Yunanistan konusunda AB çok dikkatli olmalı

ads ads ads ads
03/02/2015

ads

Ozan Ceyhun Ozan Ceyhun


Avrupa Birliği söz konusu olduğunda ve konuyla az çok ilişkili herkes Yunanistan’ın bugün içinde bulunduğu durumun aslında yeni olmadığını çok iyi bilir. Yunanistan’ın ülke olarak „gerçeği yansıtmayan rakam ve istatistiklerle“ yıllarca „durumu idare ettiği“ ve yaşanan „iflasın kaçınılmaz“ olduğu da biliniyordu.

Kısacası Yunanistan bugün bu halde ise AB bu konuda „sorumluluk“ taşımakta.

Dünya genelinde „resmin tamamına“ baktığımızda özellikle DEAŞ ve terörizmle mücadele alanında AB büyük sorunlara sahip. Son açıklanan bir rapora göre DEAŞ aldığı tüm darbelere rağmen güçlendi. „Koalisyon güçleri“ DEAŞ’e karşı uçaklarını bölgeye yolladı. Teröristlere bomba, halka yardım paketi attığını açıkladı. Ama gerilemesi beklenen örgüt, azalmadı çoğaldı! Suriye'nin yarısından fazlasına yayıldı. Son 4 ay içinde büyüdüğü fark edildi. Neredeyse Suriye'nin yarısını ele geçirdi! Üstelik „koalisyon güçlerinin“ Kürtler için attığı her 5 yardım paketinden 4'ünün DEAŞ’in eline geçtiği de öğrenildi. Kısacası DEAŞ ve yabancı savaşçılarından kaynaklanan ve AB başkentlerini tehdit eden „terör sorunu“ her geçen gün daha da „tehlikeli“ bir hale gelmekte.

AB’nin Ukrayna’da Almanya’nın yanlış politikasının peşine „takılarak“ „bir bataklığa girmişçesine“ içine düştüğü durum ise „akut bir sorun“ olarak sadece Rusya Ekonomi’si için değil AB Ekonomisi ve daha vahimi „enerji bağımlılığı“ açısından sürdükçe „çözümü daha da zorlaşan“ bir „dev sorun“ konumunda.

Üstelik AB’nin bugün gerek Güney Kıbrıs’a gerekse Yunanistan’a „Rusya ile ilişkiler“ nedeniyle tepki vermesi bölgedeki son yılları iyi takip eden gözlemciler için hiç inandırıcı değil. Lefkoşa’daki AB Büyükelçileri son on yıl içinde sürekli hükümetlerini uyardılar. Güney Kıbrıs ve Rusya arasında imzalanan „ekonomik işbirliği“, „güvenlik“ ve „Rus Donanması’nın Güney Kıbrıs limanlarını lojistik amaçlı kullanmasına yönelik“ anlaşmalar gizli imzalanmadılar. Güney Kıbrıs enerji alanında sadece AB üyesi olmayan ve günümüzde yanlış politikaları nedeniyle AB için büyük bir „yük haline gelen“ İsrail ve Mısır ile değil aynı zamanda Rusya ile de önemli işbirlikleri kararlaştırdı.

Güney Kıbrıs ve Rusya arasında gündeme gelen ve hiç bir şekilde AB’nin onayı ya da „fikri sorulmaksızın“ gerçekleşen „derin ilişkiler“ AB tarafından „dostlar alışverişte görsün“ tarzında eleştirilmiş olsa da uzun süre tüm bu gelişmelere kayıtsız kalınarak izlendi.

Ayrıca hem Güney Kıbrıs hem de Yunanistan halkının büyük bir çoğunluğunun sol, komunist ve „ABD karşıtı ve Rusya’ya sempati ile bakan“ siyasi grup ve partilere de verdiği destek doğru analizler yapanlar için hiç yeni bir olay değil. Güney Kıbrıs’ta yıllarca komünist bir parti olan ve geçmişte hep AB’ye karşı çıkmış AKEL iktidardaydı.

Yunanistan’da ise „Rusya’ya karşı bir eyleme“ katılacak sayının yüz mislini her zaman „ABD’ye karşı“ eylemlerde görmemiz mümkün oldu.

Tüm bu gerçeklerin ışığında onlarca yıl „ekonomik olarak kendi kendini yiyip bitirmesi“ bizzat AB tarafından seyredilen Yunanistan’da „AB karşıtlarının“ hem sağ hem de daha etkin oldukları sol cephede güçlenmesi kaçınılmazdı.

Almanya Şansölyesi Merkel’in Yunanistan’daki son seçimler öncesi seçmene yaptığı çağrılar özellikle Almanya’ya ve AB’ye karşı oyların patlamasına da katkı sundu!

Almanya son yıllardaki politikalarını gözden geçirmek zorunda. AB’de bu politikaları eleştirmeyip peşine takılmanın nasıl bir „hata olduğunu“ irdelemek zorunda.

Hatalar Suriye’de başladı! Türkiye’nin tüm haklı çağrıların karşı eli kanlı Suriye diktatörü Esed’e karşı müdahaleden kaçınıldı. Esed’in halkına yönelik kanlı baskı rejimi de DEAŞ için varoluş ve büyüme olanağını sağladı.

Ukrayna’da hatalı analizler sonucu „yanlış güçlerin“ desteklenmesinin ardından parçalanan ve „kaos içine itilen“ bir Ukrayna ve diplomatik olarak özen gösterilmeden atılan adımlarla „krizin derinleştirildiği“ Rusya ile bozulan ilişkinin vardığı nokta AB’nin bu konuda „özeleştiri“ yapmasını gerektirir bir halde.

İşte bu koşullarda Yunanistan ile olan ilişkiye bugüne kadar olduğundan çok daha dikkatli yaklaşmalı AB.

Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz’un Atina’da gerçekleştirdiği „sondajdan çıkan sonuç“ açık. İki tarafında „ciddi bir diyalog ortamına ihtiyacı“ var.

Yunanistan’ın AB ve IMF’ye toplam 315 milyar euro borcu olduğunu biliyoruz.

Yunanistan’ın yeni Maliye Bakanı Yanis Varoufakis, seçim sonrası beklendiği gibi borçlarla ilgili olarak „Troyka’ya“ rest çekmişti. Yunan Bakan Varoufakis, “Çürük temeller üzerine kurulmuş „Troyka“ ile çalışmayacağız. Konuyu Euro bölgesi liderleriyle görüşeceğiz” demişti. Buna benzer söylemleri seçimler öncesi ve sonrası yeterince dinledik.

Ancak en son bir açıklama yapan Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras borçların ödenmesi konusunda „Troyka“ ile bir anlaşmaya varılacağından emin olduğunu söyledi. Aleksis Çipras, Avrupa Birliği, Avrupa Merkez Bankası ve IMF’e olan borçlarını ödeyeceklerinin altını çizdi. Yunan Başbakan Çipras, “Farklı bakış açılarına rağmen herkesin çıkarına olacak bir anlaşma sağlanacağından eminim” dedi.

Yunanistan’da sadece bu alanda „çelişkili açıklamalar yapmamakta“. Yunanistan’da son yıllarda „radikal çıkış ve vaatlerin“ değil „akılcı adımların“ uygulamalara yansıdığı gerçeğini unutmamalıyız.

Türkiye ile olan ilişkilerine yönelik olarak bir yandan dostça açıklamalar yapılırken diğer yandan kışkırtıcı eylemler de gündeme gelmekte. Kıbrıs Sorunu ile ilgili olarak da çok çelişkili yaklaşımları oldu son günlerde Yunanistan’ın.

İşte bu noktada Yunanistan’ın içinde bulunduğu „karmaşık“ ortamı doğru analiz eden Türkiye „dostça mesajlar“ vermeyi sürdürmekte. Ege Denizi’nde bir kaya parçası olan „Kardak kayalıklarına çelenk bırakan“ kışkırtıcı tavırlar Türkiye tarafında „hiç bir şansa“ sahip değiller.

Türkiye’nin seçim sonrasının Yunanistan’ı ile „özenle“ ve „tüm diplomatik becerileri“ sunarak yürüttüğü ilişki aslında AB için „güzel bir örnek“.

AB ve Yunanistan arasındaki „krizin“ derinleşmemesi için „Şansölye Merkel’in bir süre susmasında“ ve „Almanya’nın Yunanistan’a yönelik sert açıklamalar“ yapmamasında yarar var.

Brüksel’de bazıları bu görüşüme „dudak kıvıracak“ olsa da AB’nin Yunanistan nedeniyle Türkiye ile daha fazla sıkı bir işbirliğine ihtiyacı olduğunu belirtmeden edemeyeceğim. Aynı DEAŞ ile mücadele ve Ukrayna nedeniyle gündeme gelen Rusya ile olan krizin de daha da „derinleşmemesi“ için Türkiye ile işbirliğine ihtiyacı olduğu gibi.

Gerçek bu! 

03/02/2015 12:13
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: ozan ceyhun
MANŞETLER

HK Ozan Ceyhun

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.