Seçmenin değişim beklentisini, Özersay’ın değişmeyen söylemleri karşılar mı?

ads ads ads ads
17/02/2018

ads

Halil Paşa Halil Paşa


Bazen ortaya öyle bir sorun çıkar ki, o sorunu çözmeye muktedir olanın ne yapacağı, bundan sonra diğer sorunları çözmek konusunda yapacaklarının da habercisi olur.

Bazen hükümetler, partiler, bakanlar ya da milletvekilleri bir sorun karşısında ortaya koydukları tavır ya da soruna çözüm arayışıyla ilgili demeçlerinde, siyasi niyetlerini de ele verirler.   

Şimdi “nereden icap etti bunlar?” diyeceksiniz.

Anlatayım…

Geçtiğimiz hafta içerisinde Kudret Özersay, 4 partinin yer aldığı koalisyon hükümetinin Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olarak TAK’a verdiği ilk demeçte, Kıbrıs müzakerelerinin Türkiye ile ilişkilerin daha iyi bir diyalog temelinde, daha sağlıklı hale dönüştürülmesi gerektiğine inandığından Dışişleri Bakanlığı’nı üstlenip, buna parti olarak katkı koymak isteğini söyledi.

Kudret Özersay da bilir ki KKTC Dışişleri Bakanlığı, Yüksek Yönetim Denetçisinin (Omudsperson) Ercan’daki “usulsüzlük ve yolsuzluk” ile malul raporlarına geçecek kadar şaibeli icraatlara imza attı. Bırakın Kıbrıslırumların ibadetlerinin engellenmesinden, Maronitlerin Kıbrıslıtürklerle birlikte köylerine geri dönmelerine engel olmak için makamını kötüye kullanacak kadar da bir yönetimin ve şöhretin sahibi oldu. Kıbrıs Sorunun çözümü konusunda ise bildik “çözümsüzlük de çözümdür” tekerlemesine uygun demeçler verdi. Kıbrıs müzakerelerinde ise her ağzını açtığında, Akıncı’yı çözüm aradığı için siyasi jargondaki karşılığı “aşağılayıcı ve nefret” sözcüklerine denk gelen eleştiri bombardımanına tutmaktan imtina etmedi ve neredeyse “vatana ihanet” etmekle suçladı.  Son seçimlerde ektiği fırtına kendisine vekil seçilemeyip, siyasi yaşamına da şimdilik sürpriz bir biçimde nokta koymasına neden oldu.

Bütün bunlar kamuoyu ve medya önünde tartışıldı ve Dışişlerinin kamuoyu önünde kötü not almasına neden oldu.

Özersay ise daha ilk siyasi demecinde, sanki kendinden önce Dışişleri iyi çalışmış da kendisi bu görevde “daha iyi” şeyler başaracakmış gibi, baştan savma açıklamalarla yetindi.

Özersay, “Stratejik ortağımız, en önemli müttefikimiz olan Türkiye ile ilişkilerin sağlıklı zemine oturmasını önemsiyoruz” dedi.

Akıncı’nın “kardeş” söylemini neredeyse hakaret kabul eden Erdoğan ve ekibi, Özersay’ın bu tanımına kızmadıysa bunun nedeni artık bildiklerini okumalarındandır. Gerçi Özersay; artık siyasi yaltaklanmanın ve icazet almanın bir siyasi ifadesi olan “anavatan-yavru vatan-şükran” tekerlemesinden, çok daha kişilikli bir söylemde bulundu bulunmasına da… Özersay’ın geçmişte Dışişlerinin yaptıklarına dokunmadan, “daha iyi” yapacağını söylemesi, bakanlığında başarabileceğinin ancak “daha iyi bir statüko” arzusundan öte bir şey olmayacağını gösterdi. 

Hele de Özersay’ın, Rum tarafının doğal gaz aramalarına ilişkin soruya verdiği yanıt da, “suçu karşı tarafın üzerine yıkmak” ile malul bildik tanıdık Denktaş politikalarının, bakanlığı altında süreceğinin de sinyalini verdi.   

Sayın Özersay, uluslararası toplumun Rum tarafına; “ya sorunu çöz, ya da Kıbrıs Türklerinin rızasını al” demeyişini gerekçe gösterdi. Buna karşılık da dünyaya ve Kıbrıslırumlara; “BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne taraf olmasa bile Türkiye gibi geniş bir sahile sahip devletin yok sayılarak bölge içinde deniz yetki alanı düzenlemesine gidilmesinin mümkün olmadığı” söylemesi; “Perşembenin gelişi, Çarşamabadan bellidir” söylemini hatırlattı.

Özersay’ın söylediklerini anlamak için diplomat olmaya gerek yok.  Çünkü herkes de bilir ki KKTC gerginlik çıkaramayacak kadar güçsüz. Bunu ancak Türkiye ordusu eliyle başarabilir. Özersay’ın yaptığı da bu. Yani; Kıbrıslırumları ve uluslararası kamuoyunu Kıbrıs’ın zenginliklerini paylaşmak için neler yapılabileceğinin arayışına girmeden,  Kıbrıslırumlara karşı Türkiye’nin haklarının üzerinden sopa sallamanın kolaylaştırıcısı ve aracısı olacağını hatırlatmak.

Gerçi Kudret Özersay, 11 Ağustos 2011 tarihinde henüz Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun Özel Temsilcisi iken de; “Rumlar, Kıbrıs’ın güneyinde doğalgaz arama/çıkarma faaliyetlerini askıya almadığı takdirde, Kıbrıs Türk tarafı da antlaşmalar yaparak petrol ve doğalgaz aramaya başlayacaktır” demecinin de sahibi. Zaten uluslararası bir resmiyeti bulunmayan KKTC’nin, bir tek Türkiye ile anlaşma yapabilmesi söz konusu. Daha doğrusu eğer Türkiye çıkarlarına uygun görürse KKTC kartını kullanıp istediği antlaşmayı yapıyor.

Böylece Türkiye doğal gaz alanlarında, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, uluslararası şirketlere verdiği izine atfen yapılan sondajını engellenmeye gittiğinde, KKTC’li yetkililere yalnızca Türkiye’nin ne kadar yerinde ve haklı bir davranış içerisinde olduğuna dair, dünya basınında pek inandırıcılığı olmayan siyasi demeçler vermek düşüyor. Yoksa öncesinde KKTC hükümetinin değil, Erdoğan ve AKP’nin kararlarına uygun işliyor süreç.

Yani?

Yani Özersay, KKTC Dışişlerinde, Türkiye’nin (siz AKP olarak okuyun) Kıbrıs politikasına uyarlanmasını sağlayacak, böylece Kıbrıs Sorunun Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki çıkarlarını koruyacak bir siyasi rotadan ayrılmamasına özen gösterecek,  kimi zaman sert, kimi zaman yumuşak söylemlerle, öncelleri gibi görevini yapıp durumu idare edecek mi?

Yoksa bunun dışında, örneğin KKTC Dışişlerinde, Kıbrıslıtürklerin çıkarlarını öne alabilecek bağımsız siyasi kararlar alıp, aldığı bu kararları da KKTC hükümetiyle birlikte AKP ile pazarlık yapabileceği bir temele mi oturtacak?

Seçmen Kıbrıs Sorunundan ekonomik-siyasi-sosyal belirsizliklere, çarpık betonlaşmadan çevre kirliliğine, siyasi-ticari ahlaksızlıkların yaygınlaşmasından kaynaklı “ben yaparım olur” anlayışının yasalara galip galebe çalmasına…

Bütün bunlara sorun bekleyen seçmenin yanı sıra, medyada en etkili sesi getiren sivil toplum örgütlerinin, sendikaların ve hızla büyüyen çevreci inisiyatiflerin, yalnızca Özersaylı HP’den değil ama Erhürmanlı CTP ile TDP’nin içinde bulunduğu bu hükümet koalisyonundan beklentisi yok değil.

Makalenin sorusu Özersay’a olsa da, sonuçta liderliğindeki partisinin siyasi başarısı ve başarısızlığı 4’lü koalisyon hükümetine, ortağı olduğu hükümetin başarı ve başarısızlıkları da Özersay ve partisinin hanesine artılar ve eksiler olarak yazılacak.      

Zaman pek çok şeyin göstergesidir. Kimilerimiz bekleyerek, kimilerimiz mücadeleye devem ederek; göreceğiz…

17/02/2018 10:00
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: halil paşa
MANŞETLER

HK Halil Paşa

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.