Son perde oynanırken

ads ads ads ads
29/09/2016

ads

Eşref Çetinel Eşref Çetinel


New York’a gidilirken, bugüne kadar müzakeresi yapıldığı halde açık seçik bilgimize getirilmeyen yahut hâlâ tereddütlü olduğumuz bazı konuların önümüze serilip açılımlarının yapılacağını sanmıştık. Çünkü sonun başına gelinirken artık “spekülatif” haberlere değil, toplum olarak tartışılabilir somut verilere ihtiyacımız vardı. Beklediğimiz olmadı! Ve havanda su döver gibi yine kaldığımız yerden devamla, birbirimizi “çözüm isteyenlerle- “çözüm istemeyenler” kamplarına bölünmüşlükte dövmeye devam ettik!

Ne demek “çözüm istememek” ne demek “çözüm istemek?” Var mı kamburumuzdaki ambargolarla yaşar ve “korsan devlet,” “işgal altındaki devlet,” “tanınmamış devlet” tanımlarında suçlanırken çözümü istememek!

Fakat bu yalın gerçeği bile birbirimize anlatamadık, yazık ki Sn. Akıncı da anlatamadı! Aslında anlatamazdı çünkü Annan planından beridir “tartışma edebini” kaybettik! Birbirimizi ite kaka “çözüm isteyenlerle istemeyenler” kamplarına hapsettik, sonra da o kamplardan uzattığımız başlarımızı birbirlerine tokuşturarak yara bere içinde bıraktık! Sövgüler de gırla!

Bunları “kendi doğrularım” ukalalığında yazmıyorum. Fakat Türk halkı olarak Kıbrıs siyasi sorununu Rum’un tırnağı kadarıyla bile ulusal dava yapamadık demek istiyorum! Ki ulusal davalar tartışılmaz, asgari müştereklerdeki stratejisi ile savunulur. Rahmetlik Denktaş yıllarca bunu yapmaya çalıştı, başaramadı çünkü her zaman karşısına kendisine “faşist” derken, kendilerini “barışçı ve globalist” olarak lanse etmeye çalışan bir “muhalefet” çıktı!

MARAŞ VE GÜZELYURT: Annan planı sonrası müzakereler başlayalı beridir her iki kentin üzerinden “verelim-vermeyelim” tartışmalarında çözümü etkileyecek spekülatif haberlerle yorumlar yapılıyor! Hatta Maraş uğruna örgütsel faaliyetler bile oluşturuldu. (Gerçek şu ki Maraş zaten iade edilecek de çözüm aşamasında “koz” olarak kullanılacak önemi hâlâ devam ediyor eğer öncesinde Güney’e iade edilirse pazarlık yönünden elimiz hayli zayıflayacak. Fakat bu taktik ve stratejiyi bile Kıbrıs Türk halkına anlatmak zahmetine katlanacak tek bir “siyasetçi” çıkmadı!)

GÜZELYURT’A gelince: “Sonun başına gelirken Sn. Akıncı “Güzelyurt’un verilmesinin söz konusu” olmadığını söylüyor. Oysa bazı çevreler baskın sesleri ile “eğer bizi tatmin edecek bir çözüm söz konusu olursa “Omorfo zaten bizim değil verin gitsin” diyebiliyor! Hem de Güzelyurtlular’ın iadesine karşı oldukları gerçeğinde!

UZATMADAN! Keşke kendimize bu kadar çok acımasak! 42 yıldır niçin Kuzey’deyiz diye dövünüyor, niçin devlet olduk diye yakınıyoruz! Dahası garantörlüğünü isterken neden Türkiye içimizdedir sorgulaması da bitmedi, “çekip gitsin” deyişleri de gırla!

Son gidişatta ise “Rumlarla birleşik Kıbrıs’ı kuracağız” ve müsadeleri oranında dünya devleti olacağız mı diyelim!

ÇARESİZ DEVLET

Geçtiğimiz gün UBP’nin sivri dilli milletvekili ve eski Maliye Bakanı Ersin Tatar’ın hükümete yönelik serzenişini refikim Mehmet Moreket Köşesine aktarmıştı. Ben de Moreket’ten aktarıyorum.

Diyor ki Ersin Tatar hükümet ve üyelerine, “bir şey söyleyeceğin varsa çık söyle. Ama bugün onu yapacağım, bugün bunu yapacağım deyip de ortada bir şey yoksa o zaman fazla reklam yapma!”

Makam arabaları konusunda da şöyle diyor Tatar: “Ben Mersedes gibi aracın iki yılda bir yenilenmesini de tuhaf buldum. Benim bildiğim Mersedes on yıl giderse niye iki yılda yenileyeceksin?”

AKIL YOLU: Kırılma Yorgancıoğlu hükümeti döneminde başladı. Her ne kadar gelip giden hükümetler her zaman “dar bütçelerle” vaziyetleri idare etmeye çalışmışlarsa da bu kadar dar’ı olamazdı çünkü artık “devlet yürümüyordu!”

Bu nedenle kaynaklar atıl hale geldi! Öte yandan bırakın plan programların uygulanmasını, hükümetin adım atacak takatı Kalmadı! Tabi bu gidiş gidiş değil. Bu nedenle hükümet zevahiri kurtarmak için her gün bir ayak üstüne “yapacağız edeceğiz” açıklamaları yapıyor!

Biliyor musunuz? Deniyor ki insanlar çoğu zaman mesleklerini statü sahipliği nedeniyle seviyorlar. Ben buna yıllar önce “politikacıları” işaret ederek “fantaziya” diyordum. Makam sahibi olmak hele bir devletin kaderini yüklenirken siyasi iradeyi avuçlayarak “iktidarı yalamak” (başımdan geçmediği için bilemeyeceğim ama) büyük bir statü tatmini olmalıdır. Bu nedenledir ki makamına sakız gibi yapışan politikacıyı kazısanız da çıkartamazsınız oradan…

FAKAT. Geçen gün Hüseyin Ekmekçi de rakamları konuşturarak devlet gelir giderleri ile vergilerinin pür’i melalini ayazlattıydı ki tek kelimeyle KKTC artık sürdürülebilirliğini kaybetti!

Mesela ben çocuktum bugünlere geldim az kaldı gideceğim, bu memlekette tarım kesiminde çalışan çiftçilerin, bahçecilerin, hayvancıların “çok şükür” dediklerini işitmedim, “battık, mahvolduk” dediklerinden öte!

Allah Allah! Bu nasıl bir tarım sorunudur ki yetmiş yıldır ayni minval üzere “battık” lafları ile sürdürülür! Çünkü bu adada hiçbir devrede Kıbrıs Türk halkına “siyasi sorunlarından” kurtulma hakkı tanınmadı! Ne göz açabildi ne yürüyebildi! Rum tarafı 1963’de Türkleri köy ve kasabalarına hapseder, ilk ambargoları uygulayarak, kalkınmanın sanayileşmenin gereksinmeleri olan 37 maddeyi yasaklarken, kendisi de bugünün Turistik Maraş’ını yarattı, kalkınmasını sürdürdüydü…

Yok! Bunları “hükümetlerin çaresizliklerine” haklılık kulpu takmak için yazmıyorum. Sadece diyorum ki böylesi kritik bir çözüm aşamasında üç milyon mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye, Kıbrıs Türk halkını darlık ve yokluğa mahkûm etmesin!..

KISACA TAKILDIĞIM. (ASİL NADİR NE DİYOR?)

Merak bu ya! Memlekette ağzı kapanmayan tek bir insanın kalmadığı böylesi civcivli bir devrede, çok etkin ve yetkin olması gereken ötesi tek bir kişi “suskunluğunu” sürdürüyor! Fakat gazetesi indifa etmiş “yanardağ” gibi her gün lavlarını püskürterek yayınlarını sürdürüyor!

Asil Nadir’den söz ediyorum. Bir zamanlar KKTC ekonomisinin şah damarında atıyor Gazetesi ile siyasi yol haritaları çiziyor, toplumu dizayn ediyordu… Ha neden aklıma geldi Nadir? Şu Güzelyurt var ya! Bir zamanlar o bahçelerin sahib’i mutlakı idi. Şimdilerde nedir fikri? İade edilsin mi? 

29/09/2016 11:44
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: eşref çetinel
MANŞETLER

HK Eşref Çetinel

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.