Tek can sıkıntısı yıldızlara bakmak olsun

ads ads ads ads
08/11/2017

ads

Ahmet Okan Ahmet Okan


Duvarları dökülmemiş, panjurları canlı…

Bahçesinde nar ağaçları hâlâ verimli…

Teneke saksılarında sardunyalar ve fesleğenler diri ve neşeli…

Kerpiç duvarları sağlam…

Cumbalı hanayları bakımlı ve içinde çocuk çığlıkları…

Sokaklarında kadınlar mulihiya ayıklamakta…

Bisikletliler gezintiye çıkmış…

Kahvehanelerde nargile dumanları…

Meyhanelerinde dost sohbetler…

Yatırlarına mumlar yakılmış, camilerinde mistik bir hava…

Böyle bir Lefkoşa…

Sinemaları açık…

En güzel filmleri “Pek yakında…”

Yaseminleri hurma dallarına dizilmiş…

Göz göz olmuş evlerinde mektuplar yazılmakta, ilmek ilmek tığ işlenmekte…

Komşuları kardeş, çocukları pirili ve bir ayak oynamakta…

Aha…

Böyle bir Lefkoşa…

Aşkları bestelenmiş, türküleri dağlanmış…

Samanbahçe, Arabahmet ve Akkavuk birbirine yaslanmış…

Hisarlarında gömeç ve gabbar…

Damlarında güvercin…

Çatı aralarında kırlangıç yuvaları…

Yuf delikleri ve sündürmeleri havalı…

Tel dolaplarında ceviz ve turunç macunları…

Hamamlarında yeşil sabun kokusu…

Yel değirmenlerinde türküler…

Kanlı Dere’de su’yun konçertosu…

Hatırla…

“Düş değil bunlar gerçek”…

Yani, böyle bir Lefkoşa…

Varsın Mücahitlik olsun…

Cebirden logaritmadan çakalım…

Meyhanelerinde iki tek atalım…

Umut olsun yüreklerde kocaman…

Köşe başlarında helvacı, mahallebici…

Tek can sıkıntısı aynı yıldızlara bakmak olsun…

Gecenin karanlığında, her sokakta merhaba denilebilsin…

Yolcular Lozan otobüsünü beklesin…

Biletleri önceden satılmış olsun Şahin Sineması’nın…

Böyle bir Lefkoşa…

Mektuplar yazılsın Kız Lisesi’ndeki kızlara…

Devrimle aşk birbirine karışsın…

Bedevi Pastanesi’nde çay içilsin, Mücahitler Gazinosu’nda Küçük Aysel dinlensin…

Kış gelmeden bir telaşla gidilsin terzilere…

Yeşil gözlü, kumral saçlı anam, göğsünde “A” işaretli yün bir kazak örsün…

Muhallebici, helvacı, çörekçi sabah serini ile sokakları doldursun…

En çok sevilen ders felsefe olsun…

Sonra bisikletlerle çıkılsın Köşklüçiftlik’e…

Dr. Küçük gazetesinin önünde kahvesini yudumlamış olsun…

Diyeceğim…

Böyle bir Lefkoşa…

Köse köşesinde otursun. Bacaklarının arasına aldığı bir bisikleti tamir edip dursun…

Aylakçı gelsin beri yandan “Very nice, very good bu dondurmalar” diye bağırsın; çörekçi karşılasın sesini “Ellerin yanacak” diye haykırsın…

Avukatlar tavla oynasınlar mahkemelerin karşısında…

Kadınlar ellerinde şemsiyeleri ile bir yol tutup yürüsünler Arasta’ya. Münise’den iğne, iplik ve yüksük alsınlar…

Girne Kapısı ile Sarayönü’ndeki çeşmeler gürül gürül aksın…

Akşam vakitlerinde bütün şeheri serin bir rüzgar alsın…

Kapılar, panjurlar ve pencereler açık olsun…

Rüzgar istediği gibi dalıp girsin evlere…

Sündürmede sevgilinin saçları dağılsın…

Yani…

Böyle bir Lefkoşa…

08/11/2017 12:57
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: ahmet okan
MANŞETLER

HK Ahmet Okan

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.