Bazen bizzat kendi politikacıları unutuyor olsa da hatırlatmamız gereken bir gerçek var. O da: Avrupa Birliği’nin bir barış projesi olduğu!

Hem Almanlar hem de Fransızlar yüzyıllarca süren düşmanlıkların ve de özellikle Birinci ile İkinci Dünya Savaşları’nda ve de diğer sayısız savaşlarda dökülen kanın ardından bugün iki „örnek“ dost ülke olabildiyseler bunda Avrupa Birliği değerlerinin payı çoktur.

Geçtiğimiz hafta sonu bize Almanya ve Fransa’nın geçmişini ve de bugünkü konumlarını hatırlatan güzel bir gelişmeye tanık olduk!

AB üyesi Yunanistan ve AB üyelik adayı Türkiye Atina’da çok anlamlı bir buluşmayı gerçekleştirdiler.

Yanında dokuz Bakanı ile Atina’yı ziyaret eden Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu ve ev sahibi Yunanistan’ın Başbakanı Antonis Samaras, Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Toplantısı'nın ardından ortaklaşa gerçekleştirdikleri basın toplantısında çok güzel mesajlar verdiler.

Aralarında Kıbrıs Sorunu ya da Ege Denizi kıta sahanlığı gibi oldukça karmaşık sorunlara sahip ve tarihte birbirleriyle savaşan iki ülke Almanya ve Fransa’nın başarıyla yürümüş olduğu aynı yolda ilerlemekte kararlılar.

İki başbakan yaptıkları açıklamalarda da bulundukları coğrafyada işbirliğinin ve barışın ülkeleri için ne kadar önemli olduğunun da altını çizdiler.

Yunanistan Başbakanı Samaras, iki ülke arasında bir takım görüş ayrılıkları olabileceğini belirtirken Türkiye'nin AB üyeliği konusunda, "Şunun altını açık bir şekilde çizmek istiyorum; Yunanistan her zaman Türkiye'nin AB adaylığına destek vermeye devam edecektir. Bununla ilgili dostum Türkiye Başbakanı ile istişarede bulunduk. Komşumuzun AB'ye üye olması bizim için çok yararlıdır" değerlendirmesi yapmayı da ihmal etmedi.

Türkiye Başbakanı Davutoğlu ise „Türkiye ile Yunanistan arasında zihnimizdeki bir takım tabular, kalıplarla değil aksine zihnimizi, gönlümüzü en önemlisi de iki ülke arasındaki bütün kapıları açarak yürümeye kararlıyız. Rekabet değil hangi konu açılırsa açılsın iki taraf da birbirini tamamlayan aktörler olarak olaya bakıyor. Artık işbirliği konseyinde planlama yaparken iki ülkenin coğrafyası bir bütünmüş gibi planlamak, iki ülkenin de çıkarına olacak bir ulaştırma stratejisi geliştirmeye ihtiyaç var.“ diyerek artık tabuları yıkmaya kararlı olduklarını tüm dünyaya ilan etti.

Kıbrıs Sorunu’na yönelik olarak da Davutoğlu çok net konuştu: „Kıbrıs konusunda müzakerelerin bir an önce başlamasını arzu ediyoruz. Pozitif görüşmeler yaptık. Bunlar devam edecek. En kısa zamanda Kıbrıs'ta iki taraf arasında yapıcı bir müzakere ortamının sağlanmasına önem veriyoruz.“

Hele ortak bildirgede yer alan „Türkiye ve Yunanistan, enerji alanında ve bilhassa doğalgaz boru hatları ve elektrik enterkoneksiyon ağları konusunda ikili ve bölgesel işbirliğini daha da geliştirilmeyi hedeflemektedir.“ cümlesi iki ülkenin geleceğe yönelik en hayati alanlarda ortak çıkarları için uzun vadeli işbirliklerine hazırlandıklarını da belgelemekte.

AB bu gelişmeleri dikkatle izlemeli. Bazı çevrelerce „AB üyeliği sürekli engellenmeye çalışılan“ Türkiye bir çok alanda AB’ye üye olan çok sayıda ülkeden daha fazla AB ile kaynaşmış ve AB’ye entegre olmuş durumda.

Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkileri çok daha ileriye taşıyacak olan geçtiğimiz hafta sonu tüm dünyaya ilan edilen ortak hedefler özünde AB için bulunmaz bir fırsat. AB’nin ekonomik kriz nedeniyle „sorunlu ülke“ olarak tanımladığı Yuınanistan belki de Türkiye ile olan işbirliği sayesinde çok daha hızlı bir şekilde „az sorunlu“ ve de ardından „sorunsuz“ ülke olma yolunda.

Üstelik Türkiye geçmişin tabularını sadece komşusu Yunanistan ile birlikte yıkmakla kalmıyor.

Batıda komşuları Yunanistan ve Bulgaristan ile „sorunsuz bir komşuluk“ rüya değil. Güneydoğu’da Irak ile ilişkileri her geçen gün daha ileriye giderken Kuzey Irak Kürt Cumhuriyeti ile „mükemmel“ komşuluk ilişkileri içinde. İran ile ilişkilere çok „özen“ göstermekte. Suriye’de dünyanın aklı başına gelip de kanlı Esed Diktatörlüğü „koalisyonun“ desteği ile yıkıldığında inşa edilecek Yeni Suriye’nin ve demokrasinin en büyük dostu ve destekçisi gene Türkiye olacak.

Yunanistan ile adım, adım ilerleyen „dostluk ve komşuluk“ yakın bir gelecekte Türkiye ve Ermenistan arasında da yaşandığında ben hiç şaşırmayacağım. Çünkü Türkiye bu konuda da kararlı!

Bir yandan Dış Politika’da bir yandan içeride güzel gelişmeler devam etmekte. Çözüm Süreci hızlandı. Eski Türkiye’nin „acı miraslarından biri olan Alevi Sorunu“ alanında da „tabular yıkılmakta“.

Bence Brüksel Türkiye’yi sadece izlemekle ya da klasik üyelik süreci kapsamındaki desteklerle yetinmemeli ve tabuların yıkılmasında aktif rol almalı!

Bu açıdan bakıldığında Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi ve müzakere sürecinin hızlandırılması amacıyla güzel bir adım atarak AB’den ilk defa yüksek temsilci ve iki komiserden oluşan üç kişilik üst düzey bir heyetin Ankara’ya gelerek, önemli temaslarda bulunması ve Suriyeli sığınmacıları ziyaretleri sevindiriciydi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu AB Komiseri Johannes Hahn ve İnsani Yardım ve Kriz Yönetiminden Sorumlu AB Komiseri Christos Stylianides birlikte gerçekleştirdikleri basın toplantısında umut veren mesajlar dile getirdiler.

“Türkiye AB’ye katılım süreciyle ilgili olumlu adımlar atıyor” diyen Mogherini, “Bu ilk ziyaret ama sonuncusu olmayacak, buna inanıyoruz ve bu aşamada sadece birlikte çalışmakla kalmayacağız, uygulamalarımızın neler olduğuna bakacağız, sorunsuz ilerlemeye çalışacağız” derken sadece İtalya Dış İşleri Bakanı iken Türkiye dostu olmadığını da göstermiş oldu.

Dileğimiz misafirimiz olan üç komiserin iki gün boyunca çok yönlü yaşadıkları ve analiz etme imkanı buldukları „tabular kıran“ Yeni Türkiye’yi Brüksel’e anlatmaları!