Bir süreden beridir, bir taraftan hükümetin aldığı bazı kararlar, diğer taraftan söz verip de yerine getiremedikleri tartışılıyor.

   Dünyaya kapılarımızı açtığımız 1 Temmuz günü ve sonrası birkaç gün hayli tartışmalı geçti.

   Çok önceden 1 Temmuz tarihini açıklayan hükümetin, bunun için iyi hazırlanmadığı ortaya çıktı.

   Son dakika alınan ama aniden yeniden değiştirilen kararlar, herkesin başını döndürdü, tabii endişelendirdi de…

   Hele de Sağlık Bakanı Ali Pilli’nin “Üç günlük PCR kiti kaldı” açıklaması herkesi şoka sokmuştu.

   Maliye Bakanı Olgun Amcaoğlu, dün Haber Kıbrıs’a yaptığı açıklamalarda, PCR kiti alımının tamam olduğunu, PCR testlerini yapmak üzere YDÜ Hastanesi’nin Ercan’da göreve başladığını ve her uçağın sonucunu 3 saatte tamamlayacağını, Kolan Hastanesi’nin de kısa sürede satın alınarak pandemi hastanesi yapılacağını söyledi.

     Bakanlar Kurulu ise bugün koronavirüs ile ilgili KKTC’ye girişlere ilişkin daha önce alınan kararları iptal ettiğini ve koronavirüs hastalığının “Tehlikeli Bulaşıcı Hastalık” olarak ilan edilmesi kararını ürettiğini açıkladı.

     Bu çerçevede Bakanlar Kurulu, KKTC’ye giriş - çıkışlarda alınacak kararların, uygulanacak önlem ve kriterlerin “Bulaşıcı Hastalıklar Yasası” doğrultusunda Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenmesine karar verdi.

    E “Günaydın” diyelim…

     Neredeyse salgının ülkemizde görüldüğü günden beridir sağlık çevreleri, muhalefet, medya, salgınla ilgili mücadelenin “Bulaşıcı Hastalıklar Yasası” çerçevesinde ele alınması gerektiğini, bu çerçevede kurullar belirlenmesi ve bilimsellikle hareket edilmesinin şart olduğunu vurgulamıştı.

    Nihayet hükümet, “Bulaşıcı Hastalıklar Yasası”nı hatırladı.

    Onca olay yaşandı, ülkede tam bir güven bunalımı oluştu ve en sonunda hükümet bazı kararlar aldı…

    Tüm açıklananlara “alınan kararlar” da diyemeyiz…

    Daha bunların ne kadarına uyulduğunu da görmemiz lazım, çünkü daha önce verilip de tutulmayan çok söz gördük.

    “Bulaşıcı Hastalıklar Yasası” doğrultusunda Sağlık Bakanlığı’nın yetkilendirilmesi de doğru bir karardır ama bu karar, “Al yetki senindir ne halin varsa gör” şeklinde olmamalıdır, Sağlık Bakanlığı kaderine terk edilmemelidir.

     Tüm bakanların, Bakanlar Kurulu’nun da Sağlık Bakanı’na yardımcı olması gerekir.

     Yaptığı bazı çıkışların ardından, “Hade al da ne halin varsa gör” tavrı benimsenirse, ortaya yine sorunlar çıkabilir.

      Şimdi, tüm bu verilen yeni sözler tutulacak mı diye mutlaka takip edeceğiz ama bu arada tüm halk, salgının ülkemizde ilk görüldüğü günlerde olduğu gibi sıkı tedbirlere geri dönmelidir.

      Kapılar açıldı, ülkeye yurt dışından insanlar geliyor, ilk günlerdeki karmaşadan dolayı kaçaklar olabilir, virüsü taşıyan kişilerin halkın içine karışmış olma ihtimali var, ilk beş günde beş vaka tespit edildiğini de göz ardı edemeyiz, o nedenle kişisel tedbirlerimizi almalıyız.

      Bazı marketlerde, mağazalarda artık müşterilerin ateşi ölçülmüyor, market ve mağazalara girerken üzerine bastığımız halılar kuru, üzerlerine ilaç dökülmüyor, market ve mağazalara girerken ellerimizi dezenfekte etmek için kurulan düzeneklerin içi boş, sosyal mesafeye dikkat edilmiyor ve en önemlisi artık çok sayıda insan ya maske takmıyor ya da kuralına uygun takmıyor…

      Sıkı tedbirlere geri dönmeliyiz, görüyorsunuz hükümet son günlerde yaptıklarıyla bize güven vermiyor, belli oldu ki onlar kendini toparlayana, verdikleri sözleri tutana kadar biz kendi tedbirlerimizi almalıyız.

     Kronik hastaları ve riskli yaş grubunda olan kişileri çok iyi korumalıyız.

     Kendimizi de korumalıyız ki kronik hastaları, yaşlı yakınlarımızı riske atmayalım…

     Bu saatten sonra şikayet etmek, söylenmektense, kendi terbilerimizi alalım, herkesin almasını sağlayalım…