Ali Baturay yazdı: Bakanlar kurulu topu beş müsteşara attı

ads ads ads ads
05/04/2020

ads
Ali Baturay yazdı: Bakanlar kurulu topu beş müsteşara attı

  Koronavirüs salgınından dolayı herkes, tüm kesimler zorda, kimse önünü göremiyor, hem şimdi zor bir durum var, hem de ilerisi için belirsizlik hakim… “Önce sağlığımız” diyoruz ve umarız ki bu sınavı en iyi şekilde vereceğiz ama ya sonra? Salgından kurtulup, ekonomik sıkıntılardan dolayı ölmek de olası…

   Konuyu kendi sektörüme getirmek istiyorum… Bu süreçte gazeteciler de çalışıyor, medya örgütleri olarak bizler, hem halkımızın en iyi şekilde haber almasını sağlıyoruz hem de tüm kesimlerin sesi oluyoruz, tüm sektörlerin sorunlarını yansıtıyoruz.

    Peki ya medyanın sorunları? Hep sorunları vardı ama bu koronavirüs salgını medyayı çok daha zor duruma soktu. İzninizle bugün de medyanın sorunlarına değinmek istiyorum. Basın sektörü, zorunlu izne çıkarılan işyerlerinden değil. Medya çalışıyor ama diğer çalışan işletmelerle kesinlikle aynı kategoride tutulamaz. Şu anda çalışan marketler, eczaneler, fırınlar, kasaplar ve bazı imalathaneler de eskisi kadar kazanmıyor ama sonuçta bir gelir elde ediyor. Ancak medya çalıştığı her gün zarar ediyor.

     Gazeteler çalıştığı her dakika zarar ediyor. Neden mi? Çünkü satamıyorlar. Çünkü hem yoğun olarak gazetelerin satın alındığı, hem de oralara sabahları giderken insanların gazete satın aldığı; devlet daireleri, üniversiteler, oteller ve daha birçok işletme kapalı. Her taraf kapalı olunca ve insanlar dışarıya kısıtlı çıkınca gazete de satın almıyor. Zaten marketler dışındaki bayiler de kapalı. Üstelik insanlar can derdine düştü, gazete satın almak öncelikleri arasında değil.

     Gazeteler hem satın alınmıyor hem de reklam gelirlerini kaybetti. Durum o kadar kötü ki kağıda basılı gazeteler bir bir baskılarını durduruyor. Bu durum devam edecek gibi de görünüyor. Gelir elde edemeyen bir işletme açık olduğu her dakika zarar eder, gazetelerin durumu da bu. Sonunda geriye 3- 4 gazete kalacak gibi görünüyor ama onlar da küçülecek.

     Peki gazeteler zordadır da televizyon kanalları ve internet gazeteleri zorda değil mi? Elbette onlar da zordadır. Televizyonların ve internet gazetelerinin reklamdan başka geliri yoktur. Ancak bu kurumlar 2 aydan beridir tahsilat yapamıyor. Reklam verenler ya süratle reklamlarını durduruyor ya da devam etse de şu anda oralardan reklam ücreti alınamıyor. Zaten kepenk indirmiş işletmelerden kim para isteyebilir ki?

      Pek bu durum neye sebebiyet veriyor? Tabii ki işsizliğe… Medya süratle personel durduruyor. Çok sayıda medya emekçisi işsiz kalmış durumda. Medya emekçisi dediğiniz insanlar; televizyon ekranlarından aşına olduğunuz ya da köşe yazılarını okuduğunuz kişilerden ibaret değildir. Geri planda çok sayıda emekçi vardır. İşte bu emekçilerin kimisinin işine son veriliyor, kimisi part- time çalışma yöntemine geçiriliyor, kimisi de çalıştığı halde maaş alamıyor. Durum çok çok kötü…

     Baskısını durduran ve şu anda şimdilik internet ortamına geçen her gazetenin birçok teknik ekibi, örneğin sayfa operatörleri ve benzeri teknik çalışanları, geri plandaki görevleri üstlenenleri işsiz kalıyor. Şoföründen tutun da korumasına, reklam veya muhasebe çalışanına kadar birçok kişinin görevine son verildi. Tabii işsiz kalan muhabirler de var…

    Hani deniyor da “Evine ekmek götüremeyecek işçiler var” diye, işte birçok basın emekçisi evine ekmek götüremeyecek duruma geldi. Bu basın emekçileri zaten az kazanıyordu. Basın emekçisi zaten hiçbir zaman çok iyi para kazanmadı, şimdi ise çok zor durumda.

    Koronavirüs salgını baş göstermeden önce şu andaki hükümet, medyanın zorda olduğuna inanmıyordu. Medyanın defalarca yaptığı yardım taleplerini hep duymazdan geldiler, bazı mevcut katkıları bile durdurdular. Anlaşılan hükümet edenlerin, şu anda kağıda basılı gazetelerden tutun da televizyonlara, internet medyasına kadar tüm medyanın büyük bir kriz içinde olduğunu, yok olmakla karşı karşıya bulunduğunu da görmezden gelme niyetleri var. Medyaya katkı konusunda da hükümet ortaklarının, ya da kabinedeki bakanların görüş ayrılıkları varmış.

     Peki ne istiyorlar? Medya sussun mu? Geriye BRT, TAK ve bir veya iki medya kurumu mu kalsın? Hükümet edenler, medya organlarının ismine, sahibine ve yöneticilerine takılmasın, emekçileri düşünsün, medya emekçileri zor durumdadır. Hükümet, emekçilerin perişan halini görerek, katkı yapmalıdır.

     Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği, bugünkü basın açıklamasında Güney Kıbrıs’ta hükümetin medyaya yönelik katkılarına dikkat çekti. Rum hükümeti, basın sektörüne yüzde 60 maaş desteğinin yanı sıra, toplam 700 bin Euro’luk kurumsal katkı yapmaya hazırlanıyor. Rum TV kanalları için 350 bin Euro, gazete ve internet gazeteleri için de yine 350 bin Euro ayrıldı…

      Rum hükümeti, medyanın önemini kavradı. Bu zor dönemde kendilerini riske ederek çalışan medya emekçilerinin, bir bütün olarak medyanın ne kadar önemli olduğunu bizim hükümetimiz halen anlayabilmiş değil.

    Müsteşarlardan oluşan bir komite varmış ve o komite medyaya da katkı yapılıp yapılmayacağına karar verecekmiş. Henüz özel sektör çalışanına yönelik 1500 TL katkıyı bile hangi personelin alacağının kararını alamamış olan komiteye, ‘medya da katkı alsın mı?’ diye sorulacak ve onlar da karar alacak…

    Hikaye… Eğer bakanlar kurulunun niyeti yoksa (ki yok gibi görünüyor) topu müsteşarlar komitesine atacak, onları günah keçisi yapacaklar. Yapmayın lütfen, birbirimizi çok iyi tanıyoruz, kim yardıma niyetli kim değil çok iyi biliyoruz. Bir sektör yok oluyor, lütfen bu kriz ortamında herkes egoları ve inatlarını bir tarafa koysun.

05/04/2020 21:36
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: ali baturay, ali baturay yazdı haberkibris, kıbrıs kıbrıs yazar, ali, baturay, markaj, kktc basın, kktc korona virüs, kıbrıs, kıbrıs haberi, kktc hükümet,
MANŞETLER

HK KIBRIS

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.