Ali Baturay yazdı:Her şey eskisi gibi, hatta daha kötü

ads ads ads ads
23/05/2020

ads
Ali Baturay yazdı:Her şey eskisi gibi, hatta daha kötü

Ali BATURAY

   Salgın nedeniyle evlerimize kapandığımızda sanki de sorunlarımız kısa süreliğine ara vermiş gibiydi…

   Kapılar açıldı, insanlar normale döndü, sorunlarımız da bıraktığımız yerden devam ediyor.

   Aslında bazı sorunlar biz evlerimizde kapalıyken de devam ediyordu ve fark edemiyorduk…

   Ancak insanlar sokaklara döküldüğünde sorunlar iyice kendini gösterdi.

   Ne yazık ki sorunların büyük çoğunluğunun ana kaynağı insanlar… Bu insanların içinde halkımızın çoğunluğu ve ülkeyi yönetenler var…

   Sözde salgından sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı, birçok şeyi düzelterek çıkacaktık, ders alarak yeni bir yol çizecektik…

   Peh, her şey eskisi gibi, hatta eskisinden bile daha kötü…

   Bakın, yaz girişleri hep yangınlar olurdu değil mi? Yine oldu, hem de son yılların en büyük yangını çıktı. Ardından da bir hayli küçüklü büyüklü yangınlar, tümü de büyük zararlara neden oldu.

   Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı ama yangınlar eskisinden bile daha mağdur edici oldu, 1995’teki büyük yangından sonra en büyük yangını da çıkardık…

    Yaz girişleri denizde/ havuzlarda boğulmalar olur, ya da insanlar boğulma tehlikesi atlatırdı değil mi?

    Bakın daha denize siftah derken, deniz can aldı, hem de meydana gelen olay eskilerini hiç aratmıyor…

    Halbuki geçen yıl denizde, havuzlarda giden canlarla ilgili kaç haber yapılmış, kaç öneri yapılmıştı, ne kadar çok tedbir alacaktık değil mi? Yalan, hiçbirini yapmadık, yine can kaybı oldu, gelecek günler için de çok korkuyorum.

     Her yıl belirli zamanlarda, özellikle de bu zamanlar karasularımıza Türkiye’den gırgır tekneleri (trol gemisi) gelir ve ne kadar balığımız varsa, kazıyıp toplayıp görürlerdi. Yetkililer de bize “fırtına nedeniyle buralara sığındılar" gerekçesini uydururdu.

     Değişen bir şey yok, işte yine geldiler, yine denizlerimizi silip süpürüp gidiyorlar. Bugün gerçekten de fırtına var, yine “fırtına” gerekçesine sığınabilirler.

     Salgından önce de ilaç eksiklikleri ile uğraşırdık, şimdi yine ilaç eksikliği var, örneğin kanser hastalarının kemoterapi ve koruyucu ilaç eksikliği fazlasıyla hissediliyor. Üstelik bu kez geçerli bir gerekçe de var; salgın…

    Trafikte kuralsızlığa devam ediliyor; çok sayıda trafik kazası var yine, trafikte hiçbir şey değişmemiş.

    İş kazaları da devam ediyor, geçen hafta Mağusa’da bir gemide kaza oldu, iki kişi öldü. Buna da gerekçe bulup istatistiklere almak isteyebilirler, “gemi de çalışanlar da yabancıydı” diye.

    Sorarım size, kaza nerede oldu ve ne fark eder ölenin nereli olduğu? Zaten ülkemizde iş kazalarına kurban gidenlerin çoğu, güvencesiz çalıştırılan yabancılar değil midir?

   Çevre kirliliği de kaldığı yerden son sürat devam ediyor, hatta şimdilerde etrafı kirleten fazladan maske ve eldiven de var. Pislik içinde yaşamaya devam…

    Yangınlarla ilgili konuşan ülke yöneticileri, “Etrafa çöp dökmeyin, cam parçaları yangına neden oluyor” diyor. Tedbir alacaklarına rica ediyorlar, iyi mi?

    Türkiye’den mevsimlik işçi olarak gelen narenciye kesim ekipleri, bu ülkede hep şikayet konusu oldu, gerek barındıkları konutlar, gerek aldıkları maaşlar, gerekse onlara söz verilip de yapılmayan diğer konularla ilgili. Salgın sonrası da benzer sorun yaşandı, hatta yine gerekçeler arasında salgın da var.

    Bugün yarın sağanak yağış bekleniyormuş, inşallah Meteoroloji Dairesi yanılır. Çünkü bir de bu kadar sorunun içinde yaz girişi su baskınlarıyla uğraşamayız. “Olmaz” demeyin, olur mu olur…

    Salgın öncesi pahalılıktan şikayet ediyorduk, salgın sırasında, evde kapalıyken ve şimdi sokağa çıktık, her şey daha da pahalı oldu. Aynı ürünü başkentte 5 farklı fiyatta bulmak mümkün ama hiçbiri ucuz değil, pahalılığın zirvelerinde fiyat çeşitliliği var. Yemişim ben sizi serbest piyasa ekonominizi, yeter artık yahu.

    Bazı iş alanları, bazı sektörler, en çok da küçük esnaf, salgın öncesi iş yapamamaktan şikayet ediyordu, çoğu borç içindeydi, birçok esnaf kepenk indirmişti. Şimdi durum beş beter oldu…

    Salgın öncesi işsizlik vardı, çok sayıda üniversite mezunu iş bulamamaktan yakınıyordu, üniversite mezunlarının yanı sıra vasıfsız işçiler de iş bulamıyordu. Şimdi durum çok daha kötü. Salgın nedeniyle piyasa daraldığı için işyerleri zora girdi, işsizlere yeni işsizler katılıyor, durum beş beter.

    Hırsızlıklar, soygunlar, şiddet/ darp olayları, şiddet tehditleri, yolsuzluklar, yolsuzluk iddiaları, dolandırıcılık hepsi son sürat devam ediyor. Yine mahkemelerin gündemi yoğun…

     Gazeteler, “Bayram gelmiş neyime?” diye manşet atıyordu, bugün yine aynı manşeti gördüm. Bu ülkede hiçbir şey değişmedi, değişmeyecek, hatta çok daha kötü oldu.

     Salgın sonrası hiçbir şey eskisi gibi olmayacakmış… Salgın süreci henüz bitmedi ama normale döndüğümüz bu günlerde her şey eskisi gibi hatta, üzerine de eklenerek çok daha kötü… Hükümet edenler de ezberlerini bozmadan, alıştıkları gibi devam ediyor, halk da…

     Ezberini bozmak istemeyen, bunda ısrar eden bir ülkenin değişmesi mümkün değildir. Dünya baş aşağıya gelse de ezber devam ederse, şikayet ettiğimiz sürer durum da bozulmaz.

     “Daha da dibe vurursak, değişmeye mecbur kalacağız” diyorlar. E daha ne kadar dibe vuracağız ki? Görüyorum da dipten çıkmaya çalışırken bile ezbere başvuruluyor, alışkanlıklardan vazgeçilmiyor, aynı suda tekrar tekrar yıkanmaya çalışılıyor. Sanmam ama umarım önümüzdeki günlerde aklımız başımıza gelir.

23/05/2020 19:54
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Ali Baturay, salgın, haber
MANŞETLER

HK KIBRIS

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.