KENDİ ÜLKESİNDE BİR BALTAYA SAP OLAMAMIŞ, PROBLEMLİ İNSANLARI ÜLKEYE DOLDURUP, BU İNSANLARIN ÇOCUKLARININ OKULLARIMIZDA ADAPTE OLMASINI BEKLEMEK SAÇMALIĞIN DANİSKASIDIR

ZORLA ERKEKLERE SATILAN BİR KADIN İNTİHAR ETTİ; 12 YAŞINDA BİR ÇOCUK GÖÇMEN ÇOCUKLARI TARAFINDAN TECAVÜZ SALDIRISINA UĞRADI… ÜLKE AYAĞIMIZIN ALTINDAN HIZLA KAYIP GİDERKEN, AHLAKİ ÇÖKÜNTÜ SİYASETLE BAŞLADI, HER YERE SİRAYET ETTİ…

Son dört günde ülkemizde iki kez peşi sıra büyük bir ahlaki çöküntü ve dramatik olaya tanık olduk. Yaşanan olayların hepsinde de devlet denen yapının çaresizliğini, daha da kötüsü umursamazlığını gördük. Maalesef vatandaşın dert ettiğini ülkeyi yönetenler dert etmiyor

Bir makam koltuğu, gece kulübünde her akşam insanlık dışı muameleye maruz kalan bir kadının yaşadıklarından daha kıymetli. Okullarda artan şiddet olayları ise herhangi bir siyasetçinin gündeminde dahi yok. Bu son derece üzücü ve kahredici bir nokta değil de nedir?

Mağusa’da depremzede bir ailenin çocuğu ile Türkmen bir işçi ailenin çocuğu, Mağusalı bir çocuğa tecavüz etmek için plan yapıp bunu uygulamaya koyuyor. Okuldan kaçırıyor, metruk bir binanın içerisine sokuyor, şiddet uyguluyor, tecavüz girişiminde bulunuyor

Lefkoşa’da ışıl ışıl tabelaların arkasında her akşam onlarca kadın büyük bir dram yaşıyor. Devlet kendi eliyle bu kadınları çeşitli testlerden geçirip, erkeklerin sofrasına meze yapıyor. Pasaportlarını alınıyor, özgürlüklerini kısıtlanıyor, bedenleri ticari bir malzemeye dönüyor

Okullardaki şiddet olayları defa defa raporlara konu oldu. Artık Öğretmenler okullarda disiplini sağlayamıyor. Bu çok ciddi bir sorundur ve öğretmeni aşan bir sorundur. Maalesef adli makamların desteğine ihtiyaç vardır. Bu büyük bir çöküntüdür, dip noktadır

Siyasetin bu sürece bakış açısı maalesef yaşanan olaylar kadar üzücüdür. Yaşadığımız olaylar aslında politikasızlığın, sistemsizliğin, sevgisizliğin, yasa tanımazlığın, vurdumduymazlığın sonucudur. Esas mücadele edilmesi gereken budur…

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin işçi ihtiyacının olması, insan kalitesinin bu kadar hiçe sayılmasını gerektirmez. Kendi ülkesinde bir baltaya sap olamamış, problemli insanları ülkeye doldurup, bu insanların çocuklarının okullarımızda adapte olmasını beklemek saçmalığın daniskasıdır

Hepimizde net olarak biliyoruz ki, öğretmenin elindeki disiplin silahı alınmıştır. Örgüt başkanının oğlu, delegenin kızı diye diye, okullarımızı bu hale getirdik. Disiplin sağlamayı unutan okullar, ve okul yöneticileri şimdi daha büyük sorunlar ve sorun çıkaranlarla baş edemiyor

Kara paranın ele geçirdiği ülke yönetim anlayışı hayatın her alanına sirayet etmiş durumda. Maalesef geldiğimiz noktada umursamaz kamu yöneticileri, yaşadığımız her olaya münferit gözüyle bakıyor. Oysa yaşadıklarımız münferit değil, ülkenin geldiği noktadır.

Dipteyiz. Maalesef bugün devletin elinde o kerhaneye gidip, oradaki kadınlarla tek tek konuşup, intiharın nedenini araştıracak uzman bir ekip yoktur. Daha da kötüsü bunu yapacak olmanın faydasına anlayan bir kamu yöneticisi kalmadı. Sürükleniyoruz ama, sorun çözmesi gerekenler umutsuz…

Problemli aileleri, “ne yapalım iş gücüne ihtiyacımız var” bahanesi altında hiçbir ön elemeden ve testten geçirmeden ülkeye doldurmanın bedeli, bir gün çocuğunuzun metruk bir binada tecavüze uğramasına neden olabilir… Daha nasıl anlatılır bilmem?

Ülkenin geldiği noktayı ülkeyi yönetenler neden idrak edemiyor, anlayabilmiş değilim. Devlet erkanı sürekli olarak yurt dışında. Ağırlanmanın ve şatafatın büyüsüne kapılmış gidiyorlar. Ülke ayağımızın altından hızla kayıp giderken, ahlaki çöküntü siyasetle başladı, her yere sirayet etti…