HERKES BİRBİRİNE İYİ BAKSIN. SEÇİMDEN SONRA DERDİMİZİN SEÇİM DEĞİL GEÇİM OLDUĞUNU DAHA İYİ ANLAYACAĞIZ.

2023 ÇOK DAHA KÖTÜ GEÇECEK VE BU SİYASİ YAPI İLE SORUN ÇÖZMEK MÜMKÜN DEĞİL; BİR ÇOK İNSAN GELECEĞİNİ… KAYBEDİYOR… BÖLÜŞE BÖLÜŞE… ÜRETE ÜRETE AYAKTA DURMAK TEK ÇARE

Nihayet yerel seçimlerde son düzlüğe girdik. Seçilmek için desteksiz atanlara, kamu kaynağını seçim için kullananlara, kamu görevlilerinin anayasayı delik deşik ettiği, cumhurbaşkanının dahi tarafsızlığını yitirdiği bir döneme veda etmek için son bir hafta

Vatandaşın önceliği elbette seçim değil geçimdir. Sandığa da gideceğiz, oy da vereceğiz, sevdiklerimizin kazanması için değil, yönetebileceğine inandıklarımızın kazanması için oy vereceğiz. Ama haftaya Pazartesi sabah? Bir uyanacağız ki? Aman Allah’ım

Bakın, hem asgari ücret artacak, hem de kamu maaşları. Bu artışın, piyasaya yeniden ve yeniden bir yansıması olacak. Zaten döviz kaynaklı düzenli olarak piyasada her şey çok daha pahalı… Seçimden sonra fiyatları hep birlikte gözlemleyeceğiz

Kasım 2021’den Kasım 2022’ye market alışverişi bazlı fiyat artışı yüzde 240. Marketteki bir sepetin enflasyonu bu. Bu sepet, herkes için aynı. Kamu çalışanına yönelik mağduriyet ir nebze olsun giderilecek ama, özel sektör çalışanlarının mağduriyeti asgari ücret artışı ile giderilemez

Devlet dediğimiz olgu, sosyal olacak. Halen daha tam gün eğitime geçemediği için devlet, herkes özel okullarda, halen ilaç kuyruğunda vatandaş, halen doktor bulamıyor… Kazandığının önemli bir bölümünü de özel eğitim ve özel sağlık hizmetine harcıyor.

Lafla değil, radikal icraatlarla… Ah- vah ederek değil, dayanışmayla… Boş işlerle değil, üreterek… Pes ederek değil, dört elle sarılarak… Bir çok insan her şeyini… Bir çok insan geleceğini… Kaybediyor… Bölüşe bölüşe… Ürete ürete ayakta durmak tek çare

Her olay karşısında “Adamına göre” pozisyon alarak değil, geleceği kurtaracak adımlar atmak, herkesin boynunun borcudur. Toplum olarak ilk kez sıfırdan başlamıyoruz, ama bu kez yapayalnızız. Bunu kabul etmeyen hiçbir yetkili, etkili adım atamaz.

Ağzımızı poyraza açarak bu cendereden geçemeyiz… Paylaşacağız… Üreteceğiz… Yöneteceğiz… Özeti budur. Herkes birbirine iyi baksın… Aksi, çöküş daha da hızlanacak, alım gücü hızla düşerken, kitlesel ayrım da derinleşecek. Son sürat kendimizi imha edeceğiz

İşin özeti budur. Çok kötü bir dönemden, daha kötü bir döneme giriyoruz. Kurumları ile birlikte çöken bir ülke, ahlaken dağılan bir toplum, yaşadığı toprakları sevmeyen, aidiyet hissetmeyen geniş bir kitle. Bu yapıda yaşanan krizden çıkmak olası değildir

Maria konusuna gelince, gerçekten saçma. 79 KKTC kimliği taşıyan Maronit, kendi köyleri ile KKTC hükümeti arasında köprü olacak muhtarı seçecekti. İzin verilmedi. “Azınlık” olmamak adına verdiği mücadele ile övünen Kıbrıs Türkü, bir avuç Maronit’e “azınlık” muamelesi yapmaktan çekinmiyor

Maria, hali hazırda aza… Geçen seçim kendi muhtar ve aza adayları arasından Maronitler seçim yapabilmişti. Yüksek seçim Kurulu dışında, Dışişleri Bakanlığı inisiyatifinde bir durum. Maria uygun görülmedi. Bu bu adanın sahipleri arasındaki Maronitler için de yeni bir travma

Yıllarca kendi tarlalarına dahi giremediler. Hazine arazisi diye kiraladık... Ekemediler, biçemediler. Şimdi de daha önce verilen “kısmen seçme- seçilme” haklarını da ellerinden aldık. Biz ne kazandık? Kocaman bir hiç. Vicdanlarımızın sızlamasından başka ne kaldı bize?