Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs Cumhuriyeti’nden aldığı “yaş kağıtları”, “kimlik kartları” ve “pasaportlar” yıllardır bitmeyen bir tartışmaya neden oluyor.

   “Yıllardır” kelimesini öylesine kullanmadım, gerçekten yıllardır, sınır kapılarının açıldığı 2003 öncesinden de söz ediyorum. 1980’li yıllardan beridir bu tartışmaları duyuyorum…

    Kapılar açık değildi ama bazı kişiler bir şekilde bir hatırlı kişi ya da torpil buluyor, Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu alıyordu.

    Hatta bir dönem yüklü miktarda “aracılık” ücreti karşılığı, pasaport almanıza yardımcı olan kişiler vardı. Bu kişiler bunu adeta mesleğe dönüştürmüştü...

    Kıbrıs Gazetesi’nin 1990’lı yılların başında bazı siyasilerin Kıbrıs Cumhuriyeti’nden pasaport aldığını iddia ettiği ve bir belgeye dayandırdığı haber nedeniyle yer yerinden oynamıştı.

    Haberde ismi geçen bazı sağ kesimden siyasiler, Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu aldıklarını şiddetle reddetti, gazeteyi dava ettiler…

    Neden böyle oldu? Çünkü Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu almak, kimi kesimlerce “ihanet” olarak nitelendiriliyordu.

    Sonraki yıllarda da dönem dönem Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportları gündem oldu, olay oldu…

    Bir dönem Birinci Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın pasaportların iade edilmesi gerektiğini söylemesi sonucu, bir veya iki kişi göstermelik pasaportlarını alıp cumhurbaşkanlığına gidip, sözde iade etmişlerdi.

   23 Nisan 2003’te sınır kapıları açıldıktan sonra Kıbrıs Cumhuriyeti’nden “yaş kağıdı”, “kimlik kartı”, “pasaport” almak kolaylaştı… Güney Kıbrıs’ta bunları veren dairelerde izdiham oldu…

     Hele 1 Mayıs 2004’te Kıbrıs Cumhuriyeti Avrupa Birliği (AB) üyesi olunca bu belgelerin, özellikle de pasaportun anlamı ve değeri daha da arttı Kıbrıslı Türkler için…

     Yıllarca ambargolar nedeniyle dünyadan kopan Kıbrıslı Türkler için artık bu kimlik kartı, bu pasaport dünyaya açılmasını kolaylaştıran bir araçtı.

     En fazla da kolay ulaşım için, vize eziyetinden kurtulmak, uzun aktarmalı uçuşlar yapmamak için ve çocuklarının AB ülkelerinde büyük paralar vermeden kolayca üniversite eğitimi almasını sağlamak için kullanıyordu Kıbrıslı Türkler bu pasaportu…

     Kıbrıslı Türkler için ne kıyaktı bu pasaport ne de lütuf, 1960’da kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki haklarını kullanıyor bu pasaportu alanlar…

     Ancak 21’nci yüzyıldayız, yıl 2021 ama halen Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportunu “ihanet” olarak görenler var, hakaret aracı olarak kullananlar var, halen bu pasaportun neden alındığına sözde anlam veremeyenler var…

    Bu pasaport tüm Kıbrıslı Türklerin hakkıdır, sağcısının, solcusunun, tümünün ama bazı kesimler lâfa gelince her türlü kötü sözü söyleyip, bir taraftan da bu pasaportları aldı.

    Bazıları kendisi almasa da eşi aldı, çocukları aldı, çocukları bu pasaportla güneyden Avrupa’ya gitti, Avrupa üniversitelerinde okudu.

   Sonra dönem dönem hakarete uğrayan kişiler, hakaret eden, çok laf eden bu kişilerin ya da çocuklarının, torunlarının pasaport aldığını deşifre etti…

    Son günlerde Rum Lider Nikos Anastasiadis’le söz dalaşına girişen, Anastasiadis’in Kıbrıslı Türklere “vatandaşımız” demesine bozulan, bunu hakaret kabul eden ve Kıbrıslı Türklerin birliğini bozmak için söylediğini iddia eden Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın, Başbakan Ersan Saner’in ve diğer bazı bakanların da Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportları olduğu ortaya çıkarıldı.

    Elbette onların da alma hakkı vardır ama kullandıkları ifadeler nedeniyle böyle oldu…

    Anastasiadis, bir şekilde Tatar’ı tahrik etmek istedi ve bunu başardı da… Halbuki “vatandaşım” dediyse dedi, geçmişte de bazı özel günlerde açıklama yapan diğer Rum liderler ve Anastasiadis buna benzer sözler kullandı… Söyler, geçer gider…

    Siz kalkıp da cevap verirseniz, tabii ki olay başka yerlere gider. Hiç gerek yok…

    Anastasiadis’in kullandığı bazı sözler de gereksizdi, Tatar’ın, Saner’in ona verdiği cevaplar da…

    Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, farklı maksatlarla pek çok vatandaşımızın Kıbrıs Cumhuriyeti kimliği ile pasaportunu aldığını ama bunun KKTC vatandaşlarının Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı oldukları anlamına gelmediğini söyledi.

    Evet gerçek anlamda olmuyor, hatta Kıbrıslı Türkler, geçmişte Güney Kıbrıs’ın sağlık sisteminden de yararlanıyordu da Rum Hükümeti, son birkaç yıldır bu hakkı vermemek için “Güneyde ikamet zorunluluğu” istedi.

     Evet, bu örnek belki de Kıbrıslı Türklerin elde ettiğinin tam anlamıyla bir vatandaşlık olmadığını gösteriyor ama sonuçta vatandaşlıktır… Bir devletin yaş kağıdını, kimlik kartını, pasaportunu alan bir kişi o devletin nesi olur acaba? Bir devletin yaş kağıdını, kimlik kartını, pasaportunu alan kişi, o devletin nesi olur söyleyin bana?

     Evet bana; “Rum Hükümeti, bunu Kıbrıslı Türklerin güzel hatırı için vermiyor, yıllardır bir propaganda olarak kullanıyor” diyebilirsiniz. Elbette öyledir ama bu yasal hakkı da vermek zorundadır, çünkü Rumlar güneydeki devletin Kıbrıs Cumhuriyeti olduğu iddiasında olduğu sürece Kıbrıslı Türkleri yok sayamaz…

    Ancak Kıbrıslı Türkler bu tartışmalarla uğraşacak durumda değildir, yıllarca içe kapanmanın, dünyadan kopmanın acısını çektiler, halen de çekiyorlar, devam eden durum sürdürülebilir değildir, o nedenle büyük bir kesim çözüm istiyor.

   Aldığı pasaport bir miktar hayatını kolaylaştırıyor, onu da ona çok görmeyin. Bu pasaportun yarattığı kolaylık bir haktır, yasal bir haktır ve Anastasiadis ile Tatar’ın laf kavgalarına, atışmalarına meze olamayacak kadar önemlidir. Bu tartışmalar kapatılsın ve bir daha da açılmasın.

    Kimse ne pasaport alanları ayıplasın, ne pasaport aldı diye utansın ne geri vermeye kalkışsın ne de günah çıkarmaya çalışsın. Kurcalamayın, rahat bırakın, ortada onca sorunumuz varken bununla uğraşmanın bir anlamı yok… Biliyorum, bu pasaporta Kıbrıslı Türklerin muhtaç olması KKTC’nin tanınmamışlığını, yetersizliklerini hatırlatıyor size ama yapacak bir şey yok… Kıbrıs’ta bir çözüme ulaşmadıkça bu böyle devam edecek…