Kıbrıs konusunda devam etmekte olan müzakere süreci hassas bir dönemece daha girdi.

Hassas dönemeçleri liderler arabayı devirmeden geçmeyi başardıkça çözüme de o kadar bir yaklaşıyorlar.

Gelinen aşamada hidrokarbon yatakları meselesi ciddi ve kritik bir mesele.

Ve arabayı devirebilme potansiyeli olan bir mesele!

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı Rum lider Nikos Anastasiades’i bu konuda uyardı.

Adanın doğal kaynaklarında her iki tarafın da eşit hak sahibi olduğunu anımsattı.

Hidrokarbon yatakları meselesinin müzakere sürecindeki olumlu havayı bozma potansiyeline sahip bir konu olduğunu da söyledi.

Her ne kadar Rum tarafı hidrokarbonlar konusunda sondaj çalışması yapılmayacağı konusunda güvence veriyor olsa da, bu konu çok hassas bir konu.

Ve müzakere sürecinin selameti açısından bu tür hassas meseleleri kaşımamakta fayda var.

Hidrokarbon kaynakları meselesinde daha önce sinirlerin ne kadar gerildiği ve tartışmalar yaşandığı unutulmamalıdır.

Karşılıklı salvoların atılmasına neden olan o tartışmalar taraflar arasında açık olan diyalog köprülerini bile havaya uçuracak noktalara gelmişti.

Müzakerelerde karşılıklı saygı temelinde Kıbrıs sorununu çözmek için taraflar ciddi bir efor harcarken, gereksiz gerilim ve tartışmalara neden olacak adımlardan uzak durulmalıdır.

Bunların yerine iki tarafı yakınlaştıracak ve güven yaratıp geliştirecek adımlar atılmalıdır.

Kıbrıs’ta günün sonunda ortaya çıkacak çözüm planına halkların ‘evet’ demesi halinde bunun uygulamaya ancak o zaman girebileceği unutulmamalıdır.

Varılacak kapsamlı bir çözümüm halkların ona sahip çıkacağı oranda uygulanıp, yaşayabilir olacağı da bir kenara not edilmelidir.

Kısacası Kıbrıs’ta çözüm ancak bunu iki taraftaki halkın gerçek anlamda talep etmesi ile hayat bulabilir.

Liderlerin tek başlarına bir uzlaşmaya varmış olmaları halkların desteği olmayacaksa bir anlam ifade etmez.

Bu nedenle müzakere süreci bir yandan devam ederken, diğer yandan da her iki halka da bu ada üzerinde birlikte hareket ederek ortak bir gelecek kurmanın, adanın her şeyini eşit koşullarda paylaşmanın önemi anlatılmalıdır.

Bu da var olan sorunları kaşıyıp büyüterek ya da yeni gerginlikler yaratarak yapılamaz.

Paylaşmak, saygı, empati ve geleceğe dönük ortak vizyon geliştirecek adımlar atmak bu dönemde esas olmalıdır.

Ancak bu şekilde kapsamlı çözüm hedefi ile çaba harcanan müzakere masasına katkı sağlanabilir.

Aksi yaklaşım ve davranışlar zaten iki halk arasında var olan sorunları derinleştirmekten başka bir işe yaramaz.

Ve liderlerin işini çok daha fazla zorlaştırır.

Gelinen bu kritik dönemeçte Rum liderliği Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın uyarı ve önerilerini dikkate almalıdır.

Çözüme giden yol zaten yeterince dikenli ve zor bir yoldur. Buna yeni dikenler ve zorluklar eklemeye gerek yoktur.