Ali Baturay yazdı: İşte yeni bir atama daha; maalesef siyasette sadakat, liyakati öldürüyor…

YAYIN TARİHİ:
ads ads ads
04/02/2025

Ali Baturay yazdı: İşte yeni bir atama daha; maalesef siyasette sadakat, liyakati öldürüyor…

 Duyarlı bir grup insan liyakat deyip duruyor, kendini yırtıyor. Liyakatin önemine dikkat çekiyor, liyakatsiz atamaların kamuyu, yani devlet daireleri ve kurumlarını bitirdiğini, verimsiz hale soktuğunu söylüyorlar, örneklerini de veriyorlar ama nafile.

  Siyasi yöneticiler bundan hiç vazgeçmiyor, ısrarla liyakate önem vermiyorlar. Israrla “Herkes her işi yapar” anlayışıyla hareket ediliyor. Liyakati partizanlık bitirdi, hatta daha da ilerisi “bana yakın kişi” zihniyeti hâkim…

   Müdür atamaları, üst düzey yöneticiler partizanlıktan kurtarılmalı. Müdürler de Kamu Hizmeti Komisyonu aracılığıyla atanmalı, üçlü kararnameyle atamalardan vazgeçilmeli. Ancak siyaset bunu düzeltmek istemiyor, çünkü bundan menfaat sağlıyor, nemalanıyor, bunun üzerinden bir kabile düzeni kuruluyor. Seçim propaganda dönemlerinde bunu düzeltmek istediklerini söylüyorlar ama sözde kalıyor.

   Anladık, yasal bir düzenleme yapmadınız, yapmıyorsunuz, yapmak da istemiyorsunuz. Anladık, atamaları kendi partinizden yapacaksınız, ülkemizde böyle bir anormallik var çünkü. Kaçarı yok, partizanca yapacaksınız, sizin partiden olacak, yapın… Tamam yapın da hiç olmazsa alanında uzman olsun, o alanda yetkin olsun, partizanca olsa da hiç olmazsa liyakatli olsun… Bakın bize neleri söyletiyorlar? “Partinizden olsun ama liyakat sahibi olsun” demek zorunda kalıyoruz… Ehvenişer, yani kötünün iyisi… Çünkü tümden liyakati terk ettiler, önemsiz bir şeymiş gibi davranıyorlar…

    Liyakate, yani işe uygunluğa, işe yaraşır olmaya neden bu kadar düşmansınız? Neden ısrarla buna uymak istemiyorsunuz? Neden alanında uzman olmayan kişileri seçiyor, çok uzak oldukları konuyla ilgili dairenin, kurumun, birimin başına getiriyorsunuz?

    Bugün açıklanan bir atama da kamuoyunda hayli konuşuldu. İstatistik Kurumu'nun başkanını görevden aldılar, yerine başka birini atadılar.

    Hatırlayın, görevden alınan başkan, ilk göreve geldiği günlerde hayli tartışılmıştı. Söz konusu atamanın liyakatli bir atama olmadığı, bu kişinin bu kurumun başına geçebilecek bir uzmanlığı bulunmadığı üzerinde durulmuştu… İstatistik Kurumu gibi uzmanlık gerektiren, önemli bir kurumun başına herhangi birinin gelemeyeceği üzerinde durulmuştu. Tabii ki atayanlar bu eleştirileri duymazdan geldi, umursamadı, “ben yaparım olur” dedi.

    Şimdi o kişi görevden alındı ve yerine başka bir kişi atandı. Yani bu atamaları yapanlar hiç mi ders almaz? Almaz işte… Maalesef yeni atanan İstatistik Kurumu Başkanının da bu alanda uzmanlığı yok. Yine liyakat aranmamış…

  ‘Tapu ve Kadastro Dairesi’ ile ‘Gelir ve Vergi Dairesi'nde memur olmak, Posta Dairesi’nde müdürlük yapmak, KKTC İstanbul Başkonsolosluğu'nda mali ataşe olarak görev yapmak, demek ki yetiyormuş İstatistik Kurumu Başkanı olmaya…

    Yanlış anlamayın, atanan kişiyle hiçbir sorunum yok, uzaktan isim olarak biliyorum, tanımıyorum bile kendisini… Kişiliğine falan bir şey diyecek değilim. Derdim kişiler, isimler değil… Derdim liyakatsiz atamalardır… Tombaladan çeker gibi isimler belirlenmesidir.

      Kamudaki yetersizliğin, hantallığın, verimsizliğin önemli nedenlerinden birisi de liyakatsiz atamalardır. Vazgeçin bu kafalardan, herkes her işi yapamaz. Hafife almayın, müdürlükleri, amirlikler, daire/ kurum başkanlıklarını, oralara işin uzmanını atayın…

    Bu tür eleştirilere bazen, “Tamam o işi bilmiyor ama iyi bir yöneticidir. İyi yönetici, personeli de iyi yönetir” diye cevap verirler. Olmaz, kendinizi kandırmayın, ne kadar iyi yönetici olursa olsun, bilmediği bir işin başına geçen kişiyi başarısızlık bekler…

     En kötü şeylerden birisi, atanan bir müdürün, personeli kadar bilgili olmamasıdır. Ya da tersten söyleyeyim, bir personelin başına gelecek en kötü şey, kendisinden daha bilgili olmayan, ya da kendinden bilgisiz olan bir müdüre, amire, başkana sahip olmasıdır.

   Böyle bir durum kaos yaratır, personel kendisi kadar bilgisi olmayan yöneticisine saygı duyamaz, duymaya çalışsa da içinde hep kopuk bir şeyler olur. İşi bilmeyen müdür, personeline hâkim olamaz… Üstelik müdür (biraz da despotsa) personeli yanlışa sürükleyebilir ya da personel müdürün bilgisizliğinden faydalanıp bu durumu istismar edebilir. Belki o görevin kendi hakkı olduğunu düşünen, hakkının yendiğine inanan personelin şevki kalmaz, verimli olamaz…

     Bunları öylesine söylemiyorum. Örnekleri var… Yaşandı hep bunlar, yaşanıyor da… Böyle liyakatsiz atamalar yapılmaya devam edildikçe de bu tür istenmeyen olaylar olacak…

     Siyasette sadakat liyakati öldürüyor… Evet kendi başına “sadakat” kötü bir şey değildir ama siyasette sadakat felakete neden oluyor. Siyasette sadakat, partizanlığa, yanlış kararlara yol açıyor. Parti başkanı ya da hükümetin başındaki kişi, hak edeni, o işe yaraşan kişiyi, uzmanı değil de kendine sadakat göstereni müdür yapıyor…

    Siyasi yöneticiler, akla, bilimselliğe, liyakate değil de sadakate önem verince işte böyle hantal, kötü, verimsiz bir kamu yönetimi ortaya çıkar… Sadakat ifadesinden de soğuttular bizi, vay sizin sadakat düzeninize…. 

YAYIN TARİHİ:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad ad
TAGS: Ali Baturay yazdı: İşte yeni bir atama daha; maalesef siyasette sadakat, liyakati öldürüyor…
MANŞETLER

HK KIBRIS

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.