Hatalar zinciri, meseleyi bu noktaya getirdi…
17/04/2025












Ali Baturay
Bazılarımız hatta çoğumuz komplo teorilerini severiz, neme lazım…
O komplo teorilerine göre, “Birileri bizim için gizli zararlı planlar yapıyor, tuzaklar kuruyor ve aslında normalde düşünülenin tam tersi yapılarak amaca ulaşılmak isteniyor…”
Yani normal düşünce tarzının tam tersi işler…
Azımsanmayacak kadar insan, “orta eğitimde başörtüsü” sorununun isteyerek yaratıldığını, maruz kalınan kaosun, karmaşanın, “gizli bir amacın” hayat bulmasını tetikleyeceğine inanıyor.
İnsanların, öfkeli, tepkili, patlamaya hazır boma gibi olması, yani uyanması dolayısıyla bir harekete hazır olması, indirekt yapılmak istenen bir eyleme hizmet edermiş…
Bazen direkt yapılan işler, o işi yapmak isteyenlerin duruşu, siyaseti ile çelişkili gibi görülür ve bunu başka yöntemlerle yaparlarmış.
Bunu bazı sinema filmlerinde ya da dizilerde de görüyoruz…
Bazıları da bir simülasyonun içinde yaşadığımızı, gerçek dünyayı taklit eden sanal gerçeklik içinde birilerinin bize biçtiği rolleri oynadığımızı düşünür. Bu da bize Matrix filminden miras bir düşünce…
Yani ne demek mi istiyorum? Galiba ben de bu komplo teorilerine inanmaya başlıyorum. Yani söylenenler kadar derin olmasa da bir şeyler var gerçekten, bir şeyler pişiriliyor.
Tersten mi yoksa düz mü, direkt ya da indirekt mi bilmiyorum ama bir şeyler yapılmak isteniyor. Son zamanlarda yaşadıklarımızı çok da normal bulmuyorum.
Bunun bir toplum mühendisliği olduğuna da inananlar var, eşikteki bir politika değişikliğinin habercisi olduğuna da…
Ne isterse olsun, yorucu, yıpratıcı olduğu aşikâr.
Gündemi gereksiz işgal ettiği için de esas sorunlarımızı perdeliyor, gündemden düşüyor. Yapılması gereken işler beklerken, herkes yapay gündemle ilgileniyor.
Yapılmak istenenin, toplumu gererek pişirilmesi doğru değildir.
Türkiye Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral’ın Başbakan Ünal Üstel’e yönelik hakaret ve aşağılama dolu açıklaması, günlerdir tartışılan bu meselenin zirve noktası oldu.
İşin bu noktaya gelmiş olması gerçekten üzüntü vericidir.
Görüyor musunuz, oralardan birileri, hem de önemli makamlarda bulunan birileri, buralardan en yüksek makamdaki kişilere çok çirkin nitelemeler, hakaretler yapabiliyor.
Evet hoş değil, evet kınanmalı, evet bir daha olmaması için bir şeyler yapılmalı ama neden böyle oldu, neden iş bu raddeye geldi?
Başta komplo teorilerinden, simülasyondan falan bahsettik ama her ne olduysa oldu, meselenin bu raddeye gelmesi yine Başbakanın ve hükümetin yüzündendir.
Resmen kendi kazdıkları kuyuya düştüler, kendi yarattıkları kaosun mağduru oldular. Kimse kusura bakmasın ama gerçek budur.
Bakıyorum da Başbakana yapılan hakaret sonrası herkese bir cesaret gelmiş, suya sabuna dokunmak istemeyen, kenar kenar yürüyen, daha önce başkalarına yapılan hakaretleri kınayan açıklamalara, haberlere, paylaşımlara beğeni dahi atamayan, bakıp çekilenler şimdi sert açıklamalar yapıyor.
Bu toplum ne hakaretler gördü ne aşağılamalara uğradı da şimdi Başbakana destek açıklamaları yapanlar onları haklı bile görmedi, hatta haksız buldu.
Muhalefetteki siyasilere, milletvekillerine ya da sivil toplum örgütü temsilcilerine yapıldığında makbuldür de Başbakana yapılınca kıyamet mi koptu?
Hade bakalım, girdiğiniz sıraya; açıklama yapmayan, kınamayan kalmasın, en güzel methiyeyi, en güzel sözü kim bulacak, yarışın bakalım.
Başkasının mağduriyetini görmeyen/ göremeyen, anlamayan/ anlayamayan, kendi tarafına gelince bu kadar yaygara koparırsa, işte ben de bunları söylerim.
Bu memleketin kırmızı çizgisi mi Başbakan? Yoksa buradan bir kahraman mı yaratılmaya çalışılıyor? Hiç uğraşmayın, bu saatten sonra buradan kahraman da mazlum da çıkmaz.
Sakın Başbakanın hakarete uğramasını haklı bulduğumu, sıradan bir olay olarak algıladığımı sanmayın. Hayır çok ciddi bir olay olarak görüyorum, şiddetle kınıyorum, üzülüyorum ve hatta Başbakan nezdinde hepimize yapılmış bir hakaret ve aşağılama olarak algılıyorum.
Moral bozucu bir durumdur ama bu ülkedeki düzenin sürdürülebilir olmadığını gösteren bir olaydır bu. Bundan ders alınacak mı? Hayır, hiç sanmam. Bu olayın, dirayetsiz, biat eden siyasetin bir sonucu olduğunu görebilecekler mi?
Kendini ifade edemeyen, ülkesinin hassasiyetlerini anlatamayan, duruşu olmayan siyasetin sonucu… Kusura bakmayın ama eğer kendinizi mağdur hissediyorsanız, yarattığınız düzenin mağdurusunuz. Birilerinin iteklemesiyle bir yere gelmişseniz, oranın dikeni size battığında canınız acımasın, acısa da belli etmeyin, çünkü kendiniz ettiniz kendiniz buldunuz… Hatalar zinciri meseleyi bu noktaya getirdi…
Umarım bir daha böyle bir şey yaşanmaz, umarım bu gerginlik bir son bulur.
O kadar sorunumuz var ki bir de bunlarla uğraşmak gerçekten çok yorucu, çok yıpratıcı, çok moral bozucu…
- Her olaya parti menfaati üzerinden bakmayı bırakın artık…
- Daha ne kadar şaşıracak ne kadar şok olacağız?
- Halkın ender memnun olduğu, düzgün giden işleri de bozmayın…
- Hade Bakalım Artık, Gerçek Hayata Dönün
- Rum Hükümetinin, Kıbrıslı Türkleri yargılama adımlarını yalnızca izleyecek misiniz?
- Bu ülkeye zihniyet devrimi şarttır
- İşletmelerin sorununu çözmüyor ama üzerlerine resen vergiyle gidiyorlar…
- Bizi laf salatasına gömmekten vazgeçin artık…
- “Özgürgün Sendromu” Nedeniyle Yeşilırmak’ın Dokunulmazlığı Kaldırılamadı
- Kendi vatandaşlarınızı Türkiye medyasına kötülemekten vazgeçin…
- TÜM YAZILARI için tıklayınız






