Lefkoşalının 2012 yılında yaşadığı batma kâbusunu, Mağusalı da yaşayabilir…

ads ads ads ads
11/08/2021

ads

Ali Baturay Ali Baturay


Birkaç gün önce yazdığım Mağusa Belediyesi’yle ilgili yazı nedeniyle çok sayıda telefon ve mesaj aldım…

   Mağusa Belediyesi’nden canı yanmış, mağdur edilen, memnun olmayan çok sayıda insan var.

   “Bir dokun bin ah işit” misali, birçok kişinin sıkıntılarını, sorunlarını dinledim.

    Yazıyı beğenmeyen, tepki gösterenler de vardı tabii…

    Bir grup insan “Mağusa Belediye Başkanı İsmail Arter, iyi insandır” deyip duruyor.

    Ben hiçbir zaman “İsmail Arter kötü insandır” demedim ki, demem de…

    Benim belediye başkanının kişiliğiyle ilgili bir sorunum yok, iyi insan olabilir ama iyi insan olması belediyeyi iyi yönettiği anlamına gelmiyor.

    Başkan iyi insandır diye, belediyenin düştüğü kötü durumu görmeyelim mi, şikayetlerini dile getiren insanları dinlemeyelim mi?

    Yerel yönetimlere başkan seçerken de genel seçimlerde milletvekili seçerken de hep aynı hatayı yapıyoruz, iyi insanlar bizi felakete sürüklüyor.

     İyi insan, neye göre iyi? İyi bir dost, iyi bir arkadaş başka bir şeydir, başarılı olacak kişiyi seçmek başka bir şey… Her şeye duygusallık, dostluk, ahbaplık karıştırıyor, sonra da işin içinden çıkamıyoruz.

     Lefkoşa’da oturup da Mağusalının işine karışmamamı, uzaktan gerçekleri göremeyeceğimi söylüyorlar.

     Hayatımın büyük bir bölümü Mağusa’da geçti, şu anda Mağusa’da akrabalarım var, arkadaşlarım var, okurlarım, izleyicilerim var.

     Mağusa’dan bilgiler alıyorum, hem biz gazeteciler yalnızca yaşadığımız kentin sorunlarını yazmıyoruz ki, ülkenin neresinde bir sorun varsa, onu kendi sorunumuz sayar, haber yapar, köşe yazımızda irdeleriz.

     Belediye başkanına yakın çevreler; “Madem çok bilin, gel sen yönet belediyeyi” veya “Kendine çok güvenirsen gel aday ol bakalım” diyorlar…

     “Sen çok bilirsen gel yönet/ gel sen yap” sözünü hiç sevmem, benim işim gazetecilik, sevdiğim ve yapabileceğime inandığım için bu işi yapıyorum. Ben zaten yapabildiğim işi yapıyorum.

    Herkes de kendi işini tamam yapsın… “Yapabilirsen gel sen yap” demek, sorumluluktan kaçmak demektir.

    Aşırı, gereksiz istihdamlara yapılan eleştirilere cevap olarak, “Bu adamın suçu insanlara ekmek parası vermek mi?” diyorlar.

    Bir kurum kapasitesinin üzerinde personel istihdam ederse, yeni gelen insanlara ekmek vermiş olmaz, yenilerle birlikte eskileri de yani tüm personeli işsiz kalmakla yüz yüze bırakır. Başkan ekmek parası veriyor gibi görünüyor ama aslında belediyenin ve kentin geleceğini riske atıyor.

    Ekonomik akılla yönetilmeyen tüm işyerleri, tüm kurumlar batmaya mahkumdur. Eğer bu belediye başkanı, bir belediyenin başında değil de özel bir şirkette olsa, şirketi de bu şekilde yönetse, borca batırsa, iş yapamaz hale gelse, onu beş dakika orada tutarlar mıydı? Peki belediyede neden böyle olsun?

   Diyorlar ki; “Belediyede sorun yok, abartılıyor, olur böyle şeyler…”

  Sorun yok ha? Personelin maaşlarının geç ödenmesi, örneğin, geçen ay en son grubun ayın 15’inde maaşlarını alabilmesi sorun değil midir?

  20 aydır ek mesailerin ödenmemesi sorun değil midir?

  Emekli olan dokuz personelin yaklaşık bir yıldır kıdem tazminatlarını alamaması sorun değil midir?

   Belediye Kooperatifi’nden (BEM-KOP) alışveriş yapan veya kredi alan, 179 çalışanın maaşlarından kesinti yapan belediyenin, haziran- temmuz aylarını içeren bu paraları yatırmaması ve bu insanların faiz ödemesine neden olması sorun değil midir?    

   Belediyenin araç, gereç ve malzeme eksikliği çekmesi ve bu yüzden kente hizmet veremez hale gelmesi sorun değil midir?

    Belediyenin piyasaya borcunu ödemediği ya da geç ödediği için, esnafın belediyeye kredili mal vermek istememesi sorun değil midir?

    Belediyenin sürekli borçlanması, borçla borç ödemeye çalışması ve süratle batağa saplanması sorun değil midir?

    Bunların tümü de sorundur, hem de ciddi sorunlardır. Zaten bugün basın açıklaması yapan Mağusa Türk Genel İş Sendikası da bu sorunlara dikkat çekmiş, parasal sorunların gün geçtikçe kötüye gittiğini vurgulamıştır.

   Sendika, geçici personel üzerine baskı ve tehdit uygulandığını da vurgulamış, personelin sosyal medya paylaşımlarını, yorumlarını hatta beğenilerini takip eden bir ekip olduğunu belirtti.

   Bu ekip paylaşım yapan personeli arayıp tehdit ediyor, paylaşım ve beğenileri kaldırtıyormuş…

   Bu konuda beni arayanlar oldu, belediyeyle ilgili yazdığım yazıyı ve yaptığım programı beğenenlere uyarı gitmiş… Bunlar suçluluk psikolojisi göstergesidir.

    Gittikçe artan bu sorunlar, bu belediye başkanı göreve gelmeden önce yoktu. Tümü de iki dönemdir, kötü bir yönetim gösteren bu belediye başkanı dönemi oldu.

   Sendika, bugünkü açıklamasında; gereksiz borçlar ve faiz ödemeleri olduğunu, gereksiz harcamalar yapıldığını, çok yüksek izaz ikram ve hediye giderleri bulunduğunu, adama göre iş anlayışıyla aşırı istihdam yapılıp bazı bölümlerin şişirildiğini, tüm bunlar nedeniyle de mali durumun bozulduğunu, parasal sorunlar yaşandığını vurguladı…

    Halen bazı kesimlerin bunları göremiyor oluşuna ya da normal karşılamasına anlam veremiyorum.

    Bazıları bana tepki gösterirken; “Tek sorunu olan yer burası mı?”, “Ne olacak ki; devlet de kötü yönetilmiyor mu?”, “Politikada 30 yıl görev yapıp da hiçbir başarısı olmayan milletvekilleri yok mu?” gibi sözler söylüyor.

    Bazı kesimler kötü yönetilmeyi normal sayıyor, batacak, iş yapamaz hale gelecek ama bu durum normal sayılacak, “başarısız milletvekilleri olduğu için, başarısız belediye başkanı da olabilir” diyecek. Gerçekten akıl alır gibi değil…

   Mağusa Belediyesi’nin şu andaki durumu Cemal Bulutoğulları dönemi Lefkoşa Belediyesi’nin batış sürecini anımsatıyor. Mayıs 2010’da Lefkoşa Belediyesi için “batabilir” uyarısı yapılmış ama dikkate alınmamıştı, nitekim Şubat 2012’de belediye batmış maaş ödeyemez ve hiçbir iş yapamaz hale gelmişti.

    2012 yılı Lefkoşalı için şubattan aralık ayına kadar tam bir kâbusa dönüşmüştü. Personel grevler, eylemler yapıyor, olaylar yaşanıyor, tutuklamalar oluyordu. Personel evine ekmek götüremez olmuştu, personelin büyük bir bölümünün psikolojisi bozulmuştu…

    Lefkoşa, çöpe gömülmüştü, tam bir çöp kente dönüşmüştü… Canı yanık belediye personeli UBP binasını da basmıştı… 2013’te Cemal Bulutoğulları istifa etmişti ama belediyenin kendine gelmesi yıllar sürdü, hatta halen o günlerin borçları ödeniyor…

    Bunlar unutulmuş olabilir, o yüzden hatırlatayım dedim. Mağusa’nın bugünkü halleri, Lefkoşa’nın o günkü hallerine çok benziyor…

   Kriteri “iyi insan” olarak görenlere ve bu yüzden bana kızanlara hemen şunu hatırlatayım, Lekoşa’nın battığı dönemde belediye başkanı olan Cemal Bulutoğulları da aynen bugünkü Mağusa Belediye Başkanı İsmail Arter gibi çok iyi bir insandır… Bilmem anlatabildim mi?   

11/08/2021 21:16
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: ali baturay
MANŞETLER

HK Ali Baturay

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.