Terör örgütü PKK Propagandasını tercih eden batılı “dostlarımız”

ads ads ads ads
04/08/2015

ads

Ozan Ceyhun Ozan Ceyhun


Ağustos ayındayız. Neredeyse AB başkenti Brüksel’ın tamamı tatilde.

Ancak güzel tatil köylerinden, plajdan ya da sayfiye evlerinden “Türkiye’ye nasihatlar” ya da “sert eleştiriler” ile dolu olan basın bildirilerini de ihmal etmemekte bazıları. Brüksel ve Avrupa Parlamentosu kaynaklı basın açıklamalarının genelde hepsi “Türkiye, terör örgütü PKK’nın kanlı terör eylemlerinin planlandığı ve emredildiği karargahları bombalamasın” şeklinde.

Oysa Almanya’da, Belçika’da, Fransa’da ya da Hollanda’da terör örgütü PKK polisleri, askerleri öldürse, aralarında hamile kadınların da olduğu sivilleri kaçırsa, şantiyeleri yaksa, terör estirse şimdi “ben Kürdüm diyen” herkesin “anası ağlamakta” ve “terör örgütü ile ilgisi olmadığını kanıtlamak için çırpınmaktaydı”! Anti-terör birimleri operasyonlar yapıyorlardı.

Sadece Fransa’da iki terör eylemi olduktan sonra Fransa ve Belçika sokaklarında tam teçhizatlı askerler ellerinde tüfekleri devriye gezince normal oluyor da Türkiye tedbir alınca “kaygı mı veriyor”?

Sürekli bu “Çifte Standardı” yaşamaktayız.

Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda ya da İngiltere’de medyada gazeteciler sanki biri “düğmeye basıp onları aktif hale getirmişcesine” içeriği aynı olan haber ve yorumları bombalamaktalar.

“Türkiye’nin kendini savunma hakkını kullanarak kanlı terör örgütünün sayısız ve çok sayıda cana mal olan kanlı terör eylemlerine tepki olarak PKK kamplarına operasyonlar düzenlemesi” eleştirilmekte. Bu eleştiriler gündeme gelirken neredeyse “ayıp olmasın” tarzında terör örgütü PKK’da öylesine kınanmakta. Samimiyet kesinlikle yok!

Bu tarz basın bildirileri kaleme alıp yollayanlara cevap yazıp “isterseniz yanınıza gelip en azından bizim açımızdan da durumu size anlatırız” önerisi yaptığımızda da aldığımız cevaplar “30 Ağustos’a kadar tatildeyiz” , “ofiste olmadığımız için e-maillerinizi okuyamıyoruz”, ya da “tatilde olduğumuzdan size sonra döneceğiz” cinsinden.

Yani kimse “Türkiye’de gerçekten neler oluyor” derdinde değil. “İki tarafı da detaylı ve özenle dinleyelim” çabası yok ama basın bildirileri tek bir kalemden çıkmışcasına “Türkiye, PKK’ya saldırmasın ve Çözüm Sürecini devam ettirsin” tarzında!

Sanki Çözüm Sürecini Türkiye sona erdirdi!

Kanlı terör örgütü PKK aslında Çözüm Sürecini başından beri istemiyordu. Onun için silahları bırakmadılar. Abdullah Öcalan’ın çağrılarını dinlemediler ve hatta bu nedenle ona da çok kızdılar.

PKK’nın savaş baronları “savaştan” yaşamaktalar! “Uyuşturucu kaçakçılığı”, “insan ticareti” ve hakim oldukları bölgelerde “topladıkları haraç” onların oldukça “karlı” gelir kaynakları. Bölgede savaş sona ererse ve barış gerçekleşirse “savaş baronlarının” nemalanma şansı yok. Bunu çok iyi biliyorlar. Ya Rusya’da SSCB yıkıldıktan sonra bazı KGB artıklarının yaptığı gibi “mafyalaşarak” devam edecekler ya da normal yaşamda her insan gibi “ekmek kavgası” ile uğraşacaklar. İşte asıl dertleri bu “PKK’nın terör baronlarının”.

Türkiye’nin doğusunda bir kentte yatırım yapan Kürt işadamının yaşadığı bölge için genel bir durum. Yatırımı inşaat halindeyken kentin HDP’li belediye başkanı işadamını ziyaret etmiş ve “dağdan haber geldi, 1,2 milyon TL istiyorlar” deyivermiş. Parayı da almış. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Çözüm Süreci nedeniyle hükümetin can kaybı olmasın diye özen göstermesini istismar edip son iki yıldır kontrollerinde olan HDP’li belediyeler aracılığıyla bölgeyi “mafyavari” bir şekilde haraca bağlamış olan PKK terör örgütüne hangi hukuk devleti müsaade eder acaba?

7 Haziran Genel Seçimi’nde HDP’nin bölgede aldığı oyların büyük bir çoğunluğu PKK terör örgütünün silah zoruyla verdirttiği oylardı!

AB’deki ve AB başkentelerindeki sözde “dostlarımız” bu konuda çok iyi bilgiye sahipler. Elçillikleri, bölgede sırt çantalarıyla gezen istihbaratçıları ve bol sayıda gazetecileri aracılığıyla olan bitenden çok iyi haberdar olmaktalar. Ancak “kafasını kuma gömen devekuşu” rolü işlerine geliyor!

Almanya, Belçika ya da İngiliz istihbarat teşkilatları PKK terör örgütünü en iyi bilenler arasında yer alıyorlar. Ancak aynı ülkelerin politikacıları ve medyası “Türkiye konusunda” en “cahil” ya da kasıtlı olarak “en art niyetli” açıklamaları, yorumları ya da haberleri gerçekleştirmekteler.

İyiniyetli yorumlayacak olursak bu kesimler “PKK’nın propagandasına alet oluyorlar” diyebilirdik. Ancak gerçek bu mu?

Yoksa “PKK çok mu işe yaramakta” Türkiye’ye karşı “kamuoyu yaratma operasyonunda” ne dersiniz?

İşte Almanya’nın aynı zamanda devlet kanalı olan İkinci büyük televizyon kanalı ZDF’nin çok popüler olan Pazar Röportajı programı. Türkiye kökenli bir politikacıyı oraya çıkartıp onun ağzından “Türkiye AB üyesi olamaz” mesajı verdirtmek ve “PKK’yı masum bir özgürlük savaşçısı hareketi” gibi pazarlamak tam bir “toplum mühendisliği eseri”.

Türkiye’de insanlar PKK tarafından katledilirken sırf “PKK’yı masum gösterebilmek için yalanlara sarılmak” sadece basın etiği açısından değil “etik” adına tam bir sefalet.

Kuzey Irak'ta terör örgütü PKK'ya yönelik gerçekleştirilen hava operasyonunda bir köyün bombalandığı ve sivil kayıpları yaşandığı iddialarını yayarak “Türkiye’yi AB’ye almayacağız” diyenlere her gün cenaze kaldıran Türk halkının cevabı çok net “bize gölge temeyin”!

Plajlardan “Türkiye üzerine ahkam kesen” batılı sözde “dostlarımız” okumayacaklardır ama biz gene de bu son yalanlara yönelik olarak Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) Kuzey Irak'ta terör örgütü PKK'ya yönelik gerçekleştirilen hava harekatı esnasında bir köyün bombalandığı ve sivil kayıpların olduğu yönünde çıkan haberlere ilişkin yapılan açıklamayı da paylaşalım: “'Irak’ın Kuzeyindeki ve yurt içindeki kanlı terör örgütü mensubu teröristlere ait hedefler, çok titiz ve detaylı bir çalışma sonucunda, görüntülü verilere dayalı olarak teyit edilmiş şekilde, ehil personel tarafından belirlenmektedir’. Vurulan hedefin bir köy olmayıp Bölücü Terör Örgütü PKKmensubu teröristlerin barınma alanı olduğu, bombanın tesir alanı içinde ve yakınında sivil yerleşim alanı bulunmadığı belirlenmiştir”.

Eminim batılı dostlarımız “TSK’ya inanmayıp”, “PKK’ya inanmayı sürdürecekler”. Çünkü aslında “PKK’ya inanmıyorlar ama şu anda bu işlerine gelmekte. Ne diyelim. Yazıklar olsun!

 

04/08/2015 14:04
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Ozan Ceyhun
MANŞETLER

HK Ozan Ceyhun

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.