Şehirler plansız olunca, çocuklar okulsuz da kalır

ads ads ads ads
04/11/2017

ads

Halil Paşa Halil Paşa


EN KÖTÜ PLAN, PLANSIZLIKTAN İYİDİR

Pek çok şehir plancısı, mimar, inşaat mühendisi ve akademisyenin üzerinde en çok ortaklaştıkları bir konu vardır. O da;

“Bir şehir için en kötü planının bile plansızlıktan çok daha iyi olduğudur!”

Kuzey Kıbrıs’ta gerek devlet dairelerinde, gerekse belediyelerde ODTÜ, İTÜ, Boğaziçi ve hatta batılı üniversitelerden mezun mimar, mühendis ve şehir plancısı çok.

Ama başta turizm başkenti ilan edilmiş Girne olmak üzere, Kuzey Kıbrıs’ın kuzeyindeki kıyı şeridinde ve Beşparmak dağlarına yaslanmış şehirlerimizin hiç birisinde de, hayata geçirilmiş bir tek “imar planımız” yok!

Neden?

1974 yılından bu yana Otonomundan, Federesine ve nihayet KKTC’sine dek ilan edilen veyahut da metazori ilan ettirilen “devlet” örgütlenmemiz bunun en büyük sorumlusu.

Peki kimdir bu devlet?

Başta onu yöneten ve yönlendirenlerdir. Yani 1974’den şimdiye değin seçtiğimiz liderler (başta Denktaş sonra Eroğlu-Talat-Akıncı) ile mecliste her zaman için sandalyesi bulunan en önde UBP olmak üzere CTP-DP ve TDP-TKP’de cisimleşmiş kimi zaman hükümet ve kimi zaman da muhalefet olmuş siyasal partilerimizdir.

Elbette işbirliği yapıp en büyük akıl hocalığı ve “desteği” aldığı Türkiye Cumhuriyeti ile askeriyenin hakimiyetindeki derin devleti de unutmamak kaydıyla…

1974 yılından bu yana bu plansız-programsız sürerduruma, oyları, yaşam biçimleri, söylemleri ve statükonun yarattığı boşluklardan kaynaklı, eşitsiz ve adil olmayan getirilerinden maddi ve manevi fayda sağlayan ve de siyasi-sosyal-psikolojik ve ekonomik… Hayatın her alanında edilgenliği benimsemesinin kendi çıkarları gereği olduğu noktasında karar kılmış ve bu nedenle çevresinde olup bitenlere kısa vadeli çıkarları ölçüsünde yoğunlaşıp, çevrenin, eğitimin, ekonominin, devlet ve yerel yönetimlerin, nihayet şehirlerin planlanmasına zerre kadar duyarlılık göstermeyen kalabalık vatandaş kitlemizin de bu plansızlıkta payları büyük…

Eğer bugün coğrafi olarak dünyanın pek çok gelişmiş ülke ve şehrinde, “Cyprus” deyince özellikle de batılıların “wooow” diye hayranlıklarını belirtmekten geri durmadıkları adamızın Kuzeyini, Güneyinden çok daha geri, daha berbat, daha çirkin ve daha kirli hale getirmişsek eğer…

Bunda plansızlığımızın, kısa vadeli çıkarlara odaklı dar görüşlülüğümüzün, geleceğe ilişkin öngörüsüzlüğümüzün, vurdumduymazlığımızın, yönetsel beceriksizliğimizin neden olmadığını söylemek zor.

Bunun içindir ki, bize ve kendi vatandaşlarına, Türkiye tarafından askeri olarak işgal edilerek, ganimet edelim diye “hediye edilen” adamızın Kuzey topraklarında, “en kötü planı” bile üretemeyişimizin suçlusunu önce kendimizde aramamız gerekiyor.

“ÇOCUKLARIMIZ OKULSUZ KALMASIN”

Belki on, yirmi, otuz ya da otuz ya da kırk yıl önce “Çocuklar okulsuz kalmasın” demenin bir anlamı yoktu!...

Ama şimdi var!

Bu çağda üstelik de küçük bir ada yarısında, okula gitmeyen çocuk mu var?

Evet var.

Çünkü Girne’de bu yıl 80’inin üzerinde çocuk, devletin ana ve ilkokuluna kayıt yaptıramadı.

Sen beş yıldızlı kumarhane açılması uğruna özel sektöre arazileri peşkeş çekecek kıyıları yağmalattıracaksın. Çıkan molozla çevrenin içine s.çmasına, atıklarını arıtmadan denize bırakmasına, her dökülen betonu da “yatırım” diye yutturmasına aracı olacak, yarattığı trafik keşmekeşine de, hükümetinle, ilgili bakanlıklarınla, belediyenle, kaymakamlığınla, çevre dairenle görmezden gelip arkanı döneceksin.

Otellerde ve inşaatlarda çalıştırılan işçilerinin sosyal haklarının takipçisi olmaya, bu işçilerin ve çocuklarının okul ve hastane gibi gereksinimlerine zerre kadar ilgi gösterip kafanı yormayacaksın ama şehir planlama dairene atadığın müdürüne otellerde çıkılan “kaçak katlar” için emirname hazırlatmayı ihmal etmeyeceksin.

“İyi idare yasası” toplantılarına gönüllü olarak katılarak görüş belirten, plansız, alt yapısız betonlaşmanın doğuracağı felaketlere dikkat çekmeye çalışan, doğuracağı sosyal felaketlere kafa yorup dert edinen, bunun için imar ve eğitim planı isteyen, sivil toplum örgütleri ve üyelerini “yatırım düşmanı” ilan edip itibarsızlaştırmaya çalışacaksın…

Bu adanın kuzeyinde on-on beş yıl önce kimse çocukların okulsuz kalacağı günleri göreceğimize inanmazdı.

Nihayet bugünleri de gördük.

Demek ki 10-15 yıl önceki zaman; “iyi günlerimizdi” de haberimiz yoktu!.

YENİ ŞEYLER SÖYLEYİP EYLEMENİN ZAMANIDIR

Geçtiğimiz hafta; “artık yeni şeyler söyleyip eylemenin zamanıdır” diye yazmıştım. Bir yeni şey yukarıdaki başlık olmalı. Ben Girne’deki iki sivil toplum örgütünün bir üyesi olarak devletin tüm bu

kurum ve kuruluşlarından yetkili kişilerine sesleniyorum.

Yakında bu sayfada isimlerinizi de yayınlayacağım.

Çünkü Girne’nin doğasının değil, artık insan profilini de kararttınız.

Parası çocuğunu özel okula vermeye yetmeyen, inşaatlarınızda, beş yıldızlı otel ve kumarhanelerinizde, bet ofislerinizde, kıyı yağmasında önde giden lokantalarında çalışan işçilerin çocukları için anayasal hak olan eğitim haklarının bile elinden alınmasına duyarsızlaşacak kadar kendi bencil dünyanıza hapsoldunuz.

Devletin onca maaşının karşılığında, şehirde ve içerisinde yaşayanlara vereceğiniz hizmet bu mudur?

Sizin denize b.kunu akıtacak, casino izni almak için kaçak kat çıkacak, plajlara vatandaşlarını sokmayacak beş yıldızlı oteller için planınız, kimi “hatırlılara” peşkeş çekecek arsanız ve kalkınmadan mütevellit kredi kaynaklarınız var da, buralarda çalışanların çocukları için okul yapacak bir plan, bir araziniz ve de kaynağınız mı yok?

Son on yıldır okulların bahçelerine alelacele eklediğiniz gecekondu tipi sınıflarda eğitim gören çocuklara, okullarda oyun alanı da bırakmadınız. Kırk çocuk bir sınıfta eğitim görmesine dahi duyarsızlaştınız.

Şimdi de devletin okulu yetersiz olduğu için açıkta kalan 80 çocukla karşı karşıyayız…

Nasıl bir sorumluluk, neyi amaçlayan bir eğitim planı ve ne biçim bir vicdandır bu?

GİRNE’YE İLGİMİZ NE KADAR?

Ne yazık ki baştan savan, çıkarı için kılını kıpırdatmayan, mücadele edeni sokakta değil rahatımızı bozmayacak şekilde evlerimizde rahat koltuklarımızdan ve meyhane masalarından feragat etmeden, büyük laflar ederek yalnızca bu şekilde “kerhen destek” olmaya meyyal bir cemaatiz.

Nitekim geçtiğimiz günlerde 

Girne Çatalköy İmar Planı ile görüş bildirimleri 5 Eylüle kadar uzatılıp kapatılırken, görüşü istenen 35 devlet kuruluşundan 5’inden, 41 Sivil Toplum Örgütünün de 11’inden, 7 Siyasal Partinin ise yalnızca 1 tanesinden yazılı görüş iletildi.

Kasım başında, gelen eleştirilerle birlikte Plana nihai şekli verilerek, Girne ile Çatalköy Belediyelerine ve Girne Kaymakamlığına sunulabileceği düşünülüyor(du).

Bu vakitten sonra seçimin kurbanı olmaya aday!.

Onca emeğe yazık! Ama ne gam!.

7 KASIM SALI AKŞAM ÜZERİ SAAT 4’TE HİRONDEL KAVŞAĞINA GEL!...

Hala değil Girne imar planı, bir eğitim planınız bile yok!

Şimdi ortada Eğitim Bakanı da yok, müdürü de.

Bir tek şey bıraktınız “parası olmayan ailelerin çocukları da eğitimsiz kalmasın” diye çırpınan vicdan sahibi duyarlı insanlara…

Konuyu dile getirmek için eylem yapmak!

7 Kasım Salı günü akşamüzeri saat 4’te Girne’de, Hirondelle Kavşağında, başta okul aile birliği velileri olmak üzere, Girne İnisiyatifi ve KTÖS’ün destek vereceği  eylem bunun ilk adımı olacak.

Ne yazık ki; “şehirler plansız kalınca, çocukların fakir olanları da okulsuz kalır!”

Bu ayıbın büyümesine izin verme!.

04/11/2017 12:35
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Şehirler plansız olunca, çocuklar okulsuz da kalır, halil paşa
MANŞETLER

HK Halil Paşa

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.