Nereye kadar?
25/05/2021
Cenk Uzunoğlu
Bir yıl önce tam da bu günlerde virüsün iyice korku saldığı ve nasıl mücadele edileceği ile ilgili her kafadan farklı seslerin çıktığı günlerdi. Maliyeden emekli annem bu karmaşıklığı kastederek “devletin işi çok zor böyle günlerde övgüde cömert eleştiride cimri davranmak gerekir, ona göre yazılar yaz” demişti. “Onun da bir sınırı var, yapma anne” deyince de “bakalım bizlerin karşılaştığımız zorluklara rağmen sizleri nasıl büyüttüğümüze eşdeğer hikayeler ile bu yeni nesil de bu süreçten çıkabilecek mi” diye de ekledi.
Korona virüs ile mücadeleyi kimin hangi yolu izleyerek yönettiği ya da yönetemediği konusunu bir şekilde aştıktan sonra sıra bu virüsün yarattığı ekonomik ve sosyal hasarın paylaşılmasına ve tedavi edilmesine geldi.
Virüs ile mücadele yakın bir tarihte son bulacağı umudu ile bize özgü hoşgörü ve sabır gösterilerek de yapıldı. Bunu göz ardı etmeyin. Bundan sonra verilecek sınav da değerlendirmesi de çok farklı olacak.
Kapanmayı ekonomik çöküşe sebep gösterenler açılınca yaşanacak esas hayal kırıklığı karşısında hangi gerekçe ya da umuda sarılacaklar? Toplum için esas kırılma noktası ya da stres testi orada olacak. Pandeminin yarattığı ortam kamu maliyesi dengelerini, tutumluluk ve etkinlik ile ilgili konuların gündeme getirilmesi ve mesafe alınması için bir fırsat penceresi olabilirdi. Olmadı. Pandemi gerekçe olacağına, pandemi gerekçe gösterilerek yan gelip yatıldı.
Yakındır bu adada Kıbrıs Türkünün sürdürülebilir bir geleceği var mı yok mu hep birlikte görülecek. Yapılan mücadele zaman zaman tabiri caizse ‘’körün, sarhoşun evini bulduğu’’ gibi bir görüntü verdi, vermeye de devam ediyor. Bu görüntü bir yere kadar anlayışla karşılansa da ilerisi için umut vermiyor.
İçinden geçtiğimiz bu süreç ile ilgili kafamda şu görüntü canlandı. İçinde olduğumuz uçak tüm olumsuzluklara rağmen sallana sallana ve uçak içinde kayıplar vererek de da olsa piste iniyor ama havaalanından eve gidecek ne vasıta ne vasıtaya koyacak yakıt ne de ulaşım için yol kalmadığı her geçen gün ile su yüzüne çıkıyor.
Yıllardır oynaştığımız, hoşlaştığımız demokrasi oyununun gereği olan siyasetteki yarışın elde en son kalan ve Kıbrıs Türkünü temsil eden değerlerin kim tarafından teslim edileceği yarışına dönüştüğünü saklamaya çalışmak daha ne kadar sürdürülebilir?
Süründürülerek Kıbrıs Türkü hem madden hem de manen günden güne yok olurken körün ve sarhoşun evi bulma çabası ile idare etmek daha nereye kadar sürebilir?
- Denetim ve kontrol yarattığı algı kadar güçlüdür!
- Varlığımız var ağırlığımız yok siyaseti!
- İlk adım atılsa…
- İç siyasetteki “egemenler” onurlu çıkış kapısını bulabilir mi?
- Ara çözüm denense nelere yol açar?
- Başarının resmini hangi olguların oluşturacağı bellidir ama…
- Kıbrıs üzerinden ''milliyetçilik'' daha ne kadar sürdürülebilir?
- İngilizce veciz bir kelimenin düşündürdükleri
- Gönülden geçeni değil rasyonel olanı konuşabilmek
- Konjonktür neyi işaret ediyor?
- TÜM YAZILARI için tıklayınız