Ombudsman Emine Dizdarlı’nın “Ercan’daki denetim ile ilgili attığı adım” ortalığı karıştırdı.

Dizdarlı, “Beni kimse engelleyemez. Hiç kimseyle bağım yoktur. Derdim temiz toplum ve iyi idaredir. İstifa etmeyeceğim. İdarede olan usulsüzlüklerin ve haksızlıkların üstüne gitmeye devam edeceğim. İstifa etmemi kimse beklemesin. Emekli olana kadar Ombudsman’ın başındayım. Bazıları üzülebilir ama daha görevim bitmedi”  diyor.

Dün, Aysu Basri Akter’de Emine Dizdarlı’yı dinledik.

Programın bir bölümüne Tahsin Ertuğruloğlu da telefoniyen katıldı.

Tahsin bey de ısrarla, Ombudsman Dizdarlı’nın kendisini hedef aldığını düşündü.

Dünkü programda da, “Size bu yazışmaları kim iletti?” diye ısrarla sordu…

Ombudsman ile ilgili söylemek istemek de istemediği şeyler mi var sayın bakanın?

T&T ile Bakanlık yazışmaları ise Ombudsman’ın elinde…

Aslında şikayetçinin kim olduğunu fazla düşünmeye gerek yok.

KDV’den kurtulmak isteyen ama kurtulamayan Emrullah Turanlı ve ekibi, belli ki 11 milyon doları ödemek istemiyor.

Ercan konusunda inisiyatif kullanan sayın Emine Dizdarlı’ya, Kıb- Tek konusunda da adım bekliyorum.

Çünkü bu alanda atılan ciddi bir adım yok.

Her fırsatta “Kıb- Tek halkın malıdır” deniyor ama, bileri halkın malının üstünden rant üzerine rant sağlıyor…

Kapsamlı bir araştırmanın sadece son tartışılan bu olay üzerinden devam etmesi kaçınılmazdır.

Mevcut Yönetim Kurulu başkanının söyledikleri var.

CTP ve UBP, Kıb- Tek için özerk bir yapı öngördü.

Sadece niyetlerini belli etmek için Kıb- Tek Yönetim Kurulu oluşurken, samimi davranabilirlerdi.

“Özerklik için” yasa yapmanın gereğine inananlar, kurumu “özerk” yönetecek bir ekip kurabilirdi.

Kıb- Tek’te yaşananlar, söylenenler yenilir yutulur gibi değildir.

Herkes kendi açısından haklı konumuna geçme çabasında…

Kıb- Tek ihaleleri ile semirip serpilenlerin…

Kıb- tek ihaleleri üzerinde düzenek kuranların…

Birbiri anlaşarak kurumun ihalelerine katılan rantçıların…

Ve elbette o rantçıları savunanların…

Her olayda, vatandaşın benzer tepkileri ile karşılaşıyoruz.

Medya içerinde o kadar çok “çakal” var ki…

Denetim ve araştırma görevi var ya basının…

Bunu siyaset üzerinde bir tehdit olarak kullanıyorlar…

Bir çok işadamının ofisinden geçiyor bir çok meslektaşım…

Bu mesleğe emek veren muhabir arkadaşlarımızın, emekçilerin tekinin böyle bir bağlantısına rastlamadım…

Ama, gazeteciliği ikinci iş olarak gören ve bu ikinci işte de esas işinden fazla para kazanan o kadar çok insan var ki…

Resmen olanları gördükçe, duydukça utanıyor insan.

Bir de en çok bağıran en haklı sanki…

Siz gene de en çok bağırandan korkun…