Türk halkı da bu adanın gerçek sahibidir.

ads ads ads ads
25/02/2017

ads

Eşref Çetinel Eşref Çetinel


Çözüm umutları büyük oranda yitirilirken sanıldığının aksine bizim gibi düşünen küçümsenemeyecek orandaki insanlar ne “çözümsüzlük devam edeceği için seviniyorlar ne de çözümsüzlüğü bir kadersel tevekkülde sineye çekiyorlar!”

Hayır, bu adada çözüm istemeyecek kadar akılsızlıkla ifade edilecek bir insan unsuru yoktur. Fakat “hemen çözüm, nasıl olursa olsun yeter ki çözüm olsun” diyecek kadar “çözüm yanlıları” olmak da doğrusu bir başka akılsızlıktır! Nitekim insafla ve hakkını vererek yazalım:

Müzakerelerden beridir Sn. Akıncı’nın masadaki politik performansına kuşkulu bakarken hep mesafeli yaklaştık.. Rum basını müzakereleri didikleyip her oturumun ardından bir haber uçururken, Sn. Akıncı’nın ketumiyetini hiç onaylamadık hatta sık sık çattık! Basına sızan ve Türk tarafının verdiği söylenen “ödünler” konusunda da en ağır eleştirilerimizi yaptık..

Fakat bir yıldır oklarımızın hedefindeki Sn. Akıncı Mont Pelerin ve sonrasındaki gelişmelerde tüm serzenişlerimizin aksine ispat etti ki çözüm uğruna “nasıl olursa olsun bir çözüm” değil, “Türk halkının siyasi geleceği ile siyasi eşitliğini rizikoya sokmayacak bir çözümün peşindedir ve bunu güvenceye alacak olan da Türkiye’nin garantörlüğünün devamıdır”

Nitekim Rum tarafının Temsilciler Meclisinde 1950 Enosis Plebisiti yıldönümünün okullarda kutlanılıp öğreti haline getirilmesi karşısında gösterdiği tepkiyle “Rum tarafı bir değişikliğe gitmeden masaya dönmeme kararı” kişilikli, ayakları yere basan bir siyasi basiretin ispatı olmuştur.

HEP ŞUNU SÖYLÜYORUZ: Biz bu adaya dün gelmedik. 1571’den beridir varız hatta tarihçilere göre küçük azınlıklar olarak öncesinde de vardık.. 445 yıldır bu adanın biz de sahibiyiz. (Biz de sahibiyiz demek fazladan bir laf çünkü sahibiyiz. Üstelik genleri ile kökü ile Levantin kökenli Rumlar’dan daha arı.)

“Rum tarafının Kıbrıs’taki 445 yıllık Türk halkına azınlık olduğu için çoğunluğuna dayandırdığı siyasi egemenlik iddiasında yaşam ve vatan hakkı tanıma yetkisi olamaz!” Bu düpedüz bir toplumun bir başka topluma yönelik etnik temizlik harekâtı olur ve tarih de şahittir ki faşist Makarios’tan beridir Rum kilise ve liderliği devre devre bir takım siyasi olaylar yaratarak Türk halkını analarının kucağındaki bebelere kadar kurşunlayıp öldürmüş, toplu mezarlara gömmüştür!

EĞER bir kez daha müzakere masası kurulmuşsa (altını çiziyorum) gözetilen hedef iki halkın birbirine zarar vermeden (Rumların Türklere tabi) adayı Kuzey ve Güney olarak paylaşmalarıdır. Bu paylaşım “coğrafya” yönünden 1974’de gerçekleşti. Şimdi bu gerçeği “çözüm haline getirme çabaları vardır.” Bu Rum’a istediğini vermek, Kuzey’de istediğince at oynatmasına siyasi statü kazandırmak anlamına gelmez ama.

Eğer Güney Rum liderliği ile kilisesi bu gerçeği kabul etmezse bu adada kendisinin de beterince huzursuz olacağı çözümlük devam eder sonucunu da kimse bilemez! ********** ÇÖZÜM OLMASA DA DAHA İLERİ…

Müzakerelerde yaşanan Rum akılsızlığından kaynaklı “duraklamalar” açıkça yazalım, çözüm olsa da bu kez Federal devletin çalışması sırasında meydana gelecek! Fakat sonuçta “bunlara aldırmadan” kendi plan ve programını uygulama becerisine sahip olan taraf kazanacak

Nitekim yıllardır AB’nin uyguladığı ambargoları bahane ederek Türkiye ile bile sosyoekonomik ilişkileri geliştiremediğimize nazire, Güney Rum Yönetimi “tanınmış devlet” nimetlerini de kullanarak şişindi serpildi!

Ancak artık durumlar değişiyor. Sittin sene daha Rum’un himmetini gözleyerek çözüm peşinde koşamayız. Aksine “Rum’un çözüm peşinde koşacağı siyasi ve ekonomik ortamları yaratmak zorundayız.” Diyoruz da bakıyoruz ki gerçekleştirilen anketlerde halk iyi yönetilmediğine inanırken, KKTC’i de yaşanabilir bulmuyor!

Bu korkunç bir duygudur çünkü Kıbrıs Türk halkı için Kuzey olumsuz tepkilerde dışlanacak bir vatan değil, beyinlerde yüreklerde sevgi ile sarılıp büyütülecek bir vatan olmalıdır çünkü başka vatan yoktur!

OYSA: En başta da yazdım. 445 yıldır bu adadayız, sahibiyiz, yerlisiyiz ama hâlâ hem sosyoekonomik başarıya ulaşamadığımızdan yakınıyoruz hem de Rum toplumunun bu alanda bizden ileride olmasına üzülüyoruz.

Bu geri kalmışlığın tabi “eğitimle” de ilgisi vardır, karşımızdaki toplumun “Ortodoks hristiyan” oluşunun imtiyazında Avrupa tarafından hüsnü kabul gören avantajı da vardır.

Mesela henüz Türkiye’nin İslam Ülkeleri bağlamında bile kendi ülkesi için oluşturamadığı sosyoekonomik ve siyasi ilişkiler açmazı yaşadığı gerçekte, “Kıbrıs Türk halkı ne yapabilirdi eğer Türkiye elini tutamasaydı. Ki artık o el yatırım ve yardımlarıyla çok daha kavi olmalıdır…

KISACA TAKILDIĞIM: SIRA TELEKOMÜNİKASYONDA MI? 3. Dönem olmalıdır. TC ile KKTC arasında “reformlar” denirken “bazı devlet kurumlarının özelleştirilmesini içeren protokoller” Süt Kurumu ötesinde (Kooperatifleşerek devletin yakasından düştü) uygulama ortamı bulamadılar. Bunların arasında Kıb-Tek de vardır Telekomünikasyon da vardır! Ki bir devrelerde Telekomünikasyon’un 3 G’leri başaracak donanıma sahip olduğunu köşemizin tefrikası yaptıktı. Yaptıktı da kendisi sahip olamadan iki GSM’ye teslim olduydu!

Şimdi Ulaştırma Bakanı Dürüst haber veriyor: “3. GSM ihalesinde düğmeye bastık!” Yani ikisi yetmedi bir üçüncü de gelecek. Üstelik büyük iddia ile! Bu konuda hükümet Çok kararlı olduğunu dünyanın neresinden gelirse gelsin her türlü yardımı yapacağını söylüyor.. Gerekçe de halkın kaliteli ve çağdaş hizmet alması için!

DEMEK Kİ: Bugüne kadar iki GSM operatörüne karşın halk kaliteli ve çağdaş hizmet alamıyordu fakat gelip giden hükümetler buna seyirci kalıyorlardı!

Artı, demek ki kaliteli ve çağdaş hizmet vermeyen “özele” karşın devletin elinin altındaki telekomünikasyon da iyileştirilmediydi ki “kalite ve çağdaşlığı yakalamak için bir üçüncü GSM operatörü daha sokuşturulsun araya!

Öyle ya da böyle! Olumlu düşünemeyiz çünkü 43 yıl açık seçik görülüyor ki asıl yapılması gerekenlerin yapılmadığı aldırmazlıklar ve baştan savmalarla geçti!

Neyse ki şimdilerde Telekomünikasyonun bir ucunu özele bağlayarak geliştirmeyi düşünüyorlar, sorarsanız bu konuda da düğmeye basıldı.. Tutun ki devir düğmelere basma devri. İnşallah sonunda icraatların bereketi de görülür! 

25/02/2017 12:37
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: eşref çetinel
MANŞETLER

HK Eşref Çetinel

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.