Ali Baturay yazdı: “İddia” denilen ama gerçek olduğu bilinen yığınla olay var bu ülkede

ads ads ads ads
13/06/2021

ads
Ali Baturay yazdı: “İddia” denilen ama gerçek olduğu bilinen yığınla olay var bu ülkede

  Bu ülkede birçok kişiyle ya da kurumla ilgili yıllardır duyduğumuz iddialar vardır, çok ciddi iddialar ama çoğu kanıtlanamamıştır…

  Bu iddiaların kimisi bazı siyasilerle, kimisi bazı iş insanlarıyla ilgiliydi… Aralarında her iki gruba sokamayacağımız kişi ve kesimler de oldu…

  Kimi iddialar, Kıbrıs Türk toplumunun mücadele yıllarından görevlerini istismar eden bazı yetkili kişilerle ilgili, kimi iddialar savaş zamanlarından, kimi iddialar ülkemizde askeri vesayetin yoğun olduğu günlerden, kimi iddialar normal zamanlarda topluma şirin görünen ama bir hayli günahı olan kişilerle ilgili…

  Cinayetler, bombalamalar, kurşunlamalar, provokasyonlar, tehditler, korkutmalar, görevi istismarlar, karanlık işler, uyuşturucu, kaçakçılık, rüşvet, fuhuş, politik istismarlar, ahlaksız pazarlıklar ve daha neler neler…

  İddialar kanıtlanamadan bazıları öldü gitti, haklarındakiler söylenti kaldı…

  “İddia” diyorum ama bunları yaşayanlar var, bizzat görenler, mağdur olanlar…

  Kimisi korkutuldu, korktu sustu, kimisi de o pis işlere bir yerinden bulaştığı için konuşamadı.

  Bazı pislikleri yaparken ya da alet olurken başkalarının eşi, çocuğu, anası, babası olduğunu aklına getirmeyenler, kendi eşi, çocuğu olunca onları korumak, onları mağdur etmemek için tövbekar oldular.

  Başkalarının canını yakanlar, kendi yakınlarının canının yanmasını istemedi, suspus oldu.

  Bazı anı kitaplarında kimi merak edilen konuların kırıntıları yer aldı… Onları bile büyük bir merakla okuduk, karanlığa küçük de olsa bir ışık olarak gördük.

  Bazı gazetelerde bazen bir haberde, bazen bir köşe yazsısında bazı konulara değinildi, kimi zaman bunlar mahkemelik de oldu ama sırf bunlara cevap verilecek diye bazı başka bilinmeyeneler de ortaya çıktı, ya da söylenenlerle insanların kafasında bir şeyler belirdi.

  Zaman bazı korkuları azalttı ama bazı korkular ölene kadar sürdü…

  Mesela taze bir örnek olarak, Sedat Peker’in videolarındaki iddialarla yine gündeme gelen Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili ülkemizde az sayıda insan korkuyu attıysa da halen o korkuları taşıyıp susmayı tercih edenler var…

   Gayrı resmi Kıbrıs Türk tarihinde çok çarpıcı gelişmeler var, çoğu uzun yıllar geçse de aydınlanmadığı halde…

   Seçimlere müdahaleler de bu ülkenin değişmez kaderi adeta… Gayrı resmi tarihimiz bunlarla dolu… Çok az seçimimiz müdahalesiz geçti. Hatta ona “müdahalesiz” demeyeyim de “az müdahaleli” diyeyim…

    Hatta biliyor musunuz? Müdahale olmasa tuhaf karşılanır bu ülkede. Maalesef müdahalelerin çoğunu da buradaki kişiler ya da çevreler çağırıyor.

    Maalesef müdahale kendi lehlerine olunca normal sayanlar, başkasının lehine olunca da bağırmaya başlıyorlar. Halbuki doğru olan; hiçbir zaman hiçbir kişi ya da kesim için müdahale olmamasıdır…

    Son cumhurbaşkanlığı seçiminde de müdahaleler olduğunu herkes biliyor, “hayır olmadı” demek için gerçekleri görmemek, görmezden gelmek olur.

    Lehine müdahale olanlar kendi dost sohbetlerinde, kendi çevrelerinde bazen bunu övünerek, bazen esprilerle anlatıyor ama iş kamuoyu önünde konuşmaya geldi mi inkâr ediyorlar… Doğal tabii, lehine müdahale olan bunu neden söylesin, değil mi?

    Bir grup araştırmacı, akademisyen ve hukukçu, son cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili söyleşiler yapıp, bir rapor yayınladı. Rapordaki bazı söylenenleri zaten duymuştuk, zaten konuştukları kişiler çeşitli defalar bunları bazı platformlarda anlatmıştı.

    Ancak bu son raporda, bazı ayrıntılar da var… Onların da bazılarını kamuoyuna yönelik söylenmediği, yazılmadığı halde duymuştuk ama çok azı hiç bilgimizde yoktu. O bilmediğimiz küçük ayrıntılar da duyduklarımızı, bildiklerimizi daha iyi anlamamızı sağladı.

   Konuşulanlar arasında hem sağ kesimden hem sol kesimden insanlar var. Daha önce bazı iddiaları bazı platformlarda dile getirdiği halde söyleşi yapmayı kabul etmeyenler de oldu…

   Bu raporu hazırlayanlar için; seçimi kaybeden Sayın Mustafa Akıncı’ya yakın kişiler olduğu söyleniyor. Olabilir, önemli olan bu söyleşileri kimin yaptığı, kimin raporladığı değil, orada söylenenlerdir. Başka bir kesime yakın kişiler yapsa, okumayacak mıydık?

   Bazıları da diyor ki, “Ne olacak ki böyle bir şey yaptıklarında, bir şey mi değişecek?” 

 Evet, bugün için belki bir şey değişmeyecek ama toplumun bazı gerçekleri görmesi, kimilerinin hatırlaması, ayrıntıları da öğrenmesi önemlidir.

  Bunları tarihe mal etmek, kaydetmiş olmak, bir belge olarak kalmasını sağlamak önemsenmesi gereken şeylerdir. Biz gazetecilerin de arşivimize almamızda fayda vardır.

  Bu arada toplum bunları görsün, kamuoyu oluşsun ki gelecekte bunlar olmasın…

  Ben de olmasını istemiyorum ama “sence olmayacak mı?” derseniz, size “olmayacak” diyemem, ciddi şekilde yine olacağı yönünde şüphelerim var… Umarım ki hiç olmaz, umarım ki bu kadar göstere göstere gözümüze soka soka olmaz…

   Demokratik, adil, hakkaniyetli seçim yapıyormuşuz gibi davranmak o kadar can sıkıcı, o kadar moral bozucu ki, insan kendini aptal gibi hissediyor.

    Normal bir mücadelede kaybetmek koymaz insana, “çabam yetmedi, rakibim daha güçlüydü” der, rakibi tebrik edersiniz.

    “Sonuçta kazanmak da var, kaybetmek de” dersiniz ama bilirseniz ki rakibinizi bir el itiyor ve sizi saf dışı bırakıyor, işte onu hazmedemezsiniz…

   Araştırma yapmak da bir haktır, o araştırmaya konuşmak, maruz kaldığı durumları anlatmak da…

   Bu araştırmadan ve söylenenlerden elbette Cumhurbaşkanı Ersin Tatar memnun olmayacaktı, memnun olmasını beklemek saflık olur. Ancak bu araştırmayı yapanları ve oraya konuşanları “dış güçlerle işbirliği içinde olan kişiler” ilan etmek, onlara FETÖ’cü demek, “tarihin çöplüğüne gidecek marjinaller” olduklarını söylemek, çok aşırıya kaçmaktır.

     Her başınız sıkıştığınızda kendi insanınızı “dış güç işbirlikçisi” ya da “FETÖ’cü” gibi iddialarla suçlayamazsınız… “Rumcu”, “Rum- Yunan işbirlikçisi”, “dış güç işbirlikçisi”, “FETÖ’cü” gibi bir dili lütfen artık terk edin… Esas bu sözler tarihin çöplüğünde kaldı, bu sözleri, bu yakıştırmaları tarihin çöplüğünden alıp da tedavüle sürmeyin… Cevap vermesin mi? İsterse versin, kimse cumhurbaşkanına “açıklama yapma” diyemez ama bu “hain edebiyatı” dili sıktı artık…

    Sayın Tatar, Sayın Derviş Eroğlu’ndan bir şeyler öğrenmedi galiba, o olsa “sessiz” kalırdı. Evet bu iddiaları kabullenmenizi beklemiyorum ama inanın Derviş Eroğlu sizin yerinizde olsa böyle “hain edebiyatına, dış güç işbirliğine, Rumculuğa, FETÖ’cülüğe” bağlayacağına hiç olmazsa “sessiz” kalırdı… Ha o da doğru mu yapardı, hayır ama Derviş Eroğlu suskun kalarak kaç tane seçim geçirdi. Bazen suskun kalmak, çok ve gereksiz konuşmaktan, olmayacak, hiç kimsenin inanmayacağı şeyler söylemekten daha iyidir…

13/06/2021 21:55
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Ali Baturay yazdı: “İddia” denilen ama gerçek olduğu bilinen yığınla olay var bu ülkede, haberkibris,
MANŞETLER

HK KIBRIS

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.