlı olan kesimin oylarını bir tamam kullanması için gerekli tedbirler alınır. O Mayıs ayında ne kadar hasta, görmez ve ortopedik engelli varsa, seferber olunur ve sandıklara taşınır.

Böylece 1990 milletvekili genel seçimlere katılım oranı %91.5’e çıkar. Bu rakam o yıla kadar Kıbrıs’ın kuzeyinde yapılan genel seçimlerde gerçekleşen en büyük katılım oranıdır.

Toplum Liderliğinde, seçime katılma oranı daha da yüksek gerçekleşir.

Sonuçta, bildik “son gece operasyonları” ile “gör beni göreyim seni” taktikleri, Kıbrıs sağı ile Türkiye kökenlilerin oylarının bölünmesine yeter d artar bile.

Böylece COMAR’ın anketinde seçim öncesinde %51 civarında UBP lehine çıkan araştırma sonuçları, “yaşlı kuşağı sandığa taşıma” ve “son gece operasyonları” ile daha da yukarıya çekilir.

Diğer seçimler gibi 1990 yılı seçimleri de İsmail Bozkurt ve DMP’nin seçim mitinglerinde topladığı kalabalıklar, seçim sonucunu kendi lehlerine çevirmesine yetmez.

Seçimden sonra TKP ve CTP,

1.Cemaatteki “sessiz çoğunluğa” son gece operasyonlarıyla yapılan “yatırımın” ve son anda “mamaya tav olan” önemli sayıda bir seçmen kitlesinin oyunun renginin değiştirdiğini

2.Türkiye siyasi iktidar erkinin, Türkiye medyasını Denktaş ve UBP lehine kullanmasını

3.Kıbrıs’ta matbuattaki son teknoloji ile önemli tiraj artışına giden Asil Nadir’in medya gücü ce maddi gücünün seçimlere müdahalede önemli rol oynadığını ileri sürer ve seçimlere müdahale edildiğini savunur.

Böylece bir kez daha Türkiye’nin işaret ettiği lider ve parti seçimleri kazanırken, medyanın ve paranın seçimleri etkileme gücü de yoğun bir şekilde tartışılmaya başlanır.

1990 LİDERLİK SEÇİMİ SONUÇLARI:

22 Nisan 1990 tarihindeki seçime, bağımsız aday olarak katılan Denktaş bu kez 1985 yılındaki gibi %70 oyla değilse de, yine de %66’lık bir oy oranı ile seçimleri ilk turdan farklı bir şekilde kazanır.

İsmail Bozkurt ise %32’ile Denktaş’ın yarısından daha az oy alarak büyük bir hayal kırıklığı daha yaratır.

YKP’nin adayı Durduran ise %1’in biraz üzerinde bir destek alır.

“KKTC Cumhurbaşkanı” ya da “Kıbrıs Türk Lideri” seçimine katılma oranı, genel seçimlerden de öte %93.5 ile rekor seviyede gerçekleşir.

1990 MİLLETVEKİLİ GENEL SEÇİMİ SONUÇLARI

16 Mayıs 1990’da yapılan genel seçime üç parti katılır.

UBP, DMP ve YKP.

UBP % 54.7 ile 33 milletvekili çıkarır ve bir kez daha tek başına hükümeti kuracak sayıya ulaşır.

DMP % 44.5 ile 17 milletvekili çıkartırken, YKP % 0.8 oyla baraja takılır.

TKP ve CTP 1990 seçim sonuçlarının adil olmadığından hareketle tekrarını ister.

Aksi halde vekillik için meclisteki yemin törenine katılmayacaklarını açıklarlar.

Ancak TKP ve CTP ile seçilinceye kadar yol arkadaşlığı yapan beş kişi, yemin ederek, meclisteki koltuklarına otururlar. Bunlar, Ergün Vehbi (CTP), Ahmet Kaşif (YDP) Kenan Akın (YDP) İsmet Kotak (eski UBP ve DHP’li) ve Süha Türköz’dür

Böylece dönemin TKP ve CTP liderliğinin Kıbrıs ve Türkiye sağı ile ortaklaşa başlattıkları DMP macerası, günün sonunda ağır bir siyasi yenilgiyle sonlanır.

1991 MİLLETVEKİLİ ARA SEÇİMİ SONUÇLARI

13 Ekim 1991’de 12 milletvekilliği için ara seçime gidilir, CTP, TKP, YKP, kısacası Kıbrıslıtürk solu 1991 ara seçimini boykot eder. Seçime katılan 6 partiden UBP 11, Hür Demokrat Parti HDP ise 1 milletvekili çıkarır.

Bu arada yazmış olalım, 1991 ara seçimine katılma oranı %67 ile en düşük seviyede kalır.

1993 MİLLETVEKİLİ GENEL SEÇİMİ SONUÇLARI

1993 erken seçimleri öncesinde UBP, partiye hakim olamayan Denktaş taraftarlarının ayrılıp, Demokrat Parti’yi kurmasıyla ikiye bölünmüş olur.

“Dokuzlar” olarak bilinen grup hem istifa edince, erken seçim de kaçınılmaz olur.

Yapılan seçimlerde UBP % 30 ile 17 vekil çıkarırken, Denktaş taraftarlarının UBP’den koparak kurduğu Demokrat Parti (DP) de % 29 oy ile 15 vekil çıkarır. CTP % 24’le 13 vekil, TKP ise % 13 oyla 5 milletvekilliğinde kalır.

UDP, BP ve YKP barajı geçemediği için vekil çıkaramaz.

Seçim sonrasında, DP’nin büyük, CTP’nin küçük ortak olduğu, Hakkı Atun’un başbakanlığında bir koalisyon hükümeti kurulur ve UBP ilk defa ana muhalefet partisi konumuna düşer.

Böylece, ancak Denktaş’ın devreye girmesiyledir ki; ilk defa UBP’nin olmadığı bir hükümet oluşumu sağlanabilmiş olur.

Tabii ki Denktaş toplum lideri kalmaya devam etmek kaydıyla.

Denktaş’ın da teşvikiyle kurulan CTP-DP hükümeti, kısa süre sonra CTP lideri Özker Özgür’ün, “tokmak başkasının elinde, davul bizim boynumuzda asılı” isyanıyla bozulur.

Talat’ın, CTP başkanlığını Özker Özgür’den devralmasıyla, “İkinci DP-CTP koalisyon hükümeti” devri başlar. Bu dönemde, hükümetin başbakanı (Hakkı Atun-hp) dahil hiçbir bakan ve vekilin haberdar edilmediği ve meclis araştırmalarından da hiçbir sonuç elde edilemeyeceği askeriyenin St. Barnabas baskını ile faili günümüze kadar meçhul kalacak, CTP parti yayın organı yazarı Kutlu Adalı cinayeti işlenir.

1995 “TOPLUM” LİDERİ SEÇİMİ

1995’te yapılan “cemaat lideri” seçimlerine katılan adaylar, lider seçilmek için gerekli olan %50’inin üzerinde oy oranına ilk turda ulaşamazlar.

UBP-DP bölünmesinden sonra, kuruluşundan bu yana tarihinde ilk defa hükümet olamayan UBP’liler, bölünmenin aktörü olan Denktaş’a, siyasi tarihinde ilk turdan seçilememeyi tattırmış ve bir bakıma rövanşını almış olurlar.

İlk turda sırasıyla, seçimlere bağımsız katılan Denktaş % 40, UBP’den Eroğlu % 24, CTP’den Özker Özgür % 18, TKP’den Akıncı %13, YKP’den Durduran %2 bağımsız Kaymak ile Ergüden ise %1 oy’un altında kalırlar.

İkinci tur seçimlerinde, Türkiye, ağırlığını her zaman olduğu gibi yine Denktaş’tan yana koyar.

İkinci turda yapılan seçimlerde Denktaş %62, Eroğlu %38 oy alınca, Denktaş, ikinci kez, “bu artık son” dediği, ancak bir türlü o sonun da gelmeyeceği Kıbrıs Türk Cemaati liderliğine, yeniden seçilmiş olur.

1998 GENEL SEÇİMLERİ:

1998 yılında gerçekleşen milletvekili seçimleri öncesinde CTP yıllardır partinin genel başkanlığını yapan Özker Özgür’ü partiden ihraç etmiş, DP ile kurduğu koalisyon hükümeti döneminde ise pek bir varlık gösterememiş, parti adeta Denktaş’ın gölgesinde kalmıştır.

Özker Özgür’ün yanı sıra pek çok partili de bu siyasi pasiflikten dolayı aralarında imza toplamış ve CTP’den ayrılmışlardır.

CTP’den dışlanan grup, TKP’den dışlanan YKP ile birleşerek solda yeni bir süreci, YBH sürecini başlatırlar.

Solda bu siyasi ayrışmalar ve birleşmeler sonrasında gerçekleşen seçimlerde, oyların partilere göre dağılımı şöyle gerçekleşir:

UBP: %41 oy ile 24 vekil, DP %23 ile13 vekil, TKP %15 ile7 vekil, CTP %13 ile 6 vekil çıkarır.

Ulusal Diriliş Partisi (UDP) %4.5, YBH %2.5, Bizim Parti%1 oy alarak barajın altında kalırlar.

Bu kez önce UBP-DP (D. Eroğlu-S. Denktaş) koalisyon hükümeti kurulur.

Daha sonra UBP-TKP (D. Eroğlu-M. Akıncı) koalisyonu ile yola devam edilir.

2000 YILINDAKİ TOPLUM LİDERİ SEÇİMLERİ:

16 Nisan 2000’de yapılan “KKTC Cumhurbaşkanlığı” seçimine 8 aday katılır. Seçimlere bağımsız katılan Denktaş yine en çok oyu alır, fakat yine ilk turdan seçilemez.

Seçim sonuçlarında adayların sırasıyla aldığı oylara gelince:

Denktaş: %44, Eroğlu(UBP) %30, Akıncı (TKP) %12, Talat (CTP) % 10, Arif Hoca (YKP) % 3 ve diğer bağımsızlardan (Levent, Afşaroğlu ve Kaymak) %1’in altında kalırlar.

22 Nisan’da yapılması gereken 2. Tur liderlik seçimi, Derviş Eroğlu’nun çekilmesiyle yapılmaz. Böylece Denktaş yeniden ve fakat seçim yapılmadan toplum lideri olur.

Başbakan olan Eroğlu önceleri, isim vermeden, adaylıktan çekilmesi yönünde kendisine baskılar yapıldığını açıklamaktan kaçınsa da kısa süre sonra ikinci turda aday olmayacağını ilan eder.

Bu arada bir gazeteciye de “arkamda MİT ajanları dolaşıyor” diyerek, ikinci turda Denktaş’ın karşısına aday olarak çıkmayışının asıl nedenini böylece açıklamış olur.

Sonuçta “toplum lideri” seçilmesi için her zaman olduğu gibi derin devleti, hükümeti, medyası, bürokrasisi ve diplomasisi ile Türkiye Cumhuriyeti’nin her türlü maddi ve manevi desteği, bir kez daha Denktaş’ın yanında gerçekleşmiş olur.

………………………………………

Haftaya 2005 ve 2010 toplum liderliği seçimleri ile 2003, 2005 ve 2009 yılında gerçekleşen milletvekili seçimlerini tartışmaya devam edeceğiz.  

08/09/2014 09:42
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Seçimler üzerine (2), Halil Paşa, KKTC seçimleri
MANŞETLER

HK Halil Paşa

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.