Ali Baturay yazdı: İki uzak ülkede iki evladı var, hangisinin yanına gitse bir yanı eksik kalacak

ads ads ads ads
23/09/2022

ads
Ali Baturay yazdı: İki uzak ülkede iki evladı var, hangisinin yanına gitse bir yanı eksik kalacak

 Bir belge almak için yanına uğradım, bir de ne göreyim, gözleri morarmış, dudağı patlamıştı…

  “Ne oldu abi, düştün mü, bir yere mi çarptın, bir kaza mı geçirdin?” dedim.

  Aslında ilk aklıma gelen şey darp edildiğiydi, belirtiler onu gösteriyordu ama isteyerek başka şeyler sordum. “Darp edildim/ dayak yedim” sözünü duymak istemedim.

   Yanılmamışım, saldırıya uğramış, darp edilmiş.

   Her zamanki neşesinden eser yoktu, morali çok bozuktu…

   “Bu ülke yaşanmaz oldu, artık hepimizin hayatı tehlikede, Kıbrıs eski Kıbrıs değil” dedi.

   Ofisine gelen kişinin belgeleri eksikmiş, bu nedenle istediği işi yapamamış ama o kişi anlamak istememiş, önce küfretmiş sonra darp etmiş bu abimizi…

   16 yıldır yaptığı bu işi zaten bu yıl bırakmayı düşünüyormuş ama bu darp olayından sonra kesin kararını vermiş, bırakacak artık yapmayacakmış.

   Çok üzgündü, “Ülkede bin türlü insan var, bin türlü huyları var, memleket bizim değil ki artık, kendi ülkemizde yabancı olduk” dedi.

     Sokakların yürünmez olduğuna, etrafta bir hayli tahammülsüz, kavga çıkarmaya fırsat kollayan insan bulunduğuna dikkat çeken bu abimiz, “Şiddet, huzursuzluk, hırsızlık, soygun, uyuşturucu aldı başını gidiyor. Zavallı ülkemiz” diye söylendi.

     Yıllarca İngiltere’de yaşamış, ülkeye dönmüş iş kurmuş, şimdiki işini de 16 yıldır yapıyor ama yine kaçmak var aklında…

     Göçler kaderi olmuş adeta, kendisi ülkeye dönmüş ama çocuklarını burada tutamamış, iyi eğitim alan her iki çocuğu da yurt dışına yerleşti, hem de çok uzaklara.

     Bunlar yokmuş planda ama çocuklar yapamamış buralarda, gitme kararlarına saygı duymuş abimiz, hatta destek de olmuş onlara, kendi hayatlarını çizmeleri için…

     “Çocuklarımla, torunlarımla bu telefon camından görüşmek, konuşmak yetmiyor bana. Torunlarımı öpmek, koklamak, saçlarını okşamak istiyorum” dedi, gözleri yaşlı…

     Bu ilerlemiş yaşında, oğlu yaşlarında birisi tarafından darp edilmek çok koymuş ona.

     Sürekli olarak hem bu olayı hem de çocuklarını düşünerek gözyaşı döküyor.

     Onu yıllardır tanıyorum, hiç böyle değildi; artık umutsuzdu sanki, kırılmış, hüzünlüydü…

     Elbette kendisini darp eden kişiye öfkeliydi ama daha çok bu ülkeyi yönetenlereydi öfkesi, “Ülkeyi yaşanmaz hale getirdiler ama ne yaptıklarının farkında bile değildirler” dedi.   

     Sonra da şöyle devam etti:

     “Ben burada hizmet etmeye çalışıyorum ama bir sürü tahammülsüz, anlayışsız insan şiddet kullanarak iş yaptırmaya çalışıyor. Yasa, kural tanımak istemiyor kimse. Ülkeyi yönetenler yasalara, Anayasaya uymayınca, tabii ki sokaktaki kişi de uymak istemez.

     Ülkeye bölük bölük insan geliyor. Gelenler kimdir, nedir bakan yok. Ekonomik sorunlar bir dert, bu gelenlerin yarattığı huzursuzluk başka bir dert. Polis bile artık baş edemez hale geldi.

     Tüm bunlar yetmezmiş gibi durmaksızın vatandaşlık veriyorlar. Kendi insanı ülkeyi terk ediyor, umurlarında bile değil, onlar vatandaş yapmakla meşgul…”

     Tanınmış, sevilen birisi ama adını ve ne iş yaptığını yazmamı istemedi.

     Korktuğundan, çekindiğinden değil, yurt dışındaki çocukları üzülmesin, perişan olmasın, işini gücünü bırakıp Kıbrıs’a koşmasınlar diye…

    Gurbetteki insanın, zor durumda olan uzaklardaki sevdiklerinin yanında olmak isteyip de olamamasının nasıl bir zor durum olduğunu kendisi de gurbette yaşadığı için çok iyi biliyor.

    “Böyle gözümü morarmış, dudağımı patlamış görürse evlatlarım perişan olur. O nedenle gazetelere çıkmak istemedim” dedi.

     Bu arada, ben oradayken başkaları da geliyor, ne olduğunu soruyor, bu sorular karşısında duygulanıyor, gözyaşlarını tutamıyordu abimiz.  

     Bir ara yaşlı bir kadın geldi kızıyla… Yaşlı kadına bakıp, “Sen söyle nineciğim bize, Kıbrıs eski Kıbrıs mı? Bozulmadı mı bu ülke?” diye sordu…

     Yaşlı kadın bir ah çekti ve “Hiçbir şey eskisi değil evladım, her şey bozuldu, battal oldu, çok haklısın” diye cevap verdi. Ofise  bir o kadar daha hüzün doldu adeta…

     Abimiz işi bıraktığında evlatlarının yanına gidecek ama biri dünyanın bir ucunda diğeri öteki ucunda, hangisinin yanına gitse bir yanı eksik kalacak.

     Bu arada 16 yıldır ofisi sürekli arama huyu olmayan bu abimizin eşi de endişeye kapılmış ha bire arıyor, “İyi misin, her şey tamam mı?” diye.

    Bu darp olayı hayatını kökünden sallamış gibi; sallamış da ülkenin bütün sorunlarını kafasına boşaltmış sanki. Her şey gözünden düşmüş gitmiş, “evlatlarım, torunlarım” deyip gözyaşı döküyor.

     Ya işte böyle… Siyasiler, sözde yöneticiler başka dertte, vatandaş başka dertte.

    O kadar çok var ki yürek dayanmayan böyle yaşanmış hikayeler ama gören kim, anlayan kim?

    O da gidecek buralardan ve biz o sokaktan geçerken, “Sevdiğimiz bir abimiz vardı burada, kim bilir şimdi nerelerde?” deyip, bir de ah çekeceğiz ve daha kim bilir kaç kişi için bu duyguları hissedeceğiz?  

23/09/2022 00:11
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Ali Baturay yazdı: İki uzak ülkede iki evladı var, hangisinin yanına gitse bir yanı eksik kalacak
MANŞETLER

HK KIBRIS

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.