Zavallı…
26/01/2018
Ahmet Okan
Hava bugünkü gibiydi.
Yağmurlu.
Sarayönü ana baba gününe dönmüştü ortalık toz duman.
27-28 Ocak olaylarının yaşanmasına dakikalar vardır.
Kıbrıs hakkında görüşmeler sürüyor, çoktandır seslendirilen Taksim meselesi kızıştırılıyordu…
…
Orta yerde bir plan vardı ama kimse bunun nasıl şekilleneceğini bilmiyordu…
…
O sıralarda Aynalı, durduğu kahve önlerinde birkaç kuruş karşılığında Hasanbulliler destanını okuyordu.
Hasanbulliler destanına bakılacak olursa, bu dağ gerillaları İngiliz askerleri ile vuruşurken Lefkoşa’ya da gelmişler, uyarsa Büyük Han’a baskın yapacaklardı ya da destanı yazan bunu temenni ediyordu ama evdeki hesap çarşıya uymamıştı.
Destanda şöyle denir:
Gitsinler saldırsınlar Büyük Han’ı bassınlar
Er veya geç onlar madem ki aranırlar
İki gece bir da gün şeherde geçirdiler
Planladıkları gibi ama becermediler
…
Memlekette sokaklar başka konuşurdu, sömürge yetkilileri başka konuşurdu.
Hiçbir zaman evdeki hesap çarşıya uymazdı!
İngiliz’in aklına sır ermezdi!
…
27-28 Ocak kargaşası olmuş, İngiliz Sarayönü’nü sis bombalarına gömmüştü ki ölenler kalanlar vardı.
O sıralarda işte,
İngiltere gazetelerinde haber üstüne haber çıkıyor,
Kıbrıs planları açığa vuruluyordu.
Nitekim daha cumhuriyet kurulmadan adaya Türk askeri geleceği yolunda haberler veriliyordu.
Bir iki seneye kalmazdı bu iş eli kulağındaydı.
Cumhuriyet kurulacaktı ama Taksim ne olacaktı.
O günlerde Londra’da bir konuşma yapan Sir Hurry Luke şunları belirtiyordu:
“Taksim Kıbrıs’a muvaffakiyetle tatbik edilebilir. Kıbrıs, Taksimi imkansız kılacak derecede küçük değildir. Kıbrıs’tan küçük nice adalar taksim edilmiş ve bugün bunlarda herhangi bir huzursuzluk olmamıştır.”
…
Dediğimiz gibi memleket küçüktü,
Sokaklar başka konuşsa da planlar başka türlü yapılıyordu.
İngiliz bin bir manevra yapıyordu.
Neticede cumhuriyet kurulmuş adaya hem Yunan hem Türk askerleri gelmiş
Enosis de Taksim de yasaklanmıştı…
…
Evdeki hesap çarşıya uymamıştı!
Sonra, seneler geçecek çok şeyler yaşanacaktı.
Nihayetinde ada ikiye bölünmüş olacak,
Anayasaya bir tarafa çalışacaktı!
…
Bir ülkeye herhangi bir ülkenin askeri bir kere girmiş olsun!
Çıkması zordur.
Hele de fetih zihniyetinde olan ülkeler için mesele başka boyuttadır…
…
Anlaşılan odur ki, bugün için komşularımız da adanın durumundan memnundurlar!
Kılları kıpırdamadığına, her seferinde çözüm süreçleri bertaraf olduğuna göre,
Keyiflerine diyecek yok.
Üstelik onların bir reisleri de yok!
Onlara talimat gelmiyor.
Daha çok kilise yapmak için herhangi bir yerden baskı altında değiller.
Daha çok dinci olmaları için telkinde bulanan da yok.
Kültürlerini, benliklerini, onurlarını darbeleyen de yok.
Olsa bile kendi kendilerine yaparlar ancak!
Bu durumda,
Ne diyelim…
Zavallı Kıbrıs Türkü!
Daha çok şeyler göreceğe benzer…