30 kedinin katledilmesi, bu ülkede yaşadığımız onlarca sorunla bağlantısız değildir

ads ads ads ads
25/05/2022

ads

Ali Baturay Ali Baturay


  Ekonomik sıkıntılar, her gün artan fiyatlar/ bitmek bilmez zamlar, siyasi tartışmalar arasına sıkışmış gibi görünen ama infial yaratan bir haber vardı…

  O haberde, “Girne Karaoğlanoğlu’nda yaklaşık 30 kedinin zehirlenerek öldürüldüğü” duyuruluyordu…

  İnanın bana, bu ülkede yaşadığımız onlarca sorunla bağlantısız değil bu olay, tam da yaşadığımız birçok sorunla bağlantılı, bozuk sistemin bir sorunu…

  Bozuk sistemin çürümüşlüğü hemen her alanı çürütmüş durumda…

  Kurultaydan ve gene seçimden zaferle çıkan Faiz Sucuoğlu’nun başbakanlıktan indirilip de yerine bir parti arkadaşının getirildiği absürt ve vicdan sızlatan, demokratik bulmadığımız bir olayı tartışırken ansızın bu gündemin yanına ülkedeki “lağım sorunu” eklemlenebiliyor.

   38 deniz noktasından 17’sinin lağım etkisi altında olduğunu, bunların bazılarının turistik bölgelerde, bazılarının halk plajlarında görüldüğünü, lağım nedeniyle 30 balıkçının da Yeşil Hat tüzüğü çerçevesinde güneye balık satma ticari izninin iptal edildiğini öğreniyoruz.  

    Önemsiz mi bunlar? Önemli tabii ki… Sağlığımızı, doğal zenginliklerimizi, turizmimizi, balık ticaretimizi tehdit ediyor çünkü…

    Peki düşünce ve ifade özgürlüklerini hedef alan “Ceza (Değişiklik) Yasa Tasarısı”, “Özel Hayatın ve Hayatın Gizli Alanının Korunması (Değişiklik) Yasa Tasarısı” ve “Müfsidane Yayınlar (Değişiklik) Yasa Tasarısı” toplumda büyük korku yaratıp, yoğun şekilde tartışılırken, 69 yaşındaki bir kadın fabrikada, iş makinesinin altında kalarak yaşamını yitirdi.

   Önemsiz mi? Tabii ki çok önemli… Bir can gitti her şeyden önce, emeklilik yaşındaki bir kadının çalışmak zorunda kalması, işyerlerinde çalışma güvenliğinin bulunmaması çok önemli, bu ülkenin kanayan yarası…

   Türkiye ile imzalanan ekonomik protokol yoğun şekilde tartışılırken, birçok yönü endişelere neden olurken, tam da bu sıralarda “Girne’de 30 kedinin zehirlenerek öldürüldüğü” haberi geldi.     (Tabii bu arada trafik kazaları, uyuşturucu operasyonları, hırsızlıklar, şiddet olayları gibi başka şeyler de oldu…)

    O kedicikleri, yiyeceklere zehir koyarak öldürmek, bencilce, acımasızca, vicdansızca bir hareket ama ülkede tüm yaşadıklarımızdan bağımsız değil. Bozuk sistemin bir parçası… Denetimsizlik ve duyarsızlığın bariz bir göstergesi…

    Devleti yönetenler, doğaya/ doğal zenginliklerimize, hayvanlara değer vermiyor, mevcut yasaları uygulamıyor, yeni yasalar yapmıyorlar. Birçok kişiye göre yetersiz olan “Hayvan Refahı Yasası”nın mevcut hali bile uygulanmıyor.

     Hayvan barınaklarının artırılması gerekiyor, mevcut barınaklar yetersiz, bazılarına barınak demeye bin şahit ister… Hayvanlara yönelik şiddet için caydırıcı tedbirler yok.

     Biliyorum şu anda bu yazıyı okurken; “İnsana değer veriyorlar mı ki hayvanlara versinler?” diyorsunuz. Farkı yok aslında, insan da can taşıyor hayvan da… Birini sevmeyen diğerini de sevemez…

     Ülkede hiçbir şeyin değeri kalmadı, sorun bu aslında… Tüm değerlerimiz erozyona uğruyor. Mesele bu… Biliyorum şimdi birileri diyecek ki; “Abartma, polisin sokaklarda dolaşıp, köpek vurduğu günlerden geldik bu günlere” diye.

     Evet geçmişte otoritenin hayvanlara yönelik tutumu daha vahşiydi ama o günlerden bugünlere gelmek için çok emek harcandı, çok çaba verildi, duyarlılığın artması için nice badireler atlatıldı, yine eski çağa mı dönelim yani?

     Evet, o zamanlar yani 1980’ler ve öncesi, 90’ların başı sokaklarda hayvan itlafı vardı ve çok vahşiydi ama inanın bana yine de o zamanlar çevre bilinci, doğa, bitki, hayvan sevgisi daha iyiydi. Şimdi hepsi bozuldu…

     30 kediyi zehirlemek çok büyük bir bencilliktir, sevgisizliktir; bahçesinde dolaştı diye kedilere düşman kesilen insan tehlikelidir.

     Bozuk sistem nedeniyle toplumsal kaygıların yerini kişisel endişeler aldı ve birçok kişi kişisel çıkarlarının peşine düştü, yani kendini kurtarmaya odaklandı, bu da en büyük tehlikelerden birisidir. Toplumsal mücadele verilmelidir. Kimse kişisel olarak kurtulamaz. Kişisel kurtuluş çabası insanları sorunlarından uzaklaştıramadığı gibi tam tersine yalnızlaştırıyor, çıkarcı ve sevgisiz yapıyor. Böyle kişiler, değil 30 kediyi, 100 kediyi de köpeği de öldürebilir hatta insanı da…

  Devletin tepesindekiler hoşgörüsünü kaybetmiş, önüne çıkanı dava etmek, cezalandırmak istiyor. Getirilmek istenen yasa değişiklikleri ile hoşgörü, tolerans yok edilmeye çalışılıyor.

   Sevgisizlik, hoşgörüsüzlük aşılanan bir toplumda ne olmasını beklerdiniz ki? Buna teslim olmamak lazım. Kıbrıslı Türk, hoşgörüsüyle, tez parlayıp erken sakinleşmesi, kin tutmamasıyla ünlü ve bununla övünen bir toplumdu.

    Kişiler ne acı ki etrafında miyavlayan, havlayan hayvancılara katlanamayan canavarlara dönüşüyor. Bugün 30 kediyi öldürenin, yarın insanı öldüremeyeceğini kim garanti edebilir? Lütfen dönüşmeyelim, bizi dönüştürmek isteyenlere karşı direnelim, biz, biz olmaktan vazgeçmeyelim…

 

 

 

 

25/05/2022 23:01
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: 30 kedinin katledilmesi, bu ülkede yaşadığımız onlarca sorunla bağlantısız değildir
MANŞETLER

HK Ali Baturay

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.