Akıl almaz işler devam ediyor
09/03/2022
Ali Baturay
UBP- DP- YDP Azınlık Hükümeti, akıl almaz, “yok artık” dedirten yığınla fiyaskoya imza atmıştı.
Azınlık olmayan ama aynı partilerden oluşan yeni hükümet de anlaşılan azınlık hükümetini hiç aratmayacak… Akıl almaz işler devam ediyor…
Geçen hafta güvenoyu alan UBP-DP-YDP Hükümeti’nde kabine değişikliği oldu.
Daha koltuklarına bile oturamamış iki bakandan birinin görevi değişti, diğeri de kabine dışı kaldı.
Bazı gazeteciler, birkaç gündür köşe yazılarında bu konuyu işliyor ve kabinde değişiklik olacağını, Tahsin Ertuğruloğlu’nu Türkiyeli yetkililer istiyor diye yeniden bakan yapılacağını yazıp duruyordu.
Başbakan Faiz Sucuoğlu, dün gece Dilek Kırıcı’nın programına katıldı kabinede değişiklik olacağını yazanlara “yalan makinesi” dedi, “yalan makinelerine inanılmamasını” istedi.
Hatta bu gazeteciler arasından birisine çok sert sözler sarf etti…
Sucuoğlu, “3-5 gün içerisinde, kısa vadede, çok anormal bir durum olmazsa, kabinede değişiklik olmayacak” dedi.
Türkiyeli yetkililerin Tahsin Ertuğruloğlu’nu Dışişleri Bakanı olarak görmek istediği iddialarını da yalanlayan Sucuoğlu, “Türkiye isim bazında şöyle olacak diyen bir devlet değildir. Olur mu öyle şey?” dedi…
Peki ne oldu? “Olmayacak” dedikleri ne varsa oldu hem de sözlerinin üzerinden 24 saat geçmeden…
Demek ki çok anormal bir durum olmuş ki bugün kabinede değişikliğe gidildi…
Bu kadar basit mi bu işler? Devlet yönetmek çocuk oyuncağı mı?
Milletvekilini bakan yapıyorsun, bir hafta sonra istifaya zorluyorsun…
Oğuzhan Hasipoğlu, istifa etmişmiş… Kim inanır ki buna? Bal gibi istifa ettirildi işte.
Tahsin Abisine yer açılması için istifa ettirildi…
Ülke tarihinin en kısa bakanlık yapan kişisi oldu Hasipoğlu…
Aynı şekilde Hasan Taçoy’un da bakanlık süresi kısa sürdü ama o başka bir bakanlıkta devam edebildi.
Partinin genel sekreteri, seçim kazanmış Oğuzhan Hasipoğlu, onur kırıcı bir şekilde kabinenin dışına atılıyor ama iki seçim önce aday olup kazanamamış, halk tarafından evine gönderilen, “sen emekli ol” denilen Tahsin Ertuğruloğlu, ikinci kez zorla getiriliyor ve hazıra konuyor.
Peki bu toplum neden seçim yapıyor? Neden seçilmişlerin üzeri çiziliyor da seçilmemişler hak sahibi olabiliyor?
Toplum tarafından seçilen bazı milletvekillerinin üzeri çizilmiş, onlar milletvekili olmamalıymış, hatta şu anda bakan olan ama yine Türkiyeli yetkililer tarafından istenmeyen, tartışma konusu olan isimler varmış…
O zaman seçim yapmayalım… Neden seçim yapıyoruz ki? Halk neden sandığa gidiyor?
Başkaları beğenmese de bazılarının yeterli olup olmadıkları tartışma konusu olsa da bu ülkenin insanı seçiyor bu milletvekillerini…
Halkın seçimi mi önemlidir yoksa birilerinin beğenip beğenmemesi mi?
Bir parti, bir milletvekili, bir insan, bir toplum, bir ülke ancak bu kadar değersizleştirilebilir.
Bu hep böyle mi gidecek? Bu da mı hazmedilsin?
UBP milletvekilleri, UBP’li vatandaşlar memnun mu bu durumdan? “Olur böyle şeyler” mi diyorlar, onlar için hiç önemi yok mu?
Bir parti başkanı kendi bakanlarını seçemeyecek mi?
Bir başbakanın yaptığı kabinenin böyle bir haftada bozdurulması normal midir, normal bir devlette olur mu böyle şeyler?
Başbakan ve partisi, böyle bir sistemde yönetim göstermek istiyorsa ve kendi alacakları kararların arkasında duracak güçleri yoksa neden ta baştan başkalarının istediği gibi yapmadılar bu listeyi?
“Bu doğru bir tavırdır” demiyorum. Ancak diyorum ki; mademki emirle, telkinle yapacaksınız, o zaman krizi yönetseydiniz, ta baştan istenen şahısları koysaydınız da bakan yaptığınız kişilerin onuruyla oynamasaydınız, kendinizi de ülkeyi de rezil etmeseydiniz…
İddiaya göre, telkin gelen yere başka bir kabine bildirmişler, dönüp kendileri başka bir kabine yapmışlar… Peki direnemeyeceğin bir güce karşı neden kahramanlık yapıyorsun?
Arkasında duramayacağın kararları neden alıyorsun? Neden “böyle bir şey yoktur, değişiklik olmayacak” dediğin halde, dönüp yapıyorsun? Şimdi böyle daha iyi mi oldu?
Şimdi bu saatten sonra artık Başbakan Sucuoğlu’nun parti içinde otoritesi mi kalır?
Aldığı kararları uygulayamayan, söylediklerinin tam tersini yapan, verdiği sözleri tutamayan, milletvekillerini koruyamayan, kollayamayan başkanı kim dinler, kim saygı duyar ki?
Ya da başkalarının telkiniyle gelip Dışişleri Bakanlığı’na oturan şahıs seni dinler mi, seni üstü olarak görür mü? Onun esas amiri, onu oraya oturtanlar olmaz mı?
“Devletiz” diyorsunuz ya, bu yaptıklarınızla kendi kendinizi tekzip ediyorsunuz. Gerçek bir devlette böyle şeyler olur mu? Yazık, gerçekten çok yazık…
- Bu bir veda yazısıdır
- Ülkede tahmin edilenden daha çok zor durumda insan ve işletme var…
- Zor durumdaki vatandaşa dokunacak ve erken sonuç verecek tedbirler alınmalıdır
- Yerel seçimler, aynı zamanda UBP’nin UBP’yle mücadelesi olacak gibi
- Trafiğe çıkan herkes ölüm tehlikesi altındadır
- Mahkûm ve tutuklu aileleri, yeni cezaevindeki eksikliklerden şikayetçi
- Velev ki KIB-TEK’te sorunlar 2023’te bitecek, peki yaratılan enkazın hesabını kim verecek?
- Dev bir krizle mücadele eden esnafa, minicik bir ekonomik paket geliyormuş
- KIB-TEK’teki gelişmeleri kanıksamayın, birkaç yıldır yaşananlar olağan değildir
- Hak ihlallerini herkes biliyor, görüyor ama yasalar çalıştırılmıyor…
- TÜM YAZILARI için tıklayınız