Ali Baturay yazdı: Gazetecinin devlet okulunda haber yapmasına “mülke tecavüz” demek çok saçma…
22/05/2025












Kuzey Kıbrıs medyasının durumunun iyi olduğunu söyleyemem. Halen istisnalar var ama “medya berbat bir durumdadır, gazetecilik can çekişiyor” diyebilirim…
Hem habercilik ruhu kalmadı hem haberler çok kötü yazılıyor ya da sunuluyor hem de haber niyetine örtük reklam ya da propaganda bombardımanı altındayız.
Gazetecilik adı altında toplum yararına değil de belirli güç odaklarının menfaatine hizmet ediliyor.
Satılmış güdümlü gazeteciler mi istersin pasifleşip suya sabuna dokunmayanlar mı, yalakalar mı? Hem aleni hem örtük tetikçi gazeteciler var…
Ne etik kaldı ne ahlak ne habercilik kuralı ne de meslektaşına saygı.
Önüne gelen her istediğini kafasına göre yapıyor, haber sitesi veya haber sosyal medya hesabı enflasyonu yaşanıyor, mantar gibi çıkıyor, çoğalıyor. Enflasyonu olan neyin hayrı oldu ki bugüne kadar?
Onlarca da gazetesi olmayan, sayfaları bulunmayan ‘ön sayfalar’ var… Dijital ortamda yalnızca ön sayfalar… Çoğu birilerini pohpohlamak, birilerini ön plana çıkarmak, birilerine saldırmak, bir yerlerin propagandasını ya da reklamını yapmak için hazırlanan ön sayfalar…
Bu karmaşa içinde kayboluyorsunuz, medyadan da haberden de haberciden de soğuyorsunuz…
Tüm bunları kabul ediyorum ama bu karmaşa içinde işini yapmak için uğraşan az sayıda meslektaşımız da var, amacı yalnızca habercilik olan gazeteciler… Ne yazık ki ülkeyi yönetenlerin veya başka güç odaklarının şikâyetine ya da saldırısına maruz kalanlar da işte bu gerçekten haber yapmak isteyenlerdir.
Dikkat ederseniz, kötülerden, vasatlardan şikâyet yok, mesela yönetenler onlardan memnun ama doğrunun, gerçeğin peşinde olanlardan, üstü örtülü meseleleri haberleriyle deşifre edenlerden, ortaya dosyalar, belgeler, ses kayıtları koyanlardan hoşlanmıyorlar. Yönetenleri rahatsız edecek olaylar var ya işte orada bitiveren, o haberi yapan gazetecileri sevmiyorlar…
Tam “araştırmacı gazetecilik öldü” denirken, bazı arkadaşlarımız araştırmacı gazetecilikle ortaya çıkıveriyor, harika işler ortaya çıkarıyor, içimiz ferahlıyor, “oh be” diyoruz ama bu arkadaşlar takdir edileceğine tam tersine tehdit ediliyor. Tehdit edileni koruması gerekenler, bu konuda pek istekli görülmüyor.
Arkadaşlarımızın belgelerle, ses kayıtlarıyla ortaya çıkardığı kirli ilişkilerle ilgili meseleler için yetkili makamlardan hiçbir ses çıkmıyor.
Bazı arkadaşlarımız köşe yazılarıyla yönetenleri eleştiriyor, gerçekleri yüzlerine vuruyor diye dava ediliyor.
Sürekli olarak gazetecileri korkutmak, vazgeçirmek, gerçek haberler yapmasını engellemek için bir çaba var. Gazetecileri patronlara gammazlamak yetmedi, davalarla susturmak istiyorlar.
En son olarak Bekirpaşa Lisesi’ndeki olayları haber yapmak için okula giden muhabir arkadaşlarımız dava edildi.
Okula röportaj için giden gazetecilere “Mülke tecavüz”, “Suç işlemek için mala girmek” suçlamasıyla dava açıldı.
Haber yapmak için gidilen okulda yapılan suçlamaya bakar mısınız? Akıl tutulması gibi bir şey bu…
Mülke tecavüzmüş, suç işlemek için mala girmekmiş… Ne malı yahu, o okul ne Eğitim Bakanlığının ne de o okul yönetiminin malıdır. O okul halkındır, vatandaşındır, toplumundur. Kâğıt üzerinde birtakım şeyler yazsa da o okul halkındır.
İşte o halkın okulunda olaylar oluyor, “başörtüsü sorunu” diye bir sorun yaşanıyor, o sorun bir anda memleket meselesine dönüşüyor, hükümet işi gücü bırakıp bu işle uğraşıyor, tüzük yapıp tüzük bozuyor, ülkede halk ayaklanıyor, büyük kalabalıkların katıldığı eylemler yapılıyor, genel greve gidiliyor, mesele ülke sınırlarını aşıp Türkiye kamuoyuna yansıyor, oradaki hükümet yetkilileri de meseleye dahil oluyor, Türkiye medyası günlerce bu konuyu işliyor ve siz tüm bunları yok sayıp, o okula haber yapmaya giden gazetecileri dava ediyorsunuz ha?
Olacak iş değil gerçekten… Ne istiyordunuz yani, o okulda yaşanan şeyler görmezden mi gelinsin?
Artık bu memlekette haber yapmak da suç sayılacak, haber yapmak için gittiği ortamlarda “mülke tecavüzle” suçlanacak. Bir yere haber yapmak için gidilmesi ne zamandan beri mülke tecavüz olmuş ki?
Okul yönetimini dava açması için kim yönlendirdi, arkasında kim veya kimler var? Kim varsa bu işten vazgeçsin… Gazetecilik suç değildir, haber yapanı suçlu çıkarmayı başaramayacaksınız.
Bu memleketi yaşanmaz hale geldi, her taraf dökülüyor, beceriksizlikler, yolsuzluklar, usulsüzlükler, kirli ilişkiler, partizanlık ülkeyi kanser etti. Sorunları ortaya koyanları, haber yapanları, halkı bilgilendiren ya da uyandıranları da susturmak istiyorsunuz.
Bunu hep istiyorlardı ama bu istenç daha da arttı, yeni taktikler bulmaya başladılar…
Kimse yaptıklarınızı görmesin, konuşmasın, ‘kedi kakasını saklar gibi’ tüm beceriksizliklerinizi, hatalarınızı, istismarlarımızı saklayasınız ha?
Bu davaların amacı medya üzerinde baskı kurmak, korkutmak, susturmak amaçlıdır ama başarılı olunamayacak…
Gerçeklerin peşinde koşan gazetecilerden neden korkuyorsunuz ki?
Size göre gazetecilerden korkmanızı gerektirecek bir şey yoksa niye susturmak istiyorsunuz? Korkuyorsanız, gizlemek istediğiniz bir şeyler var demektir…
Korkacak bir durumunuz yoksa korkmayın. Kendimle çelişiyor değilim, yukarıda bahsettiğim ve benim de şikayetçi olduğum tetikçi gazeteciler var ya hani yine sizin beslediğiniz ve dönüp sizi de ısıran gazetecilerden söz ediyorum. Korkacak bir şeyiniz yoksa onlardan da korkmayın.
Zaten onları herkes biliyor, tanıyor ve onların size yönelttiği suçlama yalansa, zaten yalan mutlaka ortaya çıkar. Bu küçücük ülkede yalan fazla uzağa gidemez. Tabii biz biliyoruz ki siz gizlediğiniz o kakaların ortaya çıkmasını istemiyor, deşifre olmaktan korkuyorsunuz… Gerçek gazeteciler de sizin gizlediklerinizi açığa çıkarmak için uğraşacak, çünkü bu mesleğin doğası gereği bunu yapmak görevleridir, misyonlarıdır…






