Yeter artık…

ads ads ads ads
11/12/2016

ads

Yusuf Kanlı Yusuf Kanlı


Büyük bir acı…

Onlarca vatandaşımız daha terörizm canavarına kurban evrildi…

Onlarca vatandaşımız ömür boyu terörün vücutlarında bıraktığı arazlarla yaşam mücadelesi verecekler…

Depresyondayım. Yıkıldım. Olur mu böyle kalleşçe saldırı? İnsanlar birkaç saat sevdikleri takımın oyununu izlemek, hoşça vakit geçirmek için stadyuma gidiyorlar… Güvenlik kuvvetleri onları korumak için önlemler alıyorlar… Bir terörist organizasyon tonlarca patlayıcıyla alçakça bir saldırı düzenliyor ve hayattan koparıp alıyor canları, canlarımızı…

Her ölenle, verilen her kurbanla aslında bizler de ölüyoruz. İnsanlığımız ölüyor. Vicdanımız ölüyor.

Nasıl oluyor da böyle alçakça gelişmelere göz yumabiliyoruz? Nasıl oluyor da bu kadar beceriksiz insanları bu kadar önemli pozisyonlarda tutabiliyor, tutulmalarına göz yumuyoruz? İlk defa mı istihbarat zafiyeti? Hayır… Son olacak mı? Hayır.

Cumhurbaşkanını, başbakanını, hükümetini koruyamayan, devletine yönelik saldırıyı görüp bildiremeyen, önlem alınmasını sağlayamayan istihbarat teşkilatı ne işe yarar?

Ayıp mı sorması? Yasak mı sorması? Nerede bu devletin istihbarat teşkilatı?

Hani şimdi bütçe görüşmeleri yapılıyor ya, niye ayırıyoruz onca parayı, örtülü ödenekleri imkanları eğer istihbarat teşkilatı güvenlikli bir ülke yaratılmasına katkı koymayacak ise? Yoksa “Teşkilat-ı Mahsusa” dönemine mi döndük?

Tuz da kokuyor, tuzun konduğu kap da…

Bunalıyorum… Depresyondayım… Ölen evlatlarına ağıt yakan, canlarını kaybeden, babalar, anneler… Yavuklusunu kaybeden kadını, erkeğiyle gençler… Babalarından analarından koparılan çocuklar ve feryatları… Gözlerimin önünde… Kulaklarımda…

Bu ülke böyle olmamalı, bu durumlara düşmemeliydi…

Milliyetçisi işbirlikçi, demokratı işgüzar, işadamı şakşakçı, yargı erki “emredin efendimci”, gazetecisi kalemşor olmamalı bu ülkenin…

Olduğu zamanlarda ne olur?

Yaşıyoruz ibretlik halimizi hep beraber, yarından ümidimizi kaybetmiş, dillerimiz, ellerimiz kelepçeli, ruhlarımız hapis…

Bağışlayın kurban verdiğimiz polislerimizin, gençlerimizin, yavrularımızın, tıp eğitimi görmekte olan evladımızın babaları, anaları… Bu ülkeyi hep beraber bu hallere getirdik.

Ne diyor içişleri bakanı? Türkiye hem PKK, İŞİD hem de FETÖ örgütlerinin hedefinde imiş… Kardeş, sen ne için maaş alıyorsun? Niye görevdesin? Eğer bu saldırıları engelleyemiyor, can ve kan akımını durduramıyorsan, bırak başkası yapsın görevi, bırak ağlamayı…

Bunalımdayım. Şoktayım. Türkiye bu açıları yaşamamalı…



* * *

Rumlar panikte, Erdoğan da beşli zirvede

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 12 Ocak’ta yapılması planlanan Kıbrıs beşli zirvesine katılacağı açıklandı. Gerçi biz beşli zirve diyoruz ya bu toplantıya kimlerin katılacağı hiç de belli değil. Rumlar BM Güvenlik Konseyi beş daimi üyesini de, Avrupa Birliği’ni de masada istiyor, bizimkiler hala daha beşli diyor…

Yine de Erdoğan’ın katılacağını açıklaması büyük haber oldu.

Rumlar panikte.

Hala daha katılıp katılmayacağı kesinleşmeyen Yunanistan darmadağın… Gitse bir dert, gitmese perişan…

Hani Türkiye çözüm istemiyordu? Hani Türkiye ayak sürüyor, Mustafa Akıncı’nın önünü açmamakta direniyordu?

Hodri meydan…

Dağıldı Rum tarafı… Milli Konsey darmadağın oldu.

Papazın da desteklediği DİKO ve küçük partiler kazan kaldırdı. AKEL onlara katılmadı ama “Tek asker kalmayacak, Türkiye’ye üs falan verilmez” diye bir taş da o koydu Nikos Anastasiades’in önüne…

Ne olacak şimdi?

Adadaki görüşmelerde ilerleme sağlanıp gidilecekmiş 9’undaki üçüncü Mont Pelerin seferine.

Harita falan konulmayacakmış masaya, toprak konusu tamamıyla bitecekmiş 12’sindeki zirve öncesinde…

Birileri hayal görüyor.

Tamam bizim ekip acemi değilse bile acul. İyi niyet ve empati ile iş görülebileceğine hala daha inanıyorlar.

Bu bir zafiyet ama belki de avantaj da… Rumlar bizim ekibin insaniyetini gördükçe zayıflık zannıyla bastırdıkça bastırıyor, işi iyice zora sokuyor.

Karpaz federal bölge olacakmış… Güzelyurt federal bölge olacakmış. Mevcut nüfus göç etmeyecek, eski sahiplerine evleri, bahçeleri verecek, Türklere de aynı bölgede iskan imkanı sağlanacakmış… Çok romantik değil mi? İnsanları evlerinden mülklerinden çıkarttıktan sonra nereye yerleştirildiklerinin ne önemi olacak? Evet o evler eski Rum mallarıydı. Peki 1974’den bu yana oturanın hiç mi hakkı yok? Tazminat falan yöntemler bulunamaz mı?

Olacak değil ya, hikayeler etrafta dolanıyor işte.

Dört özgürlük olacak, Rumlar istedikleri gibi Kuzey Kıbrıs’ta dolaşacak, ev-iş sahibi olacak, yerleşecek ise, ne iki kesimlilik, iki toplumluluk ne de federasyon bir anlam ifade eder, varılacak sonuç adı değiştirilmiş 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’dir. O kadar.

Bunu kabul ediyor muyuz? Türkiye’nin garantisinin de olmadığı veya olmadığı anlamına gelecek kadar sulandırıldığı bu yeni devlet 1960’ın da gerisinde olacaktır.

Bizim Akıncı ekibi empati içerisinde ne yapar bilemem ama Erdoğan buna “One minute” çeker kesin… Güzelyurt verilecekmiş, federal bölge olacakmış. Karpaz federal bölge olacakmış.

Erdoğan faktörünü iyi hesaplamalı Rumlar. Malum, evdeki bulgurdan olma durumu da olabilir, sağı solu belli olmaz Erdoğan’ın… 

11/12/2016 16:43
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Yeter artık…, yusuf kanlı
MANŞETLER

HK Yusuf Kanlı

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.