Kıbrıs Türkünün seçilmiş en tepede görev yapan siyasileri AB çatısı altında ya da dışında olacak olan ayrı tanınmış bir devlete sıcak bakmadıkları ile ilgili bir tartışma var.

Anastasiades’in bunu bizzat Akıncı’ya da söylediğini Çavuşoğlu’ndan geçen haftaki ziyareti sırasında duymak da rahatsız edici bir husustur.

Akıncı bunu niye bugüne kadar paylaşmamıştır?

Diplomatik teamüller sonucu bir süre gizli kalması gerektiği için paylaşmamışsa anlayışla karşılarız.

Buna da bir açıklama getirirse bilgilenmiş oluruz.

Ayrı devlet olmayı kurulduğundan itibaren alaycı bir dille hayal olarak ifade edenler, ulaşılan zor hedeflerin yapılana kadar imkansız gibi gözüktüğünü içeren bir vizyonun parçası olduğunu düşünmekten yoksun mudurlar?

Tanınmış ayrı bir devlet hedefine ulaşılacaksa seçilmiş Rum liderin tereddüt ederek bile olsa bu olasılığı ilk defa dile getirmesi bunun gerçekleşmesinin önemli bir adımı olabileceğini düşünmek çok mu zordur?

Kıbrıs Türk toplumunda rahatsızlık yaratan Kıbrıs Türkünün tümünün temsilcisi olarak ‘’son şanstır’’ demesine rağmen Akıncı’nın takındığı ‘’ille de federasyon görüşürüm’’ söylemi ve inkar etse de algısıdır.

Bunu inançlarından dolayı yapıyor olabilir ama Akıncı bulunduğu mevkide bunun ötesine geçmesi gerekmektedir.

Bunu da seçildikten sonraki iki yıllık sürede yapmıştır. Bunu yapabilecek kapasitede bir siyasi olduğunu göstermiştir.

Bir taraftan ‘’federasyon görüşmeleri ile bir yere gittiğimiz ve gideceğimiz yok’’ derken diğer taraftan da ‘’nereden çıktı şimdi bu ayrı devlet ve gevşek federasyon’’ diye bir sıkıntısı var Akıncı’nın.

Bunu anlamakta zorlanmamak elde değildir.

Rum’un yaklaşımı Akıncı’nın da ifade ettiği üzere ortada.

Bir noktadan sonra çözüm iki ayrı devlet olma olasılığını doğurmuşsa, federasyonun da üstündeki ana hedef adaya kalıcı barış ve Kıbrıs Türk’ünün de tanınmış bir yapı olarak diğer ülkelerle dünya sahnesinde yerini almasını sağlamak değil midir? 

Niye bunu fırsat olarak görüp daha proaktif olmayı tercih etmiyorsunuz Sayın Akıncı?

Başarılı olmazsanız kaybedecek ne var?

Zaten siyasi geleceğiniz ile ilgili bir kaygınızın olmadığını ifade ediyorsunuz.

Zaman kaybı ise derdiniz, federasyon konuşarak 50 yıl geçirdik.

Size birçok konuda eleştiri gelebilir ama hiç kimse size zaman kaybettirdiniz demez.

Zor mu iki ayrı devlete veya gevşek federasyona ulaşmak?

Evet, çok zor ama siz üstüne gidin.

Kıbrıs Türkü sizden bunu bekler.

Sizin federasyon için içtenlikle müzakere ettiğinizi biliyoruz.

Sizin neslin son şansı olduğunu söylediniz, federasyon tezinin en büyük savunucusu olarak uyardınız ve ne yazık ki olmadı.

Bir kez daha denemek lazım lafı hangi psikolojinin ürünü ve sonucudur anlamak çok zor.

Sizi rahatsız eden ‘’son şans’’ söylemiş olmanıza rağmen Anastasiades’in sürpriz bir şekilde ortaya alternatifler koymuş olması mı?

O zaman ‘’son şans’’ derken federasyondan başka alternatif olmayacağını ve alternatifleri de Rum liderin ortaya atmayacağını varsayarak mı bunu söylediniz.

Sizden beklenen ortaya çıkan diğer alternatiflerin de üzerine gitmekte tereddüt etmemeniz.

Ayak sürümemeniz.

Buna yol açacak algılar yaratmamanız.

Size oy vermeyen kesim federasyon ile ilgili çabalarınızı geniş bir şekilde destekledi Sayın Akıncı.

İnanmasalar da size sırf Rum ile federasyonu son kez bir de siz müzakere edin diye oy verenlerin sayısını küçümsemeyin.

Size hangi sebepten olursa olsun oy veren ve vermeyenlerin tümünün de Cumhurbaşkanı olduğunuza Kıbrıs Türkünü inandırın Sayın Akıncı.

Anastasiades önerdiklerinin içeriğini açıklasın görüşelim demeyin.

Siz ne anladığınızı parti liderlerimiz ve Türkiye ile konuşarak belirleyin.

Bunun da ne zaman ve nasıl söylenmesi gerektiğine kolektif olarak yine birlikte karar verin.

Bunu konuşmak için bir masa etrafında toplanmayı da Çavuşoğlu’nun adaya gelmesini beklemeden yapın.

Kimin aklına gelirdi, 80 yıl önce İngiliz’in bayrağı altında okula giden bizim anne ve babalarımızın bize tanınmasa bile bırakacağı bir devlet kuracağımızı.

Sizden önce adanın her tarafına bölük pörçük yayılmış olan Kıbrıs Türkünün sizden önce liderlik görevinde olanların katkıları ile nereye geldiğini bir düşünün.

Siz federasyonu konuşurken siyasi eşitlik ve dönüşümlü başkanlık kırmızı çizgimiz derken o kırmızı rengi ve çizgiyi kimlerin kaç senede oluşturduğunu ve çizdiğini düşünün.

İki devletli veya gevşek federasyona dayalı çözümün nasıl bir şey olması gerektiğini ortaya koymamıza liderlik etmenizin ileride kime hangi kırmızı çizgiyi çizdirebileceğini bir düşünün.

Bu açılım ile ne kadar zor da olsa gelinebilecek nokta içinizde hiçbir heyecan oluşturmuyor mu?

Bunu sizi heyecanlandıracak farklı bir şekilde ifade etmek de mümkündür. İki ayrı devleti çözüm olarak konuşmak federasyona ulaşmanın ön koşulu bile olabilir.

Belki de bunu yaparak şu an çıkmaza giren federasyona bile ulaşmanın yolunu açarsınız.

Tarihin size yüklediği adımları sizden sonra o göreve gelecekleri düşünerek atın. Geçtiğimiz ay ölüm yıldönümlerini kutladığımız Dr. Küçük ve Denktaş öyle yaptılar.