Ali Baturay yazdı: Dağ fareyi bile doğuramadı…

YAYIN TARİHİ:
ads ads ads
18/03/2025

Ali Baturay yazdı: Dağ fareyi bile doğuramadı…

  Cenevre’de düzenlenen Kıbrıs konulu gayri resmi zirvenin ardından çok sayıda insan ağız birliği yapmışçasına sonucu yetersiz ya da zayıf buldu, hatta yıllardır tartışılan ama bir yere bağlanamayan konuların şimdi yapılacak işler ya da bir yol haritası gibi gösterilmesine de tepki gösterip, “hiçbir şey olmadı” muamelesi yaptı…

  Cenevre zirvesinden kim ne bekliyordu ki sonucuna üzülsün ya da hayal kırıklığına uğrasın?

  Kimsenin şaşırmış ya da üzülmüş olmaması gerekir.

  Zaten hiç kimsenin bir şey beklemediği zirveden hiçbir şey çıkmaması son derece normal değil midir?

  “Dağ fare doğurdu” diyenler var ama bana göre dağ fare bile doğuramadı…

   Zirveye giderken herhangi beklentisi olmadığı izlenimi veren liderlerin, zirveden dönerken memnun gibi görünmesi de doğaldır, çünkü hem Türk tarafı hem de Rum tarafı sürer durumdan memnundur maalesef…  

  Hatta Rum lider, daha fazla memnun görünüyor, malum tuzu kuru taraf kendileri.

  Çözümsüzlüğün acısını çeken, zorluklarını yaşayan Kıbrıslı Türklerdir nasıl olmasa…

   BM Genel Sekreteri Antonio Guterres de memnundur tabii ki… Etkinlik düzenleyen, davetler yapan, konukları ağırlayan ev sahibi ya da organizatörden farksızdı Guterres, adeta görevini yapmış olmanın mutluluğu içindeydi ama o davet ne işe yaramış, oradan elle tutulur bir şey çıkmış mı, pek onu ilgilendirir değildi sanki.

   Ne olacak ki? Görevli bir memur edasıyla, işte bir toplantı düzenlemiş, arada Kıbrıs’la ilgili de bir iş yapmış oldu.

   Zaten bu Kıbrıs adacığı ne çok BM Genel Sekreteri eskitti değil mi?

   Elbette dünyada o kadar sorun varken BM Genel Sekreterinin Kıbrıs sorununa zaman ayırması, garantör ülkelerin de orada olması dikkate alınmayacak bir şey değildir.

   Bunu yokmuş ya da olmamış gibi değerlendiremeyiz ama her önemli gibi görünen toplantıdan önemli bir sonuç çıkacak diye bir kural yoktur. Hele de mesele Kıbrıs sorunuysa, iyi gibi görünen şeyden bile şüphe edeceksin…

    Kıbrıs’ta çözümün kıyısına kadar gelinmiş ama çözüme ulaşılamamış iki kritik olay vardır; birisi 2004’teki Annan Planı referandumu ve 2017’deki Crans Montana zirvesi…

    Bu toplum ya da hade “çözüm bekleyenler” diyeyim, bu iki tarihte çok büyük hayal kırıklığı yaşadı.

    Bu hayal kırıklıklarını yaşayan insanımızın, 2025 Cenevre Zirvesi gibi özür dilerim ama iş ola düzenlenmiş, kıytırık bir zirveden etkilenmesini bekleyemezsiniz herhalde.

     Yıllardır konuşulan ama tarafların isteksizliğiyle sonuçlanamayan bazı güven artıcı önlemleri şimdi bize “iki taraf arasında işbirliği” diye sunuyorlar.

     Isıtmışlar eski yemekleri önümüze koymuşlar… Bunlar için Cenevre’ye gitmeye ne gerek vardı ki?

     Neymiş bunlar bakalım; öncelikle “dört yeni geçiş noktası açılması” meselesi…

     Yeni bir mesele mi bu? Kaç yıldır bir araya gelip de bir yeni kapı açamadılar, BM Genel Sekreteri mi söylemeli, ya da toplantı düzenlemeli bunun için? Emin olun bu zirveden sonra da bu kapılar açılmayacak…

     İkincisi, “Mayın bölgelerinin temizlenmesi” meselesi… Bu da çok eski bir konu, defalarca gündeme geldi, defalarca güzel sözlerle sunuldu, hatta bu konuda bir miktar mesafe de kat edildi. Şimdi bunu yeni bir konu gibi sunmak marifet mi?

     Üçüncüsü; “Gençlik komitesi kurulması” meselesi… İyi hoş, kurulsun da sanki diğer komiteler çok iyi çalışıyor, harikalara yaratıldı da şimdi bu komite ile başımız göğe erecek? Üstelik tarafların, gençlerin bir araya gelmesine sıcak baktığına inanmıyorum.

     Dördüncüsü; “Çevre ve iklim konularında gelişmeler” meselesi… Ortada samimiyet ve istek olsa, aynı gökyüzü altındaki bu küçük ülkede çoktan konuşulması gerekirdi bu konu tabii ki…

     Beşincisi; “Mezarlıkların restorasyonu” meselesi… Bu da geçmişte çok konuşuldu ama niyet var mı ki yapmak için? Bazı bölgelerde mezarlıklar o kadar talan edildi ki restore edecek mezarlık bulunabilecek mi onu da merak ediyorum.

     Altıncısı; “Ara bölgede solar enerji kurulması sistemi kurulması” meselesi. Bu da iki tarafın hiç istekli olmadığı, uzun zamandır konuşulan bir konu.

     Tabii BM Genel Sekreteri’nin yeni bir kişisel temsilci ataması ve temmuz sonunda yeni bir toplantının gerçekleştirilmesi meseleleri de var.

      Hade temmuzda yeni bir toplantıyı, iyimser bir bakışla, ileriye yönelik yeni bir ilk adım olarak görelim. Hade yeni kişisel temsilciyi de Kıbrıs sorunu kişisel temsilci mezarlığına yeni bir aday olarak nitelendirelim. Yoksa öyle yapmayalım mı?

      Yani tüm bunlar için ta Cenevre’ye gitmeye gerek var mıydı acaba?    

      Ha bu arada en çok merak edilen konu şu; Rum lider Nikos Hristodulidis ile Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, Cenevre’de ilk gün yenilen yemeğin ardından 15- 20 dakika kadar baş başa bir görüşme yaptığı iddiası… Evet Cenevre’deki gelişmeler arasında en çok bu görüşme ilgi çekti ve burada ne konuşulduğu merak ediliyor. Gerisi heyecan vermeyen teferruattan ibaret…

YAYIN TARİHİ:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad ad
TAGS: Ali Baturay yazdı: Dağ fareyi bile doğuramadı…
MANŞETLER

HK KIBRIS

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.