Taupo | Halil Paşa yazdı
01/02/2017
Ernest Kemp. Adını Taupo kasabasından alan gölde, 19’uncu yüzyıl gemilerine benzeyen bu tekneyle gezdik. Bacası bile vardı.
Taupo gölünü, kim görse ilk anda deniz sanır. Önceden bilmiş olmasaydık biz de öyle sanacaktık.
Kasabaya vardığımız ilk gün, hafta sonuydu ve motorlu tekne yarışları yapılıyordu. Akşamüzeri saat 17.00’de yarışlar bittiğinde, biz de, demirlediği Taupo Körfezinden, Ernest Kamp’la birlikte gölüm mavi ve engin sularına açıldık.
Gölden bakınca, Taupo kasabasının görünümü, taa ileride karşı kıyıda tepesi karlı dağların seyri, muazzamdı.
Masmavi göl, güneş buluttan her kurulduğunda yakamozlandı ve rüzgar her şiddetliğinde dalgalanıp durdu.
En önemlisi Maurilerin yüzyıllar öncesinde göl kıyısındaki kayalara oyarak yaptıkları tanrılarını görüp kayıt altına aldık.
Doğu Hindistan orijinli “Tui” birası ile verilen pizza şirketin hediyesiydi. İkisi birbirinden nefisti diye de yazmış olayım…
Dönüş yolunda kıyıya yerleşmiş karavancılar bize el salladılar.
Ve limanda bizi yolcu eden kırmızı gagalı siyah kuğular ve yeşil başlı ördekler, yolcu ettikleri gibi karşıladılar da…
Figen’le onları ağırlayacak bir kuru ekmeğimizin olmayışını dert ettik kendimize…
Yeni Zelanda coğrafyasına doğmak, dünyanın diğer ülkelerinde yaşayan insanlara göre, yaşama birkaç sıfır önde başlamak gibi bir şey…