Zorla güzellik olmayacağını artık anlasak

ads ads ads ads
25/04/2018

ads

Mete Tümerkan Mete Tümerkan


Annan Planı referandumunun üzerinden on dört yıl geçti.

Dönemin Rum Lideri Spiros Kiprianu’nun federal bir çözümü öngören ‘Cuellar Belgesi’ni imzalamadan önce geri dönecek diye New York’tan ayrılıp, geri dönmemesinin üzerinden de otuz iki yıl geride kaldı.

Kıbrıs’ta iki toplumlu, iki kesimli federal bir çözümü öngören üst düzey anlaşmaların imzalanmasından bu yana da kırk yıl geçip gitti.

Kuşaklar değişti.

Bu arada adada bölünmüşlük daha da kalıcı bir hal aldı.

Biz hep ‘Kıbrıs’ta barış engellenemez’ deyip durduk, federal bir çözüm için kavga verdik.

Ve federal çözümü birçoğumuz tek çözüm yolu olarak gördü.

Hala da görmekte direniyor.

Ama gelin görün, ki karşı taraftakiler federal bir çözümü istemiyor.

Federal bir çözümü bizim gibi anlayıp, ‘Kıbrıs’ta barış engellenemez’ diyenlerimiz gibi tarif etmiyor.

Kıbrıs Rum tarafı elinde tuttuğu Kıbrıs Cumhuriyeti ünvanını ve onun sağladığı avantajları Kıbrıs Türkleri ile paylaşmak istemiyor.

Kıbrıs Türkünü eşit taraf olarak görmüyor.

Onların bireyler olarak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin çatısı altına girmesini istiyor.

Rumlar üniter bir yapıyı savunuyor.

Bu nedenden ötürü yetki paylaşımını ve karar mekanizmalarında Kıbrıslı Türklerin en az bir kabul oyu ile kararların alınması şartını red ediyorlar.

Etkin katılıma sıcak bakmıyorlar.

Sonuçta bugüne kadar müzakerelerin bir çoğu tarafların federal çözüme bakıştaki vizyon farklılığı nedeni ile çöktü.

Bu arada Kıbrıs Rum tarafında federal çözüm konusu doğru düzgün bir şekilde bugüne kadar tartışılmadı.

Rum kamuoyu iki bölgeli, iki tarafın siyasi eşitliği temelinde bir federal çözüme zihinsel olarak hiç hazırlanmadı.

Rum halkı siyasiler tarafından her zaman 1974 öncesi koşullara geri dönüleceği söylemleri ile yaşamını sürdürdü, beklentilerini buna göre şekillendirdi.

Son olarak Crans Montana’daki Kıbrıs Konferansı çökerken, Rum Lider Anastasiades halkına Kıbrıslı Türklerle yetki paylaşımına gidilecek bir çözümü anlatıp kabul ettiremeyeceğini ortaya koydu.

Bundan on dört yıl önce AKEL’i ile DIKO’su ile ve bir kısım DISI’lisi ile Rum halkı ezici bir çoğunlukla uluslararası kamuoyunun da büyük destek verdiği Annan Planı’nı kabul etmedi.

Tüm bunlar yaşanırken zaman akıp gidiyor.

Gelişmiş ülkelerde kararlar alınıp, gelecek planlanırken veriler hep dikkate alınıyor.

Bizim de artık elimizdeki verilere bakarak geleceğimizi daha iyi şekillendirmek için fikir eksersizleri yapmaktan ve adımlar atmaktan korkmamamız gerek.

Duygusallıkla ya da romantizmle bir şeylere takılı kalarak daha iyi bir gelecek kurgulayamayız.

Açık görüşlü olmalı ve Kıbrıs Türk halkını özne yapacak şekilde bundan sonrasını birlikte planlayabilmeliyiz.

Görünen köy kılavuz istemez. Rumlar bizimle yetki paylaşımına giderek, federal bir çözümde ayni çatı altına girme niyetinde değil.

Olabilecekleri konsunda da en küçük bir işaret vermiyorlar.

Ama biz inatla federal çözümün peşinde koşacağız ve bir gün onları da belki ikna edebileceğiz diye tükeniyoruz.

Kaybediyoruz.

Tükenmek ve kaybetmek istemiyorsak aklımızı başımıza alıp gerçekçi bir şekilde meseleye bakmalı ve buna göre hareket etmeliyiz.

Yoksa sloganların büyüsünün arkasından giderek kendimizi bitireceğiz ve yarın çok geç olacak.

25/04/2018 09:47
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Zorla güzellik olmayacağını artık anlasak, Mete Tümerkan
MANŞETLER

HK Mete Tümerkan

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.