Mesele erken seçimin olması, olmaması veya ne zaman olacağı değildir.

   Bu erken seçim meselesine başka bir gözle bakıyorum ve sizin de öyle bakmanızı istiyorum.

   Yoksa seçim veya erken seçim istediğim falan yok, emimin toplumun büyük bir kesimi de seçim istiyor değil.  

   “E peki ne?” diyeceksiniz…

   Samimiyetsizlik… İktidar partilerinin samimiyetsizliği ve tutarsızlığı, milleti ahmak yerine koymasıdır…

   Bir gün öyle söyleyip, başka gün başka bir şey söylemek…

   Bir şeyi söyleyip de ondan vazgeçmek, tam tersini yapmak ve bunu da normal saymak…

   Çok basit onlara göre caymak ve kulpuna uydurmak…

   Azınlık hükümetinin programına erken seçim için “ekim ayı” yazacaksınız, meclis başkanlığı için UBP’li vekiller kendi arkadaşlarını seçmeyince Başbakan Ersan Saner kürsüye fırlayacak “erken erken seçim” diyecek ama sonra bunlar hep unutulacak, “erken seçim Nisan 2022’de olacak” diye tutturulacak...

   Gerçekten mesele “Nisan 2022” değil ya, isterse “Aralık 2022” olsun ama biraz tutarlı olun, milleti ahmak yerine koymayın...

   Sayın Saner, dertlerinin koltuk olmadığını söylüyor, amaçları Covid-19 mücadelenin başarıyla tamamlanmasıymış…

   Ekonomik sıkıntıların aşılması ve altyapının tamamlanarak ülkenin hızlı bir kalkınma sürecine girmesiymiş…

   Ne güzel hedefleriniz varmış öyle, biz de çok inandık buna…

   Dert koltuk değil ha? Aslında tam da dert koltuktur, o koltuk için koskocaman UBP kurultayı yapılamadı, kazanmasına bir adım kalmış iki aday geri çektirildi ve tek adayla Sayın Saner parti başkanı ve başbakan oldu…

   Şu anda da iktidardaki üç partinin başkanının da amacı makam sürelerini uzatmaktır, partilerinin içinde bulunduğu durum nedeniyle bunu istiyorlar, hem de canı gönülden, çünkü çıkış yolu olarak bunu görüyorlar.

   Ekim ayı diye yola çıktılar, koltuk tatlı geldi uzatmak istiyorlar…

  Sayın Erhan Arıklı, daha geçen hafta kendi kurultayında bile ekim ayından bahsediyordu, üç günde o da Nisan 2022’ye döndü…

   Covid-19’la mücadelede başarı diyorsunuz da salgından mağdur olanlara ne yaptınız, reel sektör için ne yapabildiniz? Hiçbir şey yapmadınız, reel sektörü ve çalışanlarını kaderine terk ettiniz.

   Ekonomik sıkıntıları aşacak, altyapıyı tamamlayacaklarmış… Hiç de öyle bir görüntü yok…Daha döviz krizini bile masaya yatırmadınız, gündeminizde yok.

   Hükümet, kamu maaşlarını bile ödeyemeyecek duruma geldi, her meclis oturumunda aynı soru; “Türkiye’den para geldi mi?” ve aynı cevap “Henüz değil…”

   Muhalefetle bir araya gelip en azından bir ara tarihte anlaşacaklarına “hayır çoğunluk bizdedir, bizim dediğimiz olacak” diyorlar.

    Yapılması gereken, 27 milletvekilinin iradesinin meclise yansımasına olanak tanımakmış…     

    Unuttular galiba azınlık hükümeti olduklarını, HP’den istifa ettirilen üç milletvekili ile 27’yi bulduklarını…

    Azınlık hükümeti kurulduğundan beridir, meclisi bile zamanında açamadıklarını, milletin görmediğini sanıyorlar.

    Normalde seçim ve halkoylamasına ilişkin yasa tasarıları ve önerilerin, “Hukuk ve Siyasi İşler Komitesi”nde görüşüldüğünü kabul ediyorlar.

   UBP’li kurmaylar diyor ki; “Bu komitede de aslında iktidar çoğunlukta olmalıdır. Ancak hükümet kurulurken muhalefete anlayış gösterilerek eşit temsil edilme kabul edildi ama bu eşitlik şimdi bizim irademizin aleyhine kullanılmak isteniyor. Bunu kabul edemeyiz” diyor.

    Bak sen? Komitelerin eşit olmasına siz anlayış göstermediniz… Komitelerde grubu olan partilerin temsilcileri var, siz grubu bulunmayan birinin üç, diğerinin iki milletvekili olan iki partiyle hükümet kurdunuz.

    Azınlık hükümetini kurarken, komitelerde iktidardan yalnızca UBP’nin üç üyesi olacağını, diğer üçünün ise iki CTP’den, bir de HP’den olduğunu biliyordunuz. Bunu bile bile hükümeti kurdunuz, anlayış falan gösterdiğiniz yok.

     Bir siyasi partinin grubu olması için en az beş milletvekilinin olması gerekiyor, bu gerçek ortadayken, nasıl oluyor da “biz anlayış gösterdik de böyle oldu” diyorsunuz, çocuk mu kandırıyorsunuz?

   Şimdi komitelerde çoğunluğu sağlayamadınız diye mecliste geçici özel (Ad-Hoc) komite kurup, komitelerde grubu olmayan ortaklarınıza oy hakkı verip, aklınızca çoğunluğu yani 27’yi bulup istediğiniz tarihi belirleyeceksiniz. Bu ayak oyunlarını muhalefet yer mi sanıyorsunuz?

  “Bu meclis, cumhurbaşkanlığı seçimlerini bile anayasaya rağmen pandemi nedeniyle erteledi. O süreçte Anayasa ihlali yoktu, şimdi UBP’nin oluşturmak istediği geçici komite mi Anayasaya aykırı olacak?” diyorlar.

    O günün şartlarında daha pandemide ne olacağı bilinmiyordu, endişe en yüksek düzeydeydi ve tüm kesimler ertelenmesi için onay vermişti. Mecliste altı siyasi partinin tümü de erteleme istemişti. Hatta o zaman görevdeki cumhurbaşkanı da ertelemeye onay vermiş, Yüksek Mahkeme Başkanı ile Başsavcısı da erteleme yönündeki genel görüş birliğine katılmıştı…

    Bugün ne o şartlar var ne de o işbirliği… Covid-19 salgınıyla ilgili öyle birkaç tane “mücbir sebep” nedeniyle yasalara, anayasaya aykırı karar alındı diye bunu alışkanlık haline mi getireceksiniz?

    Yani uzlaşıp da bir ara formül, bir ara tarih bulmak varken “illa ki benim dediğim olacak” tavrı nedir?

    Meclisi sudan sebeplerle 29 Nisan’a kadar kapadınız, gayrı yasal bir şekilde personeli idari izinli saydınız, üstelik de bunun için genel kurul kararı gerektiğini bile hesaba katmadınız. Halbuki meclisi açsaydınız, tartışsaydınız, bir ara tarih tespit etseydiniz ve ülkeyi tek vekil seçilecek bir “ara seçime” doğru sürüklemeseydiniz daha iyi olmaz mıydı?

     Ortadaki sorun; erken seçimden öte iktidar partilerinin verdiği sözleri tutmaması, uzlaşı yerine ayak oyunlarına yönelmesi, hem muhalefeti hem halkı enayi yerine koyması, azınlık hükümetini normal bir hükümetmiş gibi sunmaya çalışmasıdır…  

    Bıktık artık bu yanar döner hallerden, söylenip de dönülen sözlerden, yalanlardan dolanlardan, alaverelerden dalaverelerden… Oturun işte, bir tarih belirleyin, sanki çok iş yaptınız ya da yapacaksınız…

    Bu dönemde bile partizanca istihdamlar, partizanca işler, tuhaf atamalar, savurganlıklarla gündeme geliyorsunuz. Lütfen artık biraz samimiyet, biraz tutarlılık gösterseniz diyorum…