Tahsin beyi cesaretlendiren kim?

ads ads ads ads
06/10/2017

ads

Hüseyin Ekmekci Hüseyin Ekmekci


Diplomasiden anlamam.

Hatta gazetecilik, yaşamımda da iddialı olduğum bir alan değildir…

Ancak, ben de dahil…

Herkes de biliyor ki;

Türkiye,  adadaki varlığını 1960 Garanti ve İttifak Anlaşmaları’na dayandırıyor.

İşgalci deyene de…

“Asimilasyon politikası uyguluyorsun” deyene de…

1960 Garanti ve İttifak Anlaşmaları’nı işaret ediyor Türkiye…

Hal bu…

Peki, durup dururken, Tahsin Ertuğruloğlu, “KKTC ile Türkiye arasında bir anlaşma imzalanması ve KKTC adına Türkiye’nin ada etrafında doğalgaz arayan şirketleri vurmasını” nasıl gündeme getiriyor?

Neye dayanarak…?

Türkiye bu adadaki tüm gücünü “garanti ve ittifak anlaşmalarına” borçlu…

Ne demek "yetkiyi devredelim?”

O gün “işgalci olur”

Garanti ve İttifak Anlaşmaları ve o anlaşmalardan kaynaklanan müdahale hakkı bulunan Türkiye…

KKTC ile bir anlaşma imzalayabilir mi?

İmzalarsa, bu uluslar arası camiada “1960 Garanti ve İttifak Anlaşmaları’nın dışında bir anlaşma” anlamı taşımaz mı?

İşte o zaman Türkiye “esasen işgalci konumuna” düşmez mi?

1960 Garanti ve İttifak Anlaşmaları orada dururken ve halen yürürlükteyken…

KKTC ile imzalanacak “müdahale yetkisi” anlaşmasını ne yapsın Türkiye?

Türkiye, Dışişleri koridorlarında, Tahsin beyin bu söylemlerine gülüyor deneyimli bürokratlar…

Peki o kadar basit mi bu olay?

Tahsin bey” saf mı?” da bu cümleleri kuruyor…

Burada iyice bir düşünmek lazım?

Test edilen nedir? Tahsin bey yalnız değildir…

Cumhurbaşkanlığı adeta zincir çiğniyor…

Neden?

Cumhurbaşkanlığı bu olayda tamamen devre dışı bırakıldı.

Tahsin Ertuğruloğlu,bir tarafa “bomba atıyor” diğer tarafa “yardımı kesiyor:..”

Yalnız mı sanıyorsunuz?

Peki, kim neyi test ediyor acaba?

Hatırlayın.

Kıbrıslı Türkler bir devlete sahipti.

Kıbrıs Türk Federe Devleti…

KKTC’nin kurulması ile birlikte Kıbrıslı Türkler de Rumlar da ciddi bedeller ödedi.

Ne değişti KKTC ile…

2 kez cumhurbaşkanı seçilme sınırı kaldırıldı…

40 vekil 50 oldu…

Başka?

Gerisini beraber yaşadık…

Peki, şimdi test edilen nedir?

Kim perde gerisinde ne pişiriyor?

Esas buna bakmak gerek…

Türkiye Dışişleri olmadığı kesin

Tahsin bey yalnız değildir.

Hükümetin UBP ve DP kanadı da…

Meclisteki “koltuk değneği” bağımsızlar ve UBP- DP grubu da arkasında…

Dediğim gibi…

Birileri bir şey test ediyor.

Tahsin bey önde…

Onlar arkada…

Bir şey var ki…

Tahsin beye ciddi hatalar yaptırıyor.

Türkiye'de milliyetçilik be ulusalcılık tırmanıyor.

Buradaki maşası da Tahsin bey ve hükümet mi?

Perde gerisinde, Türkiye Dışişleri Bakanlığı olmadığına dair bulgularım var.

Türkiye, bu aşamada Kıbrıs’tan bir krizle yüzleşmek istemiyor…

Dün, “apar topar” Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun açıklamaları da malum.

Tahsin Ertuğruloğlu bu cesareti Türkiye’den alıyor elbet…

Ama “neresinden?”

Türkiye’de milliyetçiliğin bu denli tırmandığı bir ortamda…

Birileri Kıbrıs’ta antrenman yapıyor…

Forvette Tahsin bey…

Defansta diğerleri…

Peki neden?


İşte o anlaşma

BM Barış Gücü’nün 1975’den bu yana, Dipkarpaz, Sipahi ve Kormacit’e yardım taşımasının bir tek nedeni var.

O da, “nüfus mübadele anlaşması…”

Bu anlaşmaya bizzat dönemin lideri Rauf R. Denktaş imza attı.

Tam ismi Gönüllü Nüfus Mübadelesi Anlaşması…

Dönemin Birleşmiş Milletler Genel Sekteri Kurt Waldheim gözetiminde Viyana’da yapılan toplumlararası görüşmelerde bir karara varıldı.

Görüşmelerin üçüncü turunda…

31 Temmuz-2 Ağustos 1975 tarihleri arasında yapılan zirvede…

“Kıbrıs Cumhuriyeti” adına Kıbrıs Temsilciler Meclisi Başkanı Glafkos Klerides…

Kıbrıs Türk Federe Devleti adına Rauf Raif Denktaş…

Varılan mutabakata göre, nüfus mübadelesi yapılacak.

Beş madde belirlendi…

Nüfus Mübadelesi üzerinde mutabakata varıldı.

Buna göre, isteyen Kıbrıslı Rumlar adanın güneyine geçebilecek ya da kuzeyde ikamet edebilecekti…

Oldu da…

Güneyde ikamet eden Kıbrıslı Türkler ise adanın kuzeyine göç edebilecekti.

Zaten, Viyana Anlaşması sayesinde, bugün iki bölgelilik bir BM parametresidir.

Fiilen adanın kuzeyi Türk, güneyi ise Rum nüfuslu hale geldi.

“Viyana Gönüllü Nüfus Mübadelesi Anlaşması” şunları içeriyordu:

  1. Şu anda adanın Güneyinde bulunan Kıbrıslı Türklerin istemeleri halinde, Kıbrıs’taki Barış Gücü’nün yardımıyla ve düzenleyeceği bir program dahilinde, sahip oldukları eşyalarla birlikte Kuzeye geçmelerine izin verilecektir.
  2. Sayın Denktaş’ın tekrar teyit ettiği ve uzlaşmaya varıldığı gibi, şu anda Ada’nın Kuzeyinde bulunan Kıbrıslı Rumlar, burada kalmakta özgürdürler ve kendilerine normal bir yaşam sürebilmeleri için her türlü yardımda bulunulacaktır; buna, eğitim ve dini ödevlerini yerine getirebilmek için gerekli olanaklar yanında kendi doktorlarından tıbbi bakım almak ve Kuzeyde dolaşım özgürlüğü dahildir.
  3. Şu anda Kuzeyde bulunan ve kendi talepleriyle ve herhangi bir baskıya maruz kalmadan güneye taşınmayı isteyen Kıbrıslı Rumlara bunu yapmaları için izin verilecektir.
  4. BM Barış Gücü (UNFICYP), Kuzeydeki Kıbrıslı Rum köyleri ve yerleşim birimlerine serbestçe ve normal olarak girebilecektir;
  5. Yukarıdaki anlaşmanın uygulanması bağlamında, ailelerin yeniden birleştirilmesine öncelik verilecektir; bu, şu anda Güneyde bulunan birçok Kıbrıslı Rum’un Kuzeye naklini de içerebilecektir.

Tahsin bey ve “arksındakiler” sayesinde bugün yaşadığımız, “yasak koyma, gümrük isteme”, işte bu maddelere karşıdır.

Bunu geçtim, “devlet yönetmekle, insanlıkla” da alakası yoktur.

06/10/2017 10:21
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: hüseyin ekmekçi
MANŞETLER

HK Hüseyin Ekmekci

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.