Gerçek anlamında kullanılsa hiç de kötü bir anlamı yok aslında POPÜLİZMin ancak bizde zamanla anlamını “halk dalkavukluğu”na kaptırmış ne yazık….

Tabi ki popülist yaklaşımlar 2. Dünya savaşı sonrasında sosyalist ideolojinin de etkisi ile emekçilerin sosyal haklarının kendi leyhlerinde gelişmesine de sebep olmuştur. Refah toplumu oluşturulması sürecinde halkçı yani  halkın yararına ve toplum  olarak gelişmesi için kullanılması gerektiğini söyleyen siyasi bir felsefe veya söylem biçimidir. Dolayısıyla popülist bir kişi, konuşmalarını sokaktaki adamın ekonomik ve sosyal gereksinimlerine yönelik olarak hazırlar.

Burada tuhaf olan ve “Kıbrısi” diye de adlandırabileceğimiz bir unsur var ki o da anlam değişikliği ile halk dalkavukluğu şekline bürünen popülizmin devlete karşı değil devlet tarafından halk tabakalarına uygulanmasıdır.

Bir devinim içerisinde değişen ve gelişen dünyada bir toplumun her açıdan daha ileriye gitmesini sağlamak ve devlet tarafından mal ve hizmetlerin sunumunda etkin ve verimli olabilmek adına yapılması gereken REFORM’lar ve planlar günübirlik politikasızlığa kurban ediliyor….

Gerçekte belirli bir strateji çerçevesinde uzmanların görüş ve bilimsel yaklaşımlarının uzun saatler sonucunda ortaya çıkarttığı plan ve projeler ne yazık ki “bizim çocuklar” olarak adlandırılan çıkar gruplarına feda edilebiliyor. Şimdi gel de sağlıklı bir yapı bekle !!!

Benim  popülizmden çok halk dalkavukluğu dediğim bu yaklaşımın genel olarak sağ eğilimli ya da sol eğilimli bir hareket olarak güçlü bir politik kimliği yoktur ancak bu yapı solcu, sağcı, hatta merkez eğilimli görünümler alarak bir toplumun geleceğini yerle bir edecek güce sahip olabilmektedir.

Şöyle ki, okumamışsanız yada geçmişte okumuşsanız da Aziz Nesin’in “Zübük” adlı kitabını okumanızdır. Her bir cümlesini ve verilmek istenen mesajları anlamak ve algılamak ve kendi yaşamımızdan bir çok unsure bulmaktan da çekinmeyiniz…

Yaptığımız eleştirilerin çıkış noktası şüphesiz  “halkın Zübük’ün zübüklüklerinden yararlanmak amacıyla yaptıklarına tepkisiz kalması”dır. Dalkavukluğu yapılan, masum olarak görülen sözde güçsüz kasabalı ne zaman işi düşse soluğu Zübükzâde’nin yanında almaktadır. Buradan da anlaşıldığı gibi, sözde aydın kesim tarafından el üstünde tutulan halk kendi çıkarları söz konusu olduğunda işgüzar davranmaktan çekinmemektedir. Bununla beraber, eğitim sahibi ve belli bir sosyal bilince sahip olması beklenilen Almanca Öğretmeni de Zübük’ün oyunlarının bir parçası olmuştur. Nesin, eğitimsiz halkı ve eğitimli aydını ortak bir paydada, kişisel çıkarlarda buluşturmuştur. Ve durumun vehametini tek kalemde özetlemiştir….

Aziz Nesin bu yapıtında topluma büyüteç tutmuş ve bu duruma yönelik eleştiriler getirmiş olsa da yaptığı çıkarımlar ve ulaştığı sonuçlar dünya düzenine hakim olan, kişisel çıkarlarla temellendirilmiş olan, siyasi düşünceleri de kapsamaktadır.

Netice itibarı ile ne halk dalkavuklarına kanın ne de halk dalkavukluğunu besleyecek atraksiyonların içine girin….

Sevgi ile kalın.